kervan
Aktif Üye
- Katılım
- 2 Haz 2020
- Mesajlar
- 915
- Tepkime puanı
- 2,373
- Puanları
- 93
- Cinsiyet
Zikirle Dolu Bir Gönül
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim
“Yedi gök, yer ve bunlarda bulunan herkes O’nu tesbîh eder. O’nu hamd ile tesbîh etmeyen hiçbir şey yoktur. Ne var ki siz, onların tesbîhini anlayamazsınız…” (İsrâ, 44)
Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:
“Rabbini zikredenle etmeyenin farkı, diriyle ölünün farkı gibidir.” (Buhârî, Daavât 66)
Ebû’l Hasan Harakânî Hazretleri buyurur:
“Dünyada en üstün ve değerli şey; her zaman ve mekânda Allâh’ın zikriyle dolu bir gönüldür.”
Göklerde ve yerde bulunan bütün varlıklar, Allâh’ı kendi dillerince zikrederler. Bundan dolayıdır ki bülbüllerin bir damlacık yüreklerinden dökülen
feryat nağmeleri, kumrulardan yükselen “hû, hû”lar, leyleklerin “lek, lek”leri, ârif kulların nazarında hep duygu dolu birer “zikir” tezâhürüdür.
Nitekim bu hakîkatin birer misâli sadedinde, nebevî terbiye altında yetişen güzîde sahâbîlerden Abdullah ibn-i Mes’ud (ra);
“Biz boğazımızdan geçen lokmaların tesbihlerini duyar hâle gelmiştik!” buyurmuştur.
Yine Hak dostlarından Hüdâyî Hazretleri; koparmak için uzandığı bütün çiçeklerin kendi dillerince Hakk’ı tesbîh ettiklerini işitmiş ve hiçbirini
koparmaya kıyamamış, neticede üstâdına ancak, sapı kırılmış olduğu için zikri bitmiş bulunan bir çiçeği takdim edebilmiştir.
Yani kâinattaki ilâhi nizam gereği, insanlar ve cinlerin dışındaki canlılardan zikri bitenin, ömrü de biter. Bu demektir ki, Allah Teâlâ’nın yarattığı bütün
canlılar için hakîkî hayat; zikrin feyiz ve bereketiyle geçen hayattır. Dolayısıyla Allâh’ı unutan bir kalp, zâhiren yaşıyor olsa da, hakîkatte ölü demektir.
Zikrin, kalpler üzerindeki bu hayâtî ehemmiyetine dâir, Sâmi Efendi Hazretleri de şöyle buyurmuşlardır:
“Hakîkî hayat sahibi, ancak kalbi diri olan kimsedir. Çünkü kalp Beytullah’tır (nazargâh-ı ilâhîdir). Orada Allah muhabbeti ve zikri yoksa, o kalp
ölüdür…” (M. Sâmi Efendi, Menâkıb, 25.) (Osman Nûri Topbaş, Hak Dostlarından Hikmetler, Erkam Yay.)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Mucîb:
Kendine yalvaranların isteklerini veren, kullarının dilek ve dualarına karşılık veren, icabet eden demektir.
Kısa Günün Kârı
Gaflet ve kasvete müptelâ bir kalbin en tesirli ilâcı, “zikrullah”tır.
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim
“Yedi gök, yer ve bunlarda bulunan herkes O’nu tesbîh eder. O’nu hamd ile tesbîh etmeyen hiçbir şey yoktur. Ne var ki siz, onların tesbîhini anlayamazsınız…” (İsrâ, 44)
Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:
“Rabbini zikredenle etmeyenin farkı, diriyle ölünün farkı gibidir.” (Buhârî, Daavât 66)
Ebû’l Hasan Harakânî Hazretleri buyurur:
“Dünyada en üstün ve değerli şey; her zaman ve mekânda Allâh’ın zikriyle dolu bir gönüldür.”
Göklerde ve yerde bulunan bütün varlıklar, Allâh’ı kendi dillerince zikrederler. Bundan dolayıdır ki bülbüllerin bir damlacık yüreklerinden dökülen
feryat nağmeleri, kumrulardan yükselen “hû, hû”lar, leyleklerin “lek, lek”leri, ârif kulların nazarında hep duygu dolu birer “zikir” tezâhürüdür.
Nitekim bu hakîkatin birer misâli sadedinde, nebevî terbiye altında yetişen güzîde sahâbîlerden Abdullah ibn-i Mes’ud (ra);
“Biz boğazımızdan geçen lokmaların tesbihlerini duyar hâle gelmiştik!” buyurmuştur.
Yine Hak dostlarından Hüdâyî Hazretleri; koparmak için uzandığı bütün çiçeklerin kendi dillerince Hakk’ı tesbîh ettiklerini işitmiş ve hiçbirini
koparmaya kıyamamış, neticede üstâdına ancak, sapı kırılmış olduğu için zikri bitmiş bulunan bir çiçeği takdim edebilmiştir.
Yani kâinattaki ilâhi nizam gereği, insanlar ve cinlerin dışındaki canlılardan zikri bitenin, ömrü de biter. Bu demektir ki, Allah Teâlâ’nın yarattığı bütün
canlılar için hakîkî hayat; zikrin feyiz ve bereketiyle geçen hayattır. Dolayısıyla Allâh’ı unutan bir kalp, zâhiren yaşıyor olsa da, hakîkatte ölü demektir.
Zikrin, kalpler üzerindeki bu hayâtî ehemmiyetine dâir, Sâmi Efendi Hazretleri de şöyle buyurmuşlardır:
“Hakîkî hayat sahibi, ancak kalbi diri olan kimsedir. Çünkü kalp Beytullah’tır (nazargâh-ı ilâhîdir). Orada Allah muhabbeti ve zikri yoksa, o kalp
ölüdür…” (M. Sâmi Efendi, Menâkıb, 25.) (Osman Nûri Topbaş, Hak Dostlarından Hikmetler, Erkam Yay.)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Mucîb:
Kendine yalvaranların isteklerini veren, kullarının dilek ve dualarına karşılık veren, icabet eden demektir.
Kısa Günün Kârı
Gaflet ve kasvete müptelâ bir kalbin en tesirli ilâcı, “zikrullah”tır.