Puan
113
Çözümler
1
- Katılım
- 1 May 2020
- Mesajlar
- 17,073
- Çözümler
- 1
- Tepkime puanı
- 47,147
- Puan
- 113
TİKTOK ÇİN'İN AMA NEDEN ÇİN'DE KULLANILMIYOR?
"TikTok, köklerini Çin topraklarından alan bir fidan gibi dünyaya yayıldı; ama kendi evinde, kendi topraklarında asla boy vermiyor. İroni burada saklı: Bu dev dijital ormanı yapan ülke, TikTok’un parıltılı sahnesine kapılarını kapamış. Yerine Douyin yükseliyor—kontrollü, sınırlı ve seçilmiş. Çocuk zihinleri ve ruhlar, serbestçe dolaşan viral videoların pençesine düşmüyor.
Dışarıda ise TikTok bir kasırga gibi esiyor. Her kaydırma bir rüzgâr, her video bir fırtına. Çocuklar, dikkatin sularında savrulan birer yaprak gibi sürükleniyor. Eğlence sandığımız bu kısa anlar, zihnin derinliklerini aşındıran bir asit gibi. Düşünceler ve hayaller, renkli ekranların gölgesinde soluyor.
Biz ise Çin’in sınırlarının ötesinde, bu dijital kasırganın ortasında savruluyoruz. TikTok’un büyüsüne kapılmış, kaybolmuş çocukları izliyoruz. Kökleri Çin’de olsa da, bu kasırga tüm dünyayı esir almış, zihinleri ve hayal güçlerini ele geçirmiş durumda.
TikTok'un küresel hegemonyası, kökenlerini aldığı Çin'deki sessizliğiyle keskin bir tezat oluşturuyor. Platform, dünya genelinde 1 milyardan fazla aktif kullanıcıya ulaşırken, anavatanında yerini Douyin adındaki, daha sıkı kontrollere tabi bir ikizi alıyor. Bu ironik durