- Katılım
- 1 May 2020
- Mesajlar
- 14,422
- Çözümler
- 1
- Tepkime puanı
- 38,452
- Puanları
- 113
Vücudumuzun Yarısından Fazlası İnsan Değil
Vücudumuzda insan hücrelerinden daha fazla bakteri hücresine sahip olduğumuz argümanlarını hepimiz duymuşuzdur. Bilim insanları, vücudunuzun yarısından fazlasının insan olmadığını söylerler. Peki bu ne kadar doğru?
Max Planck Enstitüsü’nün mikrobiyom bilimi bölümü yöneticisi Prof Ruth Ley, “Bakteriler sağlığınız için çok önemlidirler” diyor ve ekliyor “vücudunuz sadece siz değilsiniz”.
Ne kadar iyi yıkarsanız yıkayın, vücudunuzun neredeyse her köşesi mikroskobik yaratıklarla kaplıdır. Buna bakteriler, virüsler, mantarlar ve arkeler dahildir. Bu mikroskobik yaşamın en büyük konsantrasyonu, oksijenden yoksun bağırsaklarımızın karanlık derinliklerinde yer almaktadır.
Vücudunuzda insan hücrelerinden daha fazla bakteri hücresi vardır. Ancak tahmin edilen oran bir zamanlar düşünüldüğü kadar fazla değildir.
Vücudumuzda toplam hücre sayımızın %56’sı bakteri
İsrail’deki Weizmann Bilim Enstitüsü’nde 2016 yılında yapılan bir araştırma, toplam hücre sayımızın %56’sının bakteri olduğunu tespit etti (önceki tahminlerde bu oranın %90’lar civarında olduğu düşünülüyordu). Bakteriler çok daha küçük olduğu için toplam kütleleri sadece 200 gram kadardır. Yani ağırlık olarak %99,7’den fazla insanız.
Rehovot’taki Weizmann Bilim Enstitüsü’nden araştırmacılar Ron Milo ve Ron Sender’a göre, referans bir insan vücudu (70 kilogram, 20-30 yaşında ve 1.70 metre boyunda) ortalama olarak yaklaşık 30 trilyon insan hücresi ve 39 trilyon bakteri içeriyor.
Bu sonuç ile daha önceden ortaya atılmış ve dayanağı olmayan vücudumuzdaki bakteri oranı olarak lanse edilen 10:1 oran tezi çöpe gitmiş oldu. Bu araştırmanın en ikna edici yanı mikrobiyom yoğunluğunun en yüksek olduğu kalın bağırsaktaki oranı tüm vücuda genellemek yerine, vücudumuzun diğer kısımlarında da belirlenmiş miktarları bütünlüklü biçimde ortaya koyuyor olması.
“İnsan” hücrelerimizin çoğu, glikozu enerji için kullanabileceğimiz bileşiklere dönüştürmek için güvendiğimiz mitokondri adı verilen yapılar içerir. Bu mitokondriler, muhtemelen bizimle simbiyotik bir ilişkiye girmeden önce serbest yaşayan bakteriler olarak hayatlarına başladı.
Onları bakteri sayımıza dahil etmememizin tek nedeni, birçok yönden kendi DNA’larına sahip bağımsız organizmalar olmalarıyla birlikte insan hücre zarlarının sınırlarını asla terk etmemeleridir.
Ne olursa olsun bakterilerin vücudumuza yaptığı katkıyı küçümsememeli ve onlar tarafından tehdit ediliyor gibi hissetmemeliyiz.
Vücudumuzda insan hücrelerinden daha fazla bakteri hücresine sahip olduğumuz argümanlarını hepimiz duymuşuzdur. Bilim insanları, vücudunuzun yarısından fazlasının insan olmadığını söylerler. Peki bu ne kadar doğru?
Max Planck Enstitüsü’nün mikrobiyom bilimi bölümü yöneticisi Prof Ruth Ley, “Bakteriler sağlığınız için çok önemlidirler” diyor ve ekliyor “vücudunuz sadece siz değilsiniz”.
Ne kadar iyi yıkarsanız yıkayın, vücudunuzun neredeyse her köşesi mikroskobik yaratıklarla kaplıdır. Buna bakteriler, virüsler, mantarlar ve arkeler dahildir. Bu mikroskobik yaşamın en büyük konsantrasyonu, oksijenden yoksun bağırsaklarımızın karanlık derinliklerinde yer almaktadır.
Vücudunuzda insan hücrelerinden daha fazla bakteri hücresi vardır. Ancak tahmin edilen oran bir zamanlar düşünüldüğü kadar fazla değildir.
Vücudumuzda toplam hücre sayımızın %56’sı bakteri
İsrail’deki Weizmann Bilim Enstitüsü’nde 2016 yılında yapılan bir araştırma, toplam hücre sayımızın %56’sının bakteri olduğunu tespit etti (önceki tahminlerde bu oranın %90’lar civarında olduğu düşünülüyordu). Bakteriler çok daha küçük olduğu için toplam kütleleri sadece 200 gram kadardır. Yani ağırlık olarak %99,7’den fazla insanız.
Rehovot’taki Weizmann Bilim Enstitüsü’nden araştırmacılar Ron Milo ve Ron Sender’a göre, referans bir insan vücudu (70 kilogram, 20-30 yaşında ve 1.70 metre boyunda) ortalama olarak yaklaşık 30 trilyon insan hücresi ve 39 trilyon bakteri içeriyor.
Bu sonuç ile daha önceden ortaya atılmış ve dayanağı olmayan vücudumuzdaki bakteri oranı olarak lanse edilen 10:1 oran tezi çöpe gitmiş oldu. Bu araştırmanın en ikna edici yanı mikrobiyom yoğunluğunun en yüksek olduğu kalın bağırsaktaki oranı tüm vücuda genellemek yerine, vücudumuzun diğer kısımlarında da belirlenmiş miktarları bütünlüklü biçimde ortaya koyuyor olması.
“İnsan” hücrelerimizin çoğu, glikozu enerji için kullanabileceğimiz bileşiklere dönüştürmek için güvendiğimiz mitokondri adı verilen yapılar içerir. Bu mitokondriler, muhtemelen bizimle simbiyotik bir ilişkiye girmeden önce serbest yaşayan bakteriler olarak hayatlarına başladı.
Onları bakteri sayımıza dahil etmememizin tek nedeni, birçok yönden kendi DNA’larına sahip bağımsız organizmalar olmalarıyla birlikte insan hücre zarlarının sınırlarını asla terk etmemeleridir.
Ne olursa olsun bakterilerin vücudumuza yaptığı katkıyı küçümsememeli ve onlar tarafından tehdit ediliyor gibi hissetmemeliyiz.