Puan
113
Çözümler
12
- Katılım
- 3 May 2020
- Mesajlar
- 16,695
- Çözümler
- 12
- Tepkime puanı
- 44,965
- Puan
- 113
- Konum
- FK
- Web sitesi
- forumkalemi.com
Yüklü Soru Safsatası (Loaded Question)
Mantık Hataları ve Safsatalar Yazı Dizisi
Günlük yaşantınızda karşılaşacağınız en yaygın safsatalardan bir diğeri, Yüklü Soru Safsatası (İng.: "Loaded Question") olarak bilinen safsata türüdür. Bu, en tehlikeli safsatalardan biridir ve erken fark edememeniz halinde tartışmanın sağlığı açısından felaketle sonuçlanabilir.
İsminden de anlaşılabileceği gibi Yüklü Soru Safsatası’nda bir soru vardır; ancak sorunun içinde bir varsayım, bir ima bulunur – yani soru, “yüklü” olarak, bir “yük ile” sorulmaktadır. Bu yükü fark edemezseniz, karşı taraf sizi zokaya düşürecek ve cevap vermeye kalkmanız halinde tartışmanın izleyicilerine (ve kendinize) kötü gözükeceksinizdir.
Bu yük, genellikle bir önyargı veya hatalı varsayım içerir. Fakat bir soru formunda olması veya normal gibi gözüken bir sorunun içine gömülmüş olması, kişileri varsayıma odaklanmak yerine soruya cevap vermeye iter. Ancak soruya cevap vermeye başlamak, soru içindeki varsayımı kabul ettiğiniz anlamına gelir – ki soruyu soran kişinin amacı da zaten budur. Böylece bir sonraki yanıtında, o varsayımı/önyargıyı kabul ettiğiniz varsayımı üzerinden devam edecektir ve siz, bunu net bir şekilde reddetmediğiniz için artık çok geçtir. Geriye dönüp düzeltmeye çalışmak sizi kötü gösterecektir.
İşin fena tarafı; Yüklü Soru Safsatası akıllıca kullanıldığında, sadece zokaya düştükten sonra değil, daha soruyu sorulduğu anda bile karşı tarafı zor durumda bırakmak, utandırmak, savunmaya çekilmelerini sağlamak, dikkatlerini dağıtmak mümkündür. Bu şekilde köşeye sıkıştırıldığında çoğu insan öfkelenecek ve tartışmayı baştan kaybedecektir. Bir örnek görelim:
Diyelim ki Gamze de Hale de Burak isimli bir gençten hoşlanıyor olsun. Gamze ile Hale bir gün bir yerde otururken, Burak da yan masada oturuyor olsun. Gamze, meraklı ve Burak’ın net bir şekilde duyabileceği bir ses tonuyla şunu sorsun:
İşte bu gibi nedenlerle Yüklü Soru Safsatası aşırı tehlikelidir ve birçok sahtebilimcinin çok sık kullandığı bir silahtır. Buna karşı kendimizi savunmanın en iyi yolu, bir soruyla karşılaştığımızda birkaç saniyeliğine düşünmek (hatta gerekirse açıkça düşünme süresi istemek) ve soru içinde herhangi bir hatalı varsayımın bulunmadığından emin olmaktır. Çünkü soru üzerinde düşünmeye zaman harcamanın popülist bir tartışmada yaratacağı negatif etki, eğer ki zokaya düşecek olursanız yaşayacağınız olumsuzluktan çok ama çok daha küçüktür; emin olun...
/evrimagaci.org%2Fpublic%2Fcontent_media%2Ffede97c23c8db825b605efe06126bb3f.jpg)
- Yazar Çağrı Mert Bakırcı
- 23 Ağustos 2020
Mantık Hataları ve Safsatalar Yazı Dizisi
Günlük yaşantınızda karşılaşacağınız en yaygın safsatalardan bir diğeri, Yüklü Soru Safsatası (İng.: "Loaded Question") olarak bilinen safsata türüdür. Bu, en tehlikeli safsatalardan biridir ve erken fark edememeniz halinde tartışmanın sağlığı açısından felaketle sonuçlanabilir.
İsminden de anlaşılabileceği gibi Yüklü Soru Safsatası’nda bir soru vardır; ancak sorunun içinde bir varsayım, bir ima bulunur – yani soru, “yüklü” olarak, bir “yük ile” sorulmaktadır. Bu yükü fark edemezseniz, karşı taraf sizi zokaya düşürecek ve cevap vermeye kalkmanız halinde tartışmanın izleyicilerine (ve kendinize) kötü gözükeceksinizdir.
Bu yük, genellikle bir önyargı veya hatalı varsayım içerir. Fakat bir soru formunda olması veya normal gibi gözüken bir sorunun içine gömülmüş olması, kişileri varsayıma odaklanmak yerine soruya cevap vermeye iter. Ancak soruya cevap vermeye başlamak, soru içindeki varsayımı kabul ettiğiniz anlamına gelir – ki soruyu soran kişinin amacı da zaten budur. Böylece bir sonraki yanıtında, o varsayımı/önyargıyı kabul ettiğiniz varsayımı üzerinden devam edecektir ve siz, bunu net bir şekilde reddetmediğiniz için artık çok geçtir. Geriye dönüp düzeltmeye çalışmak sizi kötü gösterecektir.
İşin fena tarafı; Yüklü Soru Safsatası akıllıca kullanıldığında, sadece zokaya düştükten sonra değil, daha soruyu sorulduğu anda bile karşı tarafı zor durumda bırakmak, utandırmak, savunmaya çekilmelerini sağlamak, dikkatlerini dağıtmak mümkündür. Bu şekilde köşeye sıkıştırıldığında çoğu insan öfkelenecek ve tartışmayı baştan kaybedecektir. Bir örnek görelim:
Diyelim ki Gamze de Hale de Burak isimli bir gençten hoşlanıyor olsun. Gamze ile Hale bir gün bir yerde otururken, Burak da yan masada oturuyor olsun. Gamze, meraklı ve Burak’ın net bir şekilde duyabileceği bir ses tonuyla şunu sorsun:
Bu soru, eğer ki “uyuşturucu geçmişi” varsayımı/iddiası ile birlikte sorulmasaydı, son derece doğal ve sıradan bir soru olurdu. Ancak Gamze’nin araya sıkıştırdığı (“yüklediği”) varsayım, Hale’yi çok zor bir durumda bırakmaktadır. Eğer kendisinin uyuşturucu geçmişi olmadığını savunmaya çalışacak olsa, kötü gözükecektir çünkü sanki bir şeylerin üzerini örtmeye çalışıyormuş izlenimi verecektir. Eğer öfkelenirse (ki çoğu kişinin yapacağı budur), gerçeklerin onu rahatsız ettiği izlenimini verecektir. Eğer görmezden gelip soruya yanıt vermeye çalışacak olursa, varsayımı kabul ettiği anlamına gelecektir; halbuki Hale’nin hiçbir uyuşturucu kullanımı geçmişi yoktur! Evrim karşıtlarının evrime saldırılarında bu, birçok farklı şekilde karşımıza çıkmaktadır. Yaygın örneklerden birisi şudur:Haleciğim, bir ödev üzerinde çalışıyorum da, uyuşturucu geçmişi olan biri olduğun için, çocuklar arasında uyuşturucu kullanımıyla ilgili ne düşündüğünü merak ettim? Sence çocukları uyuşturucudan korumak için neler yapmalıyız?
Bu soru, çok sayıda yük taşımaktadır:Ne yani, atalarının şapşal bir maymun olan bir şempanze olmasını istediğini mi söylüyorsun?
- Birincisi, insanların atalarının şempanzeler olduğu, yani insanların şempanzelerden evrimleştiğini varsayar. Halbuki hiçbir tür, çağdaşı olan bir diğer türden evrimleşmez; onunla ortak atalara sahiptir. İnsan da şempanzeden evrimleşmemiştir; şempanzelerle ortak bir atayı paylaşmaktadır.
- İkincisi, “maymun” sözcüğü “şapşal hayvan” anlamında kullanılmaktadır; halbuki taksonomik olarak “Simiiformes” adını verdiğimiz bir infratakımın isminden ibarettir. Yani “memeliler sınıfı” ya da “omurgalılar şubesi”nden farkı yoktur. İnsan, bir maymun türüdür (tıpkı memeli ve omurgalı olması gibi) ve maymunlardan evrimleşmiştir (ataları arasında “maymun” olan diğer türler vardır). Ancak maymun sözcüğünün halk arasında farklı bir anlamda kullanılıyor olması (ve soruyu soran şahsın bu kullanımı öne çıkarması), bilimsel olabilecek bir tartışmayı bulandırmaktadır.
- Üçüncüsü, evrimin “isteğe bağlı” olarak yaşandığı ve soruyu soran kişinin de aynı evrimsel kökene sahip olmadığı varsayımını içermektedir. Evrim, istek veya arzuya bağlı olarak yaşanan bir süreç değildir. Bir kişinin evrimi kabul etmiyor olması, şempanzelerle ortak bir atası olmadığı ve maymunlardan evrimleşmediği anlamına gelmemektedir. Evrimi kabul etsin veya etmesin, herkes “Homo sapiens” türünün bir üyesidir ve dolayısıyla şempanzelerle ve diğer tüm canlılarla ortak ataları paylaşır; evrimsel süreçler sonucunda var olmuştur.
İşte bu gibi nedenlerle Yüklü Soru Safsatası aşırı tehlikelidir ve birçok sahtebilimcinin çok sık kullandığı bir silahtır. Buna karşı kendimizi savunmanın en iyi yolu, bir soruyla karşılaştığımızda birkaç saniyeliğine düşünmek (hatta gerekirse açıkça düşünme süresi istemek) ve soru içinde herhangi bir hatalı varsayımın bulunmadığından emin olmaktır. Çünkü soru üzerinde düşünmeye zaman harcamanın popülist bir tartışmada yaratacağı negatif etki, eğer ki zokaya düşecek olursanız yaşayacağınız olumsuzluktan çok ama çok daha küçüktür; emin olun...