Esmanur
Yeni Üye
Yağmurun Sesi
Güzel bir kentin orta yerine damlalar sicim gibi düşüyor. Elini verse yeryüzü gökyüzüyle bir bütün olacak. Yakındır yerin gökle birleşip birbirlerine sırılsıklam aşık olmaları. Bir bebek gibi göz kırpıyor çapkın bulutlar, ışık bir yanıyor bir sönüyor. Ardından sanki büyük bir aşkla çığlık atıyor göklerin prensesi ve yeryüzüne aşkını haykırıyor. Sonra bir ara umudunu yitirir gibi oluyor; durgunlaşıyor onun bu deli hali. Tramvayın sesi duyulur hale geliyor. Caddeden geçen arabalar yere düşen damlaları eziyor. Sanki canları acıyormuşçasına seslerini duyuruyor garibanlar. Etraf şimdi öyle parlak, öyle dingin ki; üzerine su değen toprak bir başka kokuyor. Sanayi kokusundan, egsoz kokusundan, bacaların isinden, insanların çokluğundan arınıp yıkanmış gibi her yer. Camlarda hala aşık yağmurun izleri… Yer ise hala ıslak, hala hüzünlü, daha unutamamış yarım saat önce yaşadığı şiddetli aşkı o da belli ki…
Gecenin kopkoyu renginde birleşiyor hep eller ve aynı karanlıkta ayrılıyor sevenler. Aşkın da tadı ıslak mı senin lügatında; yoksa kalbim mi sırılsıklam vurgun sana? Bilemedim ben de, yağmur yağınca yeryüzü gibi hüzünlendim işte! Gökyüzü gibi haykırasım geldi benim de yeryüzüne aşkımı. Sahi aklıma takıldı yağmur umudunu yitirdiği için mi dindi; yoksa sevgilisine zaten söyleyeceğini söyledi de ondan mı gitti gönül rahatlığıyla kendi diyarına? Belki de bulutların içinde kendi kendine ağlıyordur… Peki sen hiç ağlıyor musun kendi bulutunun içinde yalnız başına kaldığında? Hiç beni düşünüp de, gökyüzü gibi, hüzünleniyor musun ve cesurca haykırabiliyor musun sevgini? Sanmam!? Öyle olsaydı arınırdık diğerlerinden, arınırdık insanların gürültüsünden ve zaman-mekan ne dinlemeden, düşünmeden yaşardık bir şehri, tüm hüznüyle… Yalnız yağmur bunu yapabilecek kadar cesur ve yalnızca o yıkayabiliyor sevdiğinin kalbini onu hiç acıtmadan. Dünü, bugünü, yarını dert etmeden bir tek yağmur sevebiliyor. Biz insanlar da ona pencereden hayran hayran bakıyoruz sadece…
Buşra DEMİRCİOĞLU