Puan
113
Çözümler
12
- Katılım
- 3 May 2020
- Mesajlar
- 16,734
- Çözümler
- 12
- Tepkime puanı
- 45,042
- Puan
- 113
- Konum
- FK
- Web sitesi
- forumkalemi.com
- İstatistikte sabit
- #1
Üç Cisim Problemi” (The Three-Body Problem)

Üç Cisim Problemi Dizisi: Bana göre kozmik satranç ve fiziksel delilik arasında bir yolculuk diyebilirim…
Ana tema uzaylılar arıyor ama WhatsApp’tan değil:
Dizi, Dünya’nın bir teleskopla yanlışlıkla (ama gayet nazik bir şekilde) “Bizi işgal edin, burası müsait” diye uzaylılara sinyal göndermesiyle başlıyor. Çinli bilim insanı Ye Wenjie’nin trajik geçmişiyle başlattığı olaylar, insanlık tarihini kökten sarsacak bir temasa zemin hazırlıyor. Ve bu temas, uzaylıların bir mesajla değil, bir entropi bombasıyla geleceğini ima ediyor. Filme başlarken böyle bişey beklemiyordum.
Dizi boyunca bilim insanları sırayla ölmeye veya kafayı sıyırmaya başlıyor. Çünkü evrende öyle bir şeyle karşılaşıyorlar ki, bildikleri fizik kuralları “Abicim biz gidiyoruz, siz kendi aranızda anlaşın” diyor. Bir noktada, evrendeki sabitler bile “bugünlük yer çekimi yok, keyfinize bakın” diyebilecek seviyeye geliyor. Kuantum mekaniğinin panik butonuna basılmış gibi.
Dizinin en eğlenceli ama aynı zamanda en gizemli kısmı: sanal gerçeklik oyunu. Bu oyun öyle basit bir eğlence değil, adeta Trisolaris gezegeninin tarih kitabı. Ama bu kitap, sürekli güneş tarafından kavrulan ya da donan bir gezegende yazıldığı için biraz… kaotik. Ama emin olun oynadığınız hiçbir oyuna benzemiyor.
Burada karakterimiz Jin Cheng, Einstein’ın hayal gücünü yastık gibi kullanıyor ve simülasyondaki fizik problemlerini çözerek gerçeklik perdesini aralıyor. Oyundaki her bölüm, “Aha şimdi çözdüm” dedirten ama bir sonraki bölümde “Yok ya hiçbir şey anlamamışım” dedirten türden.
Üç cisim problemi aslında Trisolaris’in kaderini belirleyen bir gezegen mekaniği. Gezegen, üç güneşin çekim kuvvetleri arasında adeta pinpon topu gibi savruluyor. Sonuç? Medeniyetlerinin sürekli sıfırlanması. Trisolarisliler, Dünya’yı “Burası sabit, burayı işgal edelim” diye hedef alıyor.
Yani düşün: Uzaylılar geliyor, ama evleri çok sıcak ya da çok soğuk diye bize taşınmak istiyorlar. Bu, kozmik bir emlak krizi
İnsanlığın ikiye bölündüğü kısım da çok çarpıcı. Kimileri “Biz zaten batmışız, uzaylılar bizi kurtarsın” diyor. Diğerleri ise “Bize ne uzaylılardan, biz kendimizi koruruz” diye savunmaya geçiyor. Bu durum, diziyi sadece bilimkurgu değil, aynı zamanda felsefi ve sosyolojik bir tartışma platformu haline getiriyor.
Yani kısacası ; “Üç Cisim Problemi” dizisi, sadece uzaylı istilası değil, bilimin sınırlarını, insan psikolojisinin kırılganlığını ve medeniyetin gölgede kalan karanlıklarını gösteriyor. Görsel olarak çarpıcı, zihinsel olarak yorucu ama bir o kadar da doyurucu.
Ve itiraf edelim: Hiçbir dizi bu kadar ağır fiziği bu kadar şık bir ambalajla sunmamıştı.
Son olarakta filme puanımızı verelim
Filme Puanım : 10/8

Üç Cisim Problemi Dizisi: Bana göre kozmik satranç ve fiziksel delilik arasında bir yolculuk diyebilirim…
Ana tema uzaylılar arıyor ama WhatsApp’tan değil:
Dizi, Dünya’nın bir teleskopla yanlışlıkla (ama gayet nazik bir şekilde) “Bizi işgal edin, burası müsait” diye uzaylılara sinyal göndermesiyle başlıyor. Çinli bilim insanı Ye Wenjie’nin trajik geçmişiyle başlattığı olaylar, insanlık tarihini kökten sarsacak bir temasa zemin hazırlıyor. Ve bu temas, uzaylıların bir mesajla değil, bir entropi bombasıyla geleceğini ima ediyor. Filme başlarken böyle bişey beklemiyordum.
Dizi boyunca bilim insanları sırayla ölmeye veya kafayı sıyırmaya başlıyor. Çünkü evrende öyle bir şeyle karşılaşıyorlar ki, bildikleri fizik kuralları “Abicim biz gidiyoruz, siz kendi aranızda anlaşın” diyor. Bir noktada, evrendeki sabitler bile “bugünlük yer çekimi yok, keyfinize bakın” diyebilecek seviyeye geliyor. Kuantum mekaniğinin panik butonuna basılmış gibi.
Dizinin en eğlenceli ama aynı zamanda en gizemli kısmı: sanal gerçeklik oyunu. Bu oyun öyle basit bir eğlence değil, adeta Trisolaris gezegeninin tarih kitabı. Ama bu kitap, sürekli güneş tarafından kavrulan ya da donan bir gezegende yazıldığı için biraz… kaotik. Ama emin olun oynadığınız hiçbir oyuna benzemiyor.
Burada karakterimiz Jin Cheng, Einstein’ın hayal gücünü yastık gibi kullanıyor ve simülasyondaki fizik problemlerini çözerek gerçeklik perdesini aralıyor. Oyundaki her bölüm, “Aha şimdi çözdüm” dedirten ama bir sonraki bölümde “Yok ya hiçbir şey anlamamışım” dedirten türden.
Üç cisim problemi aslında Trisolaris’in kaderini belirleyen bir gezegen mekaniği. Gezegen, üç güneşin çekim kuvvetleri arasında adeta pinpon topu gibi savruluyor. Sonuç? Medeniyetlerinin sürekli sıfırlanması. Trisolarisliler, Dünya’yı “Burası sabit, burayı işgal edelim” diye hedef alıyor.
Yani düşün: Uzaylılar geliyor, ama evleri çok sıcak ya da çok soğuk diye bize taşınmak istiyorlar. Bu, kozmik bir emlak krizi

İnsanlığın ikiye bölündüğü kısım da çok çarpıcı. Kimileri “Biz zaten batmışız, uzaylılar bizi kurtarsın” diyor. Diğerleri ise “Bize ne uzaylılardan, biz kendimizi koruruz” diye savunmaya geçiyor. Bu durum, diziyi sadece bilimkurgu değil, aynı zamanda felsefi ve sosyolojik bir tartışma platformu haline getiriyor.
Yani kısacası ; “Üç Cisim Problemi” dizisi, sadece uzaylı istilası değil, bilimin sınırlarını, insan psikolojisinin kırılganlığını ve medeniyetin gölgede kalan karanlıklarını gösteriyor. Görsel olarak çarpıcı, zihinsel olarak yorucu ama bir o kadar da doyurucu.
Ve itiraf edelim: Hiçbir dizi bu kadar ağır fiziği bu kadar şık bir ambalajla sunmamıştı.
Son olarakta filme puanımızı verelim

Filme Puanım : 10/8