YİTİK HAZİNENİN PEŞİNDEKi PROFESÖR;
FUAT SEZGİN
"Fuat Sezgin 24 Ekim 1924'de Bitlis'te doğmuştu.
Babası bir din adamıydı..
1960 darbesinde 'Zararlı Profesörler' diye üniversitelerdeki görevlerinden ilişkisi kesilen ve Türkiye'den ayrılan 147'likler listesinde idi.
18 ciltlik "İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi" isimli eseri 300 bin yazma eser taranarak oluşturduğu bir eserdir.
1300 cilt eser üzerinde ismi vardır.
Bu eser, müslümanların yazdığı eserlerin hangi kütüphanede bulunduğu yine ayrıca bugüne ulaşmayan eserleri de içermektedir.
Doğuda ve batıda eserlerine en çok atıf yapılan kişi Fuat Sezgin'dir.
Fuat Sezgin'in İslam alemine en büyük katkısı özgüvenin inşasıdır:
“Siz büyük bir medeniyetin mensubusunuz. Bunu siz tekrar inşa edebilirsiniz. Mensup olduğumuz bir ilim, kültür ve medeniyet dünyası var. Bizler köksüz ve sahipsiz değiliz. Çok derinlere inen sağlam bir medeniyete beşiklik etmişiz fakat yüzyıllardır bu medeniyetin görmezden gelindiğini, hakkının yenildiğini, aşağılandığını, bütün yaptıklarının da elinden alındığını ve ona zulmedildiğini gördüm. İslam medeniyetinin, bu göz kamaştıran birikimini ve dünya bilimine yaptığı büyük katkıları, bunun farkında olmayan dünyaya tanıtmayı gaye edindim."
BİLİMİ KİM ÜRETTİ?
“Bilimin %30'unu Yunanlılar üretti, Müslümanlar bunu yüzde 80'e getirdi.
Batı öyle bir fırtına estirdi ki hepsinin üzerine perde çekerek her şeyi kendine mal etti.
İslam medeniyetinin büyüklüğünü kendi insanımıza anlatmak batıllara anlatmaktan daha zor."
Fuat Sezgin'in yazdığı 5 ciltlik İslamda Bilim ve Teknik adlı eseri patenti Müslüman bilim adamlarına ait 800'ü aşkın keşif ve icatlar hakkında bilgiler vermektedir. Bu esere batıda bir değerlendirme yapılmaması kasıtlıdır çünkü yapıldığında kendi bilim tarihlerini yeniden yazmaları gerekecektir.
“Süleymaniye kütüphanesi dünyanın en değerli kütüphanesidir. Kütüphaneye her girdiğimde orada Türklerden başka bir batılının bir japonun bir amerikalının çalışıyor araştırma yapıyor olması beni kahrediyor.” derdi.
1960 DARBECİLERİ ÜNİVERSİTEDEN ATTILAR
ALMANYA’YA GİTTİ
"30 yıl Frankfurt’ta çalıştım ancak bu süre içerisinde işime odaklanmaktan dolayı bu şehri gezemedim. Müslümanlar bugün hayatlarını Uçaklarda, trenlerde, otomobillerde gezmekle geçiriyorlar oysa onların, düşünmeleri ve düşünüp fikirlerini geliştirmeleri gerekir. Boş şeylerle uğraşıyoruz zamanın Allah'ın bize verdiği büyük bir nimet olduğunu unutuyoruz."
"Şimdi düşününüz siz bir dinin mensubusunuz ve o dinin Peygamberi ne diyor:
'İki günü eşit olan insan zarardadır.'
Demek ki İslam dini sizden her gün yeni bir şey istiyor."
"Bu zor kitabı nasıl yazıyorsunuz, bize ne tavsiye edersiniz? diye soran bir gence sabrı cemil ve Allah korkusundan (Allah'ın bütün hareketlerimizi kontrol altında tuttuğunu bilme şuuru) sonra derim ki:
"Dünyanın nimetlerinden feragat edebilmek. Ben belki daha iyi şartlarda yaşayabilirdim ama 30 yıldan beri evden çıkarken çantama sadece küçük bir ekmek parçası koyarak gidiyorum enstitüme. Enstitüsüye geldiğimde dolabımda ufak bir peynir parçası veya bir yağsız reçel çıkarır, onunla öğle yemeğimi hallederim yani 10 dakikayı geçmiyor benim öğle yemeğim."
Bilinmek ıçin değil de bilmek için okuyan bir kimse idi.
ALMAN ÖDÜL HEYETİNİ ŞOK ETTİ
Kendisine verilmek istenen Hessen kültür ödülünü asil bir gerekçe ve vakur bir duruşla reddeder. Ödül heyetinin hayret dolu bakışları arasında gerekçe olarak; Gazze katliamında İsrail yanlısı açıklamalarıyla tepki çeken, Alman Yahudileri Birliği Başkanı Salamon Korn'la birlikte aynı ödülü alamayacağını, siyaset anlayışının ve kültür yapısının buna müsaade etmeyeceğini söyleyen Fuat Hoca, Almanları şoka sokar.
