Olay Kanada Toronto yakınlarında küçük bir yerleşim merkezinde geçti.
Final sınavları gelip çatmıştı ve kendilerini yeterince hazır hissetmeyen iki haylazın aklına sınavları erteletmek için harika bir fikir geldi.
Sınavdan önceki pazar günü okulun içerisine üç tane teke soktular. Değişik koridorlarda bırakmadan önce kocaman bir koli kalemi ile tekeleri numaralamaya karar vermişlerdi ama bu işlemi gerçekten şeytanca yaptılar.
Birinci tekenin üzerine 1/4 yazdılar.
Yani dört tekenin birincisi olduğunu işaret ettiler. İkincinin üzerine ise 2/4 ve sonuncunun üzerine 4/4 yazdılar.
Sonra da ertesi gün ders çalışmak için bol vakitlerinin olacağını bildiklerinden sinemaya gittiler.
Ertesi gün okula temizlik için erken saatlerde gelen görevli bir gariplik olduğunu hemen sezdi. Okul keçi kokuyordu ve her yer keçi pisliği ile dolu idi.
Açlıktan ve garip yerde kapatılmaktan deliye dönmüş tekeler koridorlarda koşuşturup duruyorlardı ve hırslarından saldırgan hale gelmişlerdi. Kolay lokma olmadıkları belli idi. Görevli hemen müdürü aradı ve durumu anlattı.
Müdür belediyeye ve emniyete haber verdi ve okula gelip durumu gören yetkililer ve öğretmenler keçileri çıkarana kadar derslerin (dolayısıyla sınavların) yapılmamasına karar verdiler.
Üç teke bir saat içerisinde bir sürü komik olay sonrası yakalandı ama tekelerin üzerindeki numaralara bakan görevliler dördüncü bir tekenin yani kayıp üç numaranın bulunması için aramaları sürdürdüler durdular.
O pazartesi boyunca aranan 3 numaralı teke bulunamadı. Salı arama sürdürüldü ve Çarşamba artık 3 Numaranın kendiliğinden okuldan ayrıldığına ya da hiç olmadığına kanaat getirildi okul açıldı.
---------------------
Bir zamanlar okulumuzda yeterince yakıt olmadığı için senede bir-iki kere kalöriferleri yakamazlar ve okulu tatil ederlerdi. "Kalörifer bayramı" adını verdiğimiz bu tatillerde kendimizi ne de güzel hissederdik.
----------------------
Her ne ise; "Üçüncü teke", farklı amaç için birilerinin zihinlerini karıştırma işlemi örneğidir. Gündem, günlük kaygılar, her yandan yağan reklam, endişe dolu söylemler, bilgi kirliliği, asparagas haberler birer "üçüncü teke"dir. Her zaman birileri yaratıcılıkları nispetinde sevimli, ya da sevimsiz buna benzer şeyleri yayınlar. Bu zihin tuzakları genellikle bir amaç ya da hedef şaşırtmak için yaratılır.
Aristofanes'in Şövalyeler isimli eserinde şu tirad vardır.;
"They are like the fishers for eels; in still waters they catch nothing, but if they thoroughly stir up the slime, their fishing is good; ”
(Onlar yılan balığı avcıları gibidirler. Durgun sularda hiç bir şey yakalayamazlar. Ama eğer balçıkları karıştırırlarsa iyi avlanabilirler.)
Bizler de bunların ellerine düştüğümüzde birilerini suçlarız ama üçüncü tekeyi zihnimize sokan biziz.
Bazen yüzleşmek istemediğimiz konulardan uzaklaşıp, seve seve içine atlamak istediğimiz yanlış davranışı kendi kendimize haklı kılmak için, bazen de etrafımızın yanlış yapmakta olduğunu anlasak bile genel davranış akımından uzaklaşmaktan korktuğumuz için. Çok zaman da düşünme tembelliğimiz bize üçüncü tekeyi aratır durur.
Oysa gündemimizi / zihnimizi / enerjimizi / hedefimizi / gerçekten istediklerimizi ve daha da önemlisi doğru olanı, dış ve boş etkilere kapılmadan zihnimizde yakalayabilmemiz gerekiyor. Herhalde uzak doğulular meditasyonu bu zihin duruluğunu sağlayabilme yeteneğini edinmek için yapıyorlar. Fazla bilgim yok bu konuda.
Ne demek istediğimi anlatabilmek için bir başka öykü yardımcı olabilir
Yazar, film direktörü Jean Cocteau’nun evine röportaja giden bir gazeteci evin her tarafına konulmuş, meşhur sanatçıların eserleri olan, yağlı boya tablolar, resimler, heykel ve objeleri görünce ne tarafa bakacağını şaşırdı. Röportajın ortasında Cocteau ya şu soruyu sordu:
"Şu anda evinizde yangın çıksa idi ve yanınızda sadece bir tek şeyi alıp dışarı çıkarabilse idiniz neyi dışarı çıkarırdınız?"
Cocteau bir an bile düşünmeden şu cevabı verdi: "Ateşi evden dışarı çıkarırdım."
Sanki ateş, kirli bilgi ve demagojinin içimizde tetiklediği kolaya kaçma tuzağını simgeliyor. Bu tür tuzaklardan kurtulmanın da iki ilacı var; "Kendine güven" ve "Mizahi bakış açısı"
Kendine güvenmek için fikir sahibi olmadan önce bilgi sahibi olunmalı. Mizahi bakış açısı da dışarıdan gelen bilgi kirliliğini süzmek için harika bir enstrümandır.
Moris Levi

Final sınavları gelip çatmıştı ve kendilerini yeterince hazır hissetmeyen iki haylazın aklına sınavları erteletmek için harika bir fikir geldi.
Sınavdan önceki pazar günü okulun içerisine üç tane teke soktular. Değişik koridorlarda bırakmadan önce kocaman bir koli kalemi ile tekeleri numaralamaya karar vermişlerdi ama bu işlemi gerçekten şeytanca yaptılar.
Birinci tekenin üzerine 1/4 yazdılar.
Yani dört tekenin birincisi olduğunu işaret ettiler. İkincinin üzerine ise 2/4 ve sonuncunun üzerine 4/4 yazdılar.
Sonra da ertesi gün ders çalışmak için bol vakitlerinin olacağını bildiklerinden sinemaya gittiler.
Ertesi gün okula temizlik için erken saatlerde gelen görevli bir gariplik olduğunu hemen sezdi. Okul keçi kokuyordu ve her yer keçi pisliği ile dolu idi.
Açlıktan ve garip yerde kapatılmaktan deliye dönmüş tekeler koridorlarda koşuşturup duruyorlardı ve hırslarından saldırgan hale gelmişlerdi. Kolay lokma olmadıkları belli idi. Görevli hemen müdürü aradı ve durumu anlattı.
Müdür belediyeye ve emniyete haber verdi ve okula gelip durumu gören yetkililer ve öğretmenler keçileri çıkarana kadar derslerin (dolayısıyla sınavların) yapılmamasına karar verdiler.
Üç teke bir saat içerisinde bir sürü komik olay sonrası yakalandı ama tekelerin üzerindeki numaralara bakan görevliler dördüncü bir tekenin yani kayıp üç numaranın bulunması için aramaları sürdürdüler durdular.
O pazartesi boyunca aranan 3 numaralı teke bulunamadı. Salı arama sürdürüldü ve Çarşamba artık 3 Numaranın kendiliğinden okuldan ayrıldığına ya da hiç olmadığına kanaat getirildi okul açıldı.
---------------------
Bir zamanlar okulumuzda yeterince yakıt olmadığı için senede bir-iki kere kalöriferleri yakamazlar ve okulu tatil ederlerdi. "Kalörifer bayramı" adını verdiğimiz bu tatillerde kendimizi ne de güzel hissederdik.
----------------------
Her ne ise; "Üçüncü teke", farklı amaç için birilerinin zihinlerini karıştırma işlemi örneğidir. Gündem, günlük kaygılar, her yandan yağan reklam, endişe dolu söylemler, bilgi kirliliği, asparagas haberler birer "üçüncü teke"dir. Her zaman birileri yaratıcılıkları nispetinde sevimli, ya da sevimsiz buna benzer şeyleri yayınlar. Bu zihin tuzakları genellikle bir amaç ya da hedef şaşırtmak için yaratılır.
Aristofanes'in Şövalyeler isimli eserinde şu tirad vardır.;
"They are like the fishers for eels; in still waters they catch nothing, but if they thoroughly stir up the slime, their fishing is good; ”
(Onlar yılan balığı avcıları gibidirler. Durgun sularda hiç bir şey yakalayamazlar. Ama eğer balçıkları karıştırırlarsa iyi avlanabilirler.)
Bizler de bunların ellerine düştüğümüzde birilerini suçlarız ama üçüncü tekeyi zihnimize sokan biziz.
Bazen yüzleşmek istemediğimiz konulardan uzaklaşıp, seve seve içine atlamak istediğimiz yanlış davranışı kendi kendimize haklı kılmak için, bazen de etrafımızın yanlış yapmakta olduğunu anlasak bile genel davranış akımından uzaklaşmaktan korktuğumuz için. Çok zaman da düşünme tembelliğimiz bize üçüncü tekeyi aratır durur.
Oysa gündemimizi / zihnimizi / enerjimizi / hedefimizi / gerçekten istediklerimizi ve daha da önemlisi doğru olanı, dış ve boş etkilere kapılmadan zihnimizde yakalayabilmemiz gerekiyor. Herhalde uzak doğulular meditasyonu bu zihin duruluğunu sağlayabilme yeteneğini edinmek için yapıyorlar. Fazla bilgim yok bu konuda.
Ne demek istediğimi anlatabilmek için bir başka öykü yardımcı olabilir
Yazar, film direktörü Jean Cocteau’nun evine röportaja giden bir gazeteci evin her tarafına konulmuş, meşhur sanatçıların eserleri olan, yağlı boya tablolar, resimler, heykel ve objeleri görünce ne tarafa bakacağını şaşırdı. Röportajın ortasında Cocteau ya şu soruyu sordu:
"Şu anda evinizde yangın çıksa idi ve yanınızda sadece bir tek şeyi alıp dışarı çıkarabilse idiniz neyi dışarı çıkarırdınız?"
Cocteau bir an bile düşünmeden şu cevabı verdi: "Ateşi evden dışarı çıkarırdım."
Sanki ateş, kirli bilgi ve demagojinin içimizde tetiklediği kolaya kaçma tuzağını simgeliyor. Bu tür tuzaklardan kurtulmanın da iki ilacı var; "Kendine güven" ve "Mizahi bakış açısı"
Kendine güvenmek için fikir sahibi olmadan önce bilgi sahibi olunmalı. Mizahi bakış açısı da dışarıdan gelen bilgi kirliliğini süzmek için harika bir enstrümandır.
Moris Levi
