- Katılım
- 1 May 2020
- Mesajlar
- 15,473
- Çözümler
- 1
- Tepkime puanı
- 41,855
- Puanları
- 113
İlk yaptığın mercimek çorbası ile son yaptığın mercimek çorbası aynı olmuyor. Denedikçe ve yanıldıkça daha iyi mercimek çorbası yapmaya başlıyorsun. Başlarda ölçerek koyduğun her malzemeyi de eski tecrübelerinden faydalanarak göz kararı ile koymaya başlıyorsun.
İnsan ilişkileri de tecrübe ettikçe 'göz kararı' ilerliyor aslında...
Başlarda çok hatalı ilişkiler kurarken, hayati hatalar yapabilirken; tecrübe ettikçe, artık göz kararı kimin ne kadar sana zarar vereceğini ya da vermeyeceğini anlayabiliyorsun. Ya da senin ona ne verip veremeyeceğini de görüyorsun.
Buna da 'büyümek' deniyor.
Yaşlılara 'ihtiyar' denmesinin sebebi de budur...
'İhtiyar' anlamı itibari ile yaşlanmış demek değil, 'bütün olasılıklar içinden en makul olana karar verebilen,' demek. Köylerdeki ihtiyar heyetleri 'yaşlıların toplandığı yer,' değil, 'köy için en doğru kararın alındığı yer' dir bu yüzden.
Çünkü insan yaş aldıkça o kadar çok yanlış karar verir ki artık o yanlış kararları ona yol haritası olmaya başlar. Göz kararı da neyin doğru neyin yanlış olduğunu daha da kestirebilirsin.
Ders çıkarmanın insanı nasıl büyüteceğini göremiyoruz.
Bu işin bir de toplum yönü var.
Toplum olarak insanlara tevbe etme, olgunlaşıp gelişme şansını vermiyoruz. Birini yaptığı o son hata ile değerlendirdiğimiz için hata yapan insanlar; "artık her şey bitti benden bir şey olmaz" diye düşünüyorlar.
Sanki biz olmuşuz da, jüri koltuğunda insanları samimiyet testine sokuyoruz, bütün iyilik koridorlarını parsellemişiz de, girmek isteyene vize dağıtıyoruz, cennetin kapısına bizi oturtmuşlar da bütün yetki bizde gibi davranıyoruz.
"Sen günahlarını aşikar işlemedin ya da avam tabiri ile kimseye enselenmedin diye, çok pis çuvallamış birine parmak sallama hakkın olduğunu mu düşünüyorsun?" demek istiyorum böylelerine.
Başkalarını konuşmak hem çok kolay hem de acayip zevklidir. Çünkü o masadan kendini aklamış olarak kalkarsın. Ama o masaya bir de kendi yolculuğunu yatırmak lâzım işte. "Ben ne yaptım, ben nereye geldim, benden ne oldu?" diye sorması lâzım insanın kendine.
Yoksa hayatı göz kararının olmadığı, dengeyi tutturamamış bir yaşlı olarak bitirirsin. 'İhtiyar' olarak bitirmek varken.
Ezgi Akgül
16 Eylül 2024 Pazartesi
İnsan ilişkileri de tecrübe ettikçe 'göz kararı' ilerliyor aslında...
Başlarda çok hatalı ilişkiler kurarken, hayati hatalar yapabilirken; tecrübe ettikçe, artık göz kararı kimin ne kadar sana zarar vereceğini ya da vermeyeceğini anlayabiliyorsun. Ya da senin ona ne verip veremeyeceğini de görüyorsun.
Buna da 'büyümek' deniyor.
Yaşlılara 'ihtiyar' denmesinin sebebi de budur...
'İhtiyar' anlamı itibari ile yaşlanmış demek değil, 'bütün olasılıklar içinden en makul olana karar verebilen,' demek. Köylerdeki ihtiyar heyetleri 'yaşlıların toplandığı yer,' değil, 'köy için en doğru kararın alındığı yer' dir bu yüzden.
Çünkü insan yaş aldıkça o kadar çok yanlış karar verir ki artık o yanlış kararları ona yol haritası olmaya başlar. Göz kararı da neyin doğru neyin yanlış olduğunu daha da kestirebilirsin.
Ders çıkarmanın insanı nasıl büyüteceğini göremiyoruz.
Bu işin bir de toplum yönü var.
Toplum olarak insanlara tevbe etme, olgunlaşıp gelişme şansını vermiyoruz. Birini yaptığı o son hata ile değerlendirdiğimiz için hata yapan insanlar; "artık her şey bitti benden bir şey olmaz" diye düşünüyorlar.
Sanki biz olmuşuz da, jüri koltuğunda insanları samimiyet testine sokuyoruz, bütün iyilik koridorlarını parsellemişiz de, girmek isteyene vize dağıtıyoruz, cennetin kapısına bizi oturtmuşlar da bütün yetki bizde gibi davranıyoruz.
"Sen günahlarını aşikar işlemedin ya da avam tabiri ile kimseye enselenmedin diye, çok pis çuvallamış birine parmak sallama hakkın olduğunu mu düşünüyorsun?" demek istiyorum böylelerine.
Başkalarını konuşmak hem çok kolay hem de acayip zevklidir. Çünkü o masadan kendini aklamış olarak kalkarsın. Ama o masaya bir de kendi yolculuğunu yatırmak lâzım işte. "Ben ne yaptım, ben nereye geldim, benden ne oldu?" diye sorması lâzım insanın kendine.
Yoksa hayatı göz kararının olmadığı, dengeyi tutturamamış bir yaşlı olarak bitirirsin. 'İhtiyar' olarak bitirmek varken.
Ezgi Akgül
16 Eylül 2024 Pazartesi