“SEN KİTAP OKUMAMIŞSIN”
Fuat Hoca'nın talebelerinden birisi şu anekdotu paylaşmış:
"Bir gün enstitüye geç vakit gelmiştim, kış günüydü. Enstitüsü de hocam ve iki araştırmacı vardı. Karanlık bir odada hocam bir kitaba dalmış durumdaydı, nazikçe kapıyı tıkladım. Hocam bir tepki vermemişti, sessiz bir şekilde seslendikten sonra da tepki alamamıştım. Bir adım attım masaya doğru ve tekrar seslendim. Hocam kitabı iki avucu arasına almış sanki harfleri teker teker seçercesine gözleriyle satırlar arasında hızlıca akıp duruyordu. Haddimi aşarak biraz daha sesli bir şekilde seslendim, tepki yoktu. Bu sefer korkmaya başladım, en son yanına yaklaştım ve elimle omzuna dokundum hafifçe.
Bir an ürktü ve ‘Mehmet’ diye seslendi.
Çok mahcup olmuştum.
“Ne zamandan beri buradasın?” dedi.
“Hocam 2-3 dakikadır, kusura bakmayın Bir an endişelendim.” dedim.“
"Sen hiç kitap okudun mu?” diye sordu. Kendisine “okudum hocam” dedim, tam okuduğum kitapları sayacaktım ki…
“Sen kitap okumadın hayatında Mehmet. Kitap okumak ibadet gibidir. Allah'ın rızasını kazanmak, ilim yapmak için okuduğun zaman okumuş olursun bir kitabı.. Bir namaza durduğun gibi kendini etrafında olan bitenlerden arındırır, kitaba ruhuna verirsin ve tıpkı namaz kılan insana seslenmediğin gibi kitap okuyan insana da seslenmezsin. Bir kenara geçer, onun ibadeti bitene kadar beklersin.” dedi.
Utancımdan ne yapacağımı şaşırdım.
“Nasihat ediyorum üzülmüyorsun değil mi? Size kitap okumayı da unutturdular. İnşallah sizin nesliniz yine kitap okuyan nesil olacak, milletin ve İslam aleminin akıbeti buna bağlı. ” dedi.
İstanbul’daki Gülhane Parkı’na İslam Bilim Teknoloji Müzesi kurdu. Müslümanların yaptığı keşif, icat ve buluşları sergiledi. Mutlaka gezilmeli.
Bundan 100 yıl önce dünyaya gelen ve 30 Haziran 2018'de vefat eden hocamıza Rabbim rahmetiyle muamele eylesin. Âmîn!.."
Ali Erkan Kavaklı
FUAT SEZGİN
"Fuat Sezgin 24 Ekim 1924'de Bitlis'te doğmuştu.
Babası bir din adamıydı..
1960 darbesinde 'Zararlı Profesörler' diye üniversitelerdeki görevlerinden ilişkisi kesilen ve Türkiye'den ayrılan 147'likler listesinde idi.
18 ciltlik "İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi" isimli eseri 300 bin yazma eser taranarak oluşturduğu bir eserdir.
1300 cilt eser üzerinde ismi vardır.
Bu eser, müslümanların yazdığı eserlerin hangi kütüphanede bulunduğu yine ayrıca bugüne ulaşmayan eserleri de içermektedir.
Doğuda ve batıda eserlerine en çok atıf yapılan kişi Fuat Sezgin'dir.
Fuat Sezgin'in İslam alemine en büyük katkısı özgüvenin inşasıdır:
“Siz büyük bir medeniyetin mensubusunuz. Bunu siz tekrar inşa edebilirsiniz. Mensup olduğumuz bir ilim, kültür ve medeniyet dünyası var. Bizler köksüz ve sahipsiz değiliz. Çok derinlere inen sağlam bir medeniyete beşiklik etmişiz fakat yüzyıllardır bu medeniyetin görmezden gelindiğini, hakkının yenildiğini, aşağılandığını, bütün yaptıklarının da elinden alındığını ve ona zulmedildiğini gördüm. İslam medeniyetinin, bu göz kamaştıran birikimini ve dünya bilimine yaptığı büyük katkıları, bunun farkında olmayan dünyaya tanıtmayı gaye edindim."
BİLİMİ KİM ÜRETTİ?
“Bilimin %30'unu Yunanlılar üretti, Müslümanlar bunu yüzde 80'e getirdi.
Batı öyle bir fırtına estirdi ki hepsinin üzerine perde çekerek her şeyi kendine mal etti.
İslam medeniyetinin büyüklüğünü kendi insanımıza anlatmak batıllara anlatmaktan daha zor."
Fuat Sezgin'in yazdığı 5 ciltlik İslamda Bilim ve Teknik adlı eseri patenti Müslüman bilim adamlarına ait 800'ü aşkın keşif ve icatlar hakkında bilgiler vermektedir. Bu esere batıda bir değerlendirme yapılmaması kasıtlıdır çünkü yapıldığında kendi bilim tarihlerini yeniden yazmaları gerekecektir.
