-
- Katılım
- 1 May 2020
-
- Mesajlar
- 17,552
-
- Çözümler
- 1
-
- Tepkime puanı
- 48,026
-
- Puan
- 113
Yemek Kartları ve Alacağın Öne Çekilmesi Meselesi
Restoranların yemek kartı firmalarıyla yaptığı anlaşmalarda genellikle belirli bir komisyon oranı karşılığında, yapılan satış bedelleri belirli bir vadede ödenmektedir. Bu çerçevede firma, standart bir komisyon kesintisi yapıp ödemeyi bir ay sonra gerçekleştirmektedir. Bu kesinti, sistem kullanımından, kart altyapısından ve firmaların sağladığı müşteri akışından kaynaklanan bir hizmet bedeli niteliğindedir ve mahiyet itibarıyla ticari bir komisyon olarak değerlendirilebilir.
Ancak sistemin tartışmalı boyutu, erken ödeme seçeneğinde ortaya çıkmaktadır. Firma, standart uygulama dışına çıkarak, ödemeyi 30 gün yerine 3 gün içinde gerçekleştirmek isteyen restoranlardan ek olarak %3.5 ilave kesinti talep etmektedir. Bu ek kesinti, herhangi bir ek hizmete, altyapı maliyetine veya operasyonel farklılığa dayanmamaktadır. Tamamen, “paranın daha erken verilmesi” karşılığında alınan bir farktır.
Fıkıh açısından bakıldığında, bu tür bir uygulama alacağın erken tahsil edilebilmesi için belirli bir bedel ödenmesi, yani klasik literatürdeki ifadeyle deynin nakde çevrilmesi / alacağın iskonto edilmesi anlamına gelir. Bu yapı, Hanefîler başta olmak üzere tüm mezheplerin üzerinde ittifak ettiği “vadeye karşılık bedel almak” yasağına girer. Çünkü paranın zaman karşılığında daha az veya daha çok verilmesi, fıkıhta faizli muamelenin temel tanımıdır.
Bu nedenle, yemek kartı firmasının sunduğu erken ödeme seçeneğinde alınan ek %3.5 kesinti, mahiyet olarak bir hizmet bedeli değil, parayı vade tarihinden önce elde etmek için ödenen bir bedeldir. Bu da “para–zaman değiş tokuşu” niteliği taşıdığı için faiz hükmündedir. Burada fiyat farkı hizmetle ilgili değildir; doğrudan zamanla ilgilidir ve bu ayrım fıkhî hükmün belirleyicisidir.
Sonuç olarak; standart %6 komisyon, hizmet karşılığı olduğu için caiz denebilir. Ancak ödemeyi erkene çekmek amacıyla uygulanan %3.5 ilave kesinti, alacağın iskonto edilmesi anlamına geldiğinden fıkhî açıdan faiz hükmü taşır. Böyle bir muamele, İslâm hukukunun temel prensipleriyle bağdaşmaz.
Vesselam.
Muhammed Fatih Canbaz
Restoranların yemek kartı firmalarıyla yaptığı anlaşmalarda genellikle belirli bir komisyon oranı karşılığında, yapılan satış bedelleri belirli bir vadede ödenmektedir. Bu çerçevede firma, standart bir komisyon kesintisi yapıp ödemeyi bir ay sonra gerçekleştirmektedir. Bu kesinti, sistem kullanımından, kart altyapısından ve firmaların sağladığı müşteri akışından kaynaklanan bir hizmet bedeli niteliğindedir ve mahiyet itibarıyla ticari bir komisyon olarak değerlendirilebilir.
Ancak sistemin tartışmalı boyutu, erken ödeme seçeneğinde ortaya çıkmaktadır. Firma, standart uygulama dışına çıkarak, ödemeyi 30 gün yerine 3 gün içinde gerçekleştirmek isteyen restoranlardan ek olarak %3.5 ilave kesinti talep etmektedir. Bu ek kesinti, herhangi bir ek hizmete, altyapı maliyetine veya operasyonel farklılığa dayanmamaktadır. Tamamen, “paranın daha erken verilmesi” karşılığında alınan bir farktır.
Fıkıh açısından bakıldığında, bu tür bir uygulama alacağın erken tahsil edilebilmesi için belirli bir bedel ödenmesi, yani klasik literatürdeki ifadeyle deynin nakde çevrilmesi / alacağın iskonto edilmesi anlamına gelir. Bu yapı, Hanefîler başta olmak üzere tüm mezheplerin üzerinde ittifak ettiği “vadeye karşılık bedel almak” yasağına girer. Çünkü paranın zaman karşılığında daha az veya daha çok verilmesi, fıkıhta faizli muamelenin temel tanımıdır.
Bu nedenle, yemek kartı firmasının sunduğu erken ödeme seçeneğinde alınan ek %3.5 kesinti, mahiyet olarak bir hizmet bedeli değil, parayı vade tarihinden önce elde etmek için ödenen bir bedeldir. Bu da “para–zaman değiş tokuşu” niteliği taşıdığı için faiz hükmündedir. Burada fiyat farkı hizmetle ilgili değildir; doğrudan zamanla ilgilidir ve bu ayrım fıkhî hükmün belirleyicisidir.
Sonuç olarak; standart %6 komisyon, hizmet karşılığı olduğu için caiz denebilir. Ancak ödemeyi erkene çekmek amacıyla uygulanan %3.5 ilave kesinti, alacağın iskonto edilmesi anlamına geldiğinden fıkhî açıdan faiz hükmü taşır. Böyle bir muamele, İslâm hukukunun temel prensipleriyle bağdaşmaz.
Vesselam.
Muhammed Fatih Canbaz
