@ZARiP, hocam zaten gerçekte bilimsel bilginin ve ilerlemesi aklın peşine düşen bir üniversite başörtüsü şu yada bu, insanların inanç ve yaşam şekliyle uğraşmaz. Bugün sağ eğilimli hükümet başta başörtüsü serbest yarın sol eğilimli partiler geldiğinde başörtüsü yine yasaklanacak. Yine ortalık savaş alanı. Bazı geri zekalılar kalkıp türban siyasi Simgedir diye bas bas bağıracak. Sorunların yemeli üniversite hocaları ve yönetimlerinin devlet memuru kafası ile hareket etmeleridir.
Değerli Zarip hocam özerk bir üniversite aynı zamanda kendi geleneğini ve üslubunu da oluşturur. Bizim ülkemizde hangi üniversitenin kendine özgü bir geleneği ve uslubu var? Aynı zamanda üniversitenin kendine özgü bir geleneğinin olması, doğrudan özerkliğin sonucudur. Eğer bir üniversite özerk değilse kendi uslubunu geliştirme.. Ya devletin yada sermaye sahiplerinin tekelinde onlar için adam yada para basan darphanelere döner. Bugünki her ile açılan ve niteliksiz üniversitelerimiz gibi...
Arkadaşlar üniversiteyi üniversite yapan binalar, sınıflar, laboratuvarlar, kütüphaneler, konferans salonları, isimlerinin önünde ünvanlar bulunan cüppeli adamlar, kadınlar değildir… Eğer kendi tarzı, üslubu, geleneği oluşmamışsa ve bilim etiğine uygun davranabilen bir bilim kadrosu mevcut değilse, öyle kurumlar kapısında üniversite yazılı diye üniversite sayılmazlar… Gerçeğin peşine düşme, gerçeği açığa çıkarma, doğru bildiğinden taviz vermeme, kendi etiğine bağlı olma gereğidir bir insanı bilim insanı yapan. Eğer üniversite üyeleri, bilim haysiyetine ve entelektüel dürüstlüğe sahip iseler ve onun gereğini yapabiliyorlarsa, gerçek anlamda bilim insanı sayılabilirler. İşte bu özellik onları diğer kamu görevlilerinden, memurlardan ayırır… Dolayısıyla ‘memur kafalı’ adamların/ kadınların bulunduğu kurumlar üniversite sayılamaz… Gerçek bilim insanı emir-komuta ilişkisini reddetmeden mümkün değildir ama bu üniversitenin kendine özgü bir akademik hiyerarşisi olmayacağı anlamına gelmez.
Boğaziçini kısaca örnek verirsek. Oraya rektör arandığında neden öğrenciler ve hocalar ayaklandı?
Çünkü boğaziçinn kendine has bir uslubu bir geleneği vardı, atamaya bu yüzden sert bir tepki ile ayağa kalktılar. Evet sermaye sahiplerinin orada etkinliği çok ama bir gerçeği unutmamak gerek n eolursa olsun kendi ettiğini, kendi hiyerarşisini kendi gelenek ve uslubunu oluşturma aşamasında bir yerdi Boğaziçi.
Ayağa kalkış bir nevi memur kafalı bir yönetimin oluşmasına, özerk bir hareketin engellenmek isteyişine karşıydı.
Özerk olmak sadece devlet değil tüm sermaye sınıflarındanda özerk olmayı bağımsız olmayı gerekli kılar ki, ilim ve bilim adamı yetiştirebilsinker. İdeolojilerin değil bilim insanlarının, ilim erkamının kol gezdiği yerler olabilsin