“Süleymaniye kütüphanesi dünyanın en değerli kütüphanesidir. Kütüphaneye her girdiğimde orada Türklerden başka bir batılının bir japonun bir amerikalının çalışıyor araştırma yapıyor olması beni kahrediyor.” derdi.
1960 DARBECİLERİ ÜNİVERSİTEDEN ATTILAR
ALMANYA’YA GİTTİ
"30 yıl Frankfurt’ta çalıştım ancak bu süre içerisinde işime odaklanmaktan dolayı bu şehri gezemedim. Müslümanlar bugün hayatlarını Uçaklarda, trenlerde, otomobillerde gezmekle geçiriyorlar oysa onların, düşünmeleri ve düşünüp fikirlerini geliştirmeleri gerekir. Boş şeylerle uğraşıyoruz zamanın Allah'ın bize verdiği büyük bir nimet olduğunu unutuyoruz."
"Şimdi düşününüz siz bir dinin mensubusunuz ve o dinin Peygamberi ne diyor:
'İki günü eşit olan insan zarardadır.'
Demek ki İslam dini sizden her gün yeni bir şey istiyor."
"Bu zor kitabı nasıl yazıyorsunuz, bize ne tavsiye edersiniz? diye soran bir gence sabrı cemil ve Allah korkusundan (Allah'ın bütün hareketlerimizi kontrol altında tuttuğunu bilme şuuru) sonra derim ki:
"Dünyanın nimetlerinden feragat edebilmek. Ben belki daha iyi şartlarda yaşayabilirdim ama 30 yıldan beri evden çıkarken çantama sadece küçük bir ekmek parçası koyarak gidiyorum enstitüme. Enstitüsüye geldiğimde dolabımda ufak bir peynir parçası veya bir yağsız reçel çıkarır, onunla öğle yemeğimi hallederim yani 10 dakikayı geçmiyor benim öğle yemeğim."
Bilinmek ıçin değil de bilmek için okuyan bir kimse idi.
ALMAN ÖDÜL HEYETİNİ ŞOK ETTİ
Kendisine verilmek istenen Hessen kültür ödülünü asil bir gerekçe ve vakur bir duruşla reddeder. Ödül heyetinin hayret dolu bakışları arasında gerekçe olarak; Gazze katliamında İsrail yanlısı açıklamalarıyla tepki çeken, Alman Yahudileri Birliği Başkanı Salamon Korn'la birlikte aynı ödülü alamayacağını, siyaset anlayışının ve kültür yapısının buna müsaade etmeyeceğini söyleyen Fuat Hoca, Almanları şoka sokar.
“SEN KİTAP OKUMAMIŞSIN”
Fuat Hoca'nın talebelerinden birisi şu anekdotu paylaşmış:
"Bir gün enstitüye geç vakit gelmiştim, kış günüydü. Enstitüsü de hocam ve iki araştırmacı vardı. Karanlık bir odada hocam bir kitaba dalmış durumdaydı, nazikçe kapıyı tıkladım. Hocam bir tepki vermemişti, sessiz bir şekilde seslendikten sonra da tepki alamamıştım. Bir adım attım masaya doğru ve tekrar seslendim. Hocam kitabı iki avucu arasına almış sanki harfleri teker teker seçercesine gözleriyle satırlar arasında hızlıca akıp duruyordu. Haddimi aşarak biraz daha sesli bir şekilde seslendim, tepki yoktu. Bu sefer korkmaya başladım, en son yanına yaklaştım ve elimle omzuna dokundum hafifçe.
Bir an ürktü ve ‘Mehmet’ diye seslendi.
Çok mahcup olmuştum.
“Ne zamandan beri buradasın?” dedi.
“Hocam 2-3 dakikadır, kusura bakmayın Bir an endişelendim.” dedim.“
"Sen hiç kitap okudun mu?” diye sordu. Kendisine “okudum hocam” dedim, tam okuduğum kitapları sayacaktım ki…
“Sen kitap okumadın hayatında Mehmet. Kitap okumak ibadet gibidir. Allah'ın rızasını kazanmak, ilim yapmak için okuduğun zaman okumuş olursun bir kitabı.. Bir namaza durduğun gibi kendini etrafında olan bitenlerden arındırır, kitaba ruhuna verirsin ve tıpkı namaz kılan insana seslenmediğin gibi kitap okuyan insana da seslenmezsin. Bir kenara geçer, onun ibadeti bitene kadar beklersin.” dedi.
Utancımdan ne yapacağımı şaşırdım.
“Nasihat ediyorum üzülmüyorsun değil mi? Size kitap okumayı da unutturdular. İnşallah sizin nesliniz yine kitap okuyan nesil olacak, milletin ve İslam aleminin akıbeti buna bağlı. ” dedi.
İstanbul’daki Gülhane Parkı’na İslam Bilim Teknoloji Müzesi kurdu. Müslümanların yaptığı keşif, icat ve buluşları sergiledi. Mutlaka gezilmeli.
Bundan 100 yıl önce dünyaya gelen ve 30 Haziran 2018'de vefat eden hocamıza Rabbim rahmetiyle muamele eylesin. Âmîn!.."
Ali Erkan Kavaklı
