- Katılım
- 1 May 2020
- Mesajlar
- 15,748
- Çözümler
- 1
- Tepkime puanı
- 42,781
- Puanları
- 113
Az önce son derece anlamlı ve güzel bir söz okudum. Bu sözün bana düşündürdüklerini yazmak istedim.
Söz şöyle: “Yaklaşmanın sana fayda vermediği bir şeyin yokluğu da sana zarar vermez.”
İnsan, hayatında sürekli bir şeylere yaklaşmak, yakınlaşmak ve bir şeylerden uzak durmak, arasına mesafe koymak ister. Şöyle bir hayatımıza bakalım. Bazı şeylere ve bazı kimselere ilgi, alaka, sempati duyuyoruz. Onları seviyoruz, onlara yakın olmak istiyoruz. Bazı şeylerden ve bazı kimselerden ise nefret ediyoruz, sevmiyoruz, bize antipatik geliyor. Onları sevmediğimiz için onlardan uzak durmak istiyoruz.
Burada önemli olan şu:
Nelere ve kimlere yakın olduğumuzu ya da olmak istediğimizi, nelerden ve kimlerden uzak ve ayrı durmak istediğimizi neye göre belirliyoruz?
Eğer bu belirlemeyi, kendi nefsimize, aklımıza, keyfimize göre değil de sonsuz ilim sahibi âlemlerin Rabbi olan Allah’ın koyduğu ölçülere göre yapıyorsak işte o zaman doğru bir iş yapıyoruz demektir. Çünkü bizler âciz varlıklarız. Nasıl ki gözümüz her şeyi görmüyor, kulağımız her sesi işitmiyorsa aklımız da her işe ermiyor. Bizler yarını bilmiyoruz. Bırakın yarını, karşılaştığımız insanların iç dünyalarını bilmiyoruz. Sadece gördüğümüze, duyduğumuza, anladığımıza bakarak hüküm veriyoruz. Çoğu zaman verdiğimiz kararların isabetli olmadığını bir zaman sonra anlayabiliyoruz. Dün doğru dediğimizin bugün yanlış olduğunu, dün iyi dediğimizin bugün kötü olduğunu görebiliyoruz. Aynı şey tüm insanlar için geçerli. Öyleyse ölçüyü bizim ya da bir başkasının belirlemesi sonucu değiştirmeyecek.
Bize şah damarımızdan yakın olan, nefsimizin bize ne fısıldadığını bilen, bizimle kalplerimiz arasına giren Rabbimiz bizim nelere ve kimlere yakın olmamızın hayırlı olacağını en iyi bilendir. Onun ölçüleri dikkate alındığında bizler Allah’a, onun resulüne ve onların yolunda gitmeye çalışan sâlih müminlere yakın durmalıyız. Bunlara uzak kalmak bizim için hüsran, ziyan ve yıkımdır. Buna karşılık bizler Allah’ın ölçülerine göre kötü olan kimselere uzak durmalıyız. Bunlarla yakın olmak bizim için hüsran, ziyan ve yıkımdır.
Bu sadece insanlarla ilişkilerimizde değil eşya ile ilişkimizde de böyledir. Allah’ın ölçülerine göre hangi maddî ve manevî özelliklere yakın olmamız iyi ise onlara yakın olmaya gayret etmeli, hangi maddî ve manevî özelliklerden uzak durmamız iyi ise onlardan uzak durmalıyız.
Eğer bir kimsenin yakınlığı, bir mal ve eşyanın bize yakın olması bize dünya ve âhirette bir fayda sağlamıyorsa o kişiden uzak olmak, o mal ve eşyaya sahip olmamanın bize hiçbir zararı yoktur. Tersine bize faydası bile vardır; çünkü bizi boş yere asıl amacımızdan uzaklaştırmayacaktır. Müminlerin en önemli vasıflarının anlatıldığı Mü’minûn sûresinde Rabbimiz “onlar ki boş şeylerden yüz çevirirler” (el-Mü’minûn 23/4) buyurarak bu gerçeği vurguluyor.
Allah Resûlü (s.a.v.) de “kişinin iyi Müslüman olduğunun göstergesi, kendisini ilgilendirmeyen şeyi terk etmesidir” buyurmuyor mu? (Tirmizî, Zühd, 11)
En başta zikrettiğimiz sözü başka noktalara da uyarlayabiliriz:
“Bilmesi size yarar sağlamayan şeyi bilmemenizin de bir zararı yoktur.
Yapmanın size yarar sağlamadığı şeyi terk etmenizin de bir zararı yoktur.”
Rabbimiz bizlere dünya ve âhirette yarar sağlayacak kimselere ve şeylere yakın olmayı, bize yarar sağlamayacak ve belki de zarar getirecek şeylerden uzak kalmayı bizlere nasip eylesin.
(Soner Duman/15.Safer.1444/11.Eylül.2022/Pazar)
Söz şöyle: “Yaklaşmanın sana fayda vermediği bir şeyin yokluğu da sana zarar vermez.”
İnsan, hayatında sürekli bir şeylere yaklaşmak, yakınlaşmak ve bir şeylerden uzak durmak, arasına mesafe koymak ister. Şöyle bir hayatımıza bakalım. Bazı şeylere ve bazı kimselere ilgi, alaka, sempati duyuyoruz. Onları seviyoruz, onlara yakın olmak istiyoruz. Bazı şeylerden ve bazı kimselerden ise nefret ediyoruz, sevmiyoruz, bize antipatik geliyor. Onları sevmediğimiz için onlardan uzak durmak istiyoruz.
Burada önemli olan şu:
Nelere ve kimlere yakın olduğumuzu ya da olmak istediğimizi, nelerden ve kimlerden uzak ve ayrı durmak istediğimizi neye göre belirliyoruz?
Eğer bu belirlemeyi, kendi nefsimize, aklımıza, keyfimize göre değil de sonsuz ilim sahibi âlemlerin Rabbi olan Allah’ın koyduğu ölçülere göre yapıyorsak işte o zaman doğru bir iş yapıyoruz demektir. Çünkü bizler âciz varlıklarız. Nasıl ki gözümüz her şeyi görmüyor, kulağımız her sesi işitmiyorsa aklımız da her işe ermiyor. Bizler yarını bilmiyoruz. Bırakın yarını, karşılaştığımız insanların iç dünyalarını bilmiyoruz. Sadece gördüğümüze, duyduğumuza, anladığımıza bakarak hüküm veriyoruz. Çoğu zaman verdiğimiz kararların isabetli olmadığını bir zaman sonra anlayabiliyoruz. Dün doğru dediğimizin bugün yanlış olduğunu, dün iyi dediğimizin bugün kötü olduğunu görebiliyoruz. Aynı şey tüm insanlar için geçerli. Öyleyse ölçüyü bizim ya da bir başkasının belirlemesi sonucu değiştirmeyecek.
Bize şah damarımızdan yakın olan, nefsimizin bize ne fısıldadığını bilen, bizimle kalplerimiz arasına giren Rabbimiz bizim nelere ve kimlere yakın olmamızın hayırlı olacağını en iyi bilendir. Onun ölçüleri dikkate alındığında bizler Allah’a, onun resulüne ve onların yolunda gitmeye çalışan sâlih müminlere yakın durmalıyız. Bunlara uzak kalmak bizim için hüsran, ziyan ve yıkımdır. Buna karşılık bizler Allah’ın ölçülerine göre kötü olan kimselere uzak durmalıyız. Bunlarla yakın olmak bizim için hüsran, ziyan ve yıkımdır.
Bu sadece insanlarla ilişkilerimizde değil eşya ile ilişkimizde de böyledir. Allah’ın ölçülerine göre hangi maddî ve manevî özelliklere yakın olmamız iyi ise onlara yakın olmaya gayret etmeli, hangi maddî ve manevî özelliklerden uzak durmamız iyi ise onlardan uzak durmalıyız.
Eğer bir kimsenin yakınlığı, bir mal ve eşyanın bize yakın olması bize dünya ve âhirette bir fayda sağlamıyorsa o kişiden uzak olmak, o mal ve eşyaya sahip olmamanın bize hiçbir zararı yoktur. Tersine bize faydası bile vardır; çünkü bizi boş yere asıl amacımızdan uzaklaştırmayacaktır. Müminlerin en önemli vasıflarının anlatıldığı Mü’minûn sûresinde Rabbimiz “onlar ki boş şeylerden yüz çevirirler” (el-Mü’minûn 23/4) buyurarak bu gerçeği vurguluyor.
Allah Resûlü (s.a.v.) de “kişinin iyi Müslüman olduğunun göstergesi, kendisini ilgilendirmeyen şeyi terk etmesidir” buyurmuyor mu? (Tirmizî, Zühd, 11)
En başta zikrettiğimiz sözü başka noktalara da uyarlayabiliriz:
“Bilmesi size yarar sağlamayan şeyi bilmemenizin de bir zararı yoktur.
Yapmanın size yarar sağlamadığı şeyi terk etmenizin de bir zararı yoktur.”
Rabbimiz bizlere dünya ve âhirette yarar sağlayacak kimselere ve şeylere yakın olmayı, bize yarar sağlamayacak ve belki de zarar getirecek şeylerden uzak kalmayı bizlere nasip eylesin.
(Soner Duman/15.Safer.1444/11.Eylül.2022/Pazar)