YANLIŞ BİR KADER ANLAYIŞI
Envâru’l-Âşikîn’de Ahmed Bîcan, yanlış bir kader anlayışının yerleşmesine neden olan bir takım rivâyetlere de yer vermektedir. Nitekim, hesap gününde günahkarların halinden bahsederken dünyada günah işleyip kendilerini cennete lâyık görmeyen mü’min kimselere karşı Yüce Allah’ın:
“Siz benim takdirim ile günah işlediniz ve takdirimden kaçmadınız. Öyleyse şimdide kaçamayacaksınız.”
deyip cennete girdirmesini konu edinen rivâyeti naklederken
doğru olmayan bir kader anlayışını topluma yansıtmaktadır.
Zîra,
kişinin kendi tutum ve davranışlarını, eğilimlerini, irâdesini yok sayan, başına gelen her şeyi Allah’ın takdiri olarak görüp sorumluluktan kaçmayı hedefleyen, “kader mahkumu” anlayışını pekiştiren, hatalarını sorgulamasına imkan tanımayan böyle bir düşüncenin İslâm’ın genel ilkeleriyle bağdaşmadığı görülmektedir. Buna benzer mesajların verildiği bir takım örneklere Envâru’l-Âşikîn’de rastlamak mümkündür.
Elbette kaderi inkar etmek söz konusu değildir. Ancak
insan özgürlüğünü ve sorumluluğunu adeta ikinci plana atarak ortaya konulan böyle bir “ilâhî kader” anlayışının
doğru olmadığı ve
insanları nemelazımcılığa sürüklediği de bir gerçektir.
İslâm’da sorumluluğun esas merkezinin
fert olduğu, herkesin imtihân edildiği,[5] herkese yaptıklarının karşılığının verileceği,
kişinin günahları kendi irade ve arzusu ile işlediği, dolayısıyla da sonuçlarına katlanması gerektiği açık ve net bir şekilde ortaya konulmaktadır.
Bu itibarla, insanlara yaptığı bütün eylemlerin sorumlusunun kendisi olduğunun öğretilmesi ancak
doğru bir kader anlayışıyla mümkün olabilecektir.
Selam ve dua ile…
Geniş bilgi için bkz, Dr. Ahmet Emin Seyhan, Hadislerde Kıyamet Alametleri, s. 86-87
AHMED BÎCAN, s. 404.
AHMED BÎCAN, s. 113, 234, 239, 240, 277, 283, 321, 354, 404. Yapılan bir araştırmada bu tür kader anlayışını yansıtan rivâyetlerin, insan sorumluluğunu ortadan kaldıran bir düşünceyi telkin ettiği sonucuna varılmıştır. Bkz. BAĞCI, Hacı Mûsâ,
Hadislere Göre Kader Problemi, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, AÜ., SBE., Ank., 1993, s. 202-205.
GÜLER, İlhami, “Allah-İnsan İlişkisinin Ahlâkî Boyutu (Allah’ın “kulları” mıyız?)”,
İslâmî Araştırmalar, C. 5, S. 3, s. 201, Ank., 1991.
GÜLER, İlhami,
Allah’ın Ahlâkîliği Sorunu, Ehl-i Sünnet’in Allah Tasavvuruna Ahlâkî Açıdan Eleştirel Bir Yaklaşım, Ankara Okulu Yay., Ank., 2000, s. 152.
Bakara, 2/155; Âl-i İmrân, 3/140, 186; Hûd, 11/7; Kehf, 18/7; Muhammed, 47/31; Mülk, 67/2; İnsân, 76/2.
Nahl, 16/96-97. Ayrıca bkz. Âl-i İmrân, 3/145; A’râf, 7/40, 147, 180; İbrâhim, 14/51; Tâhâ, 20/127; Kasas, 28/84; Sebe, 34/4, 17, 33; Fussilet, 41/27; Saffât, 37/39; Gâfir, 40/40; Câsiye, 45/28; Tûr, 52/16; Tahrîm, 66/7.
Zilzal, 99/7-8; Şems, 91/9-10; Zümer, 39/70; Gâfir, 40/17; Ankebût, 46/19; Necm, 53/39-41. Ayrıca bkz. Meryem, 19/93, 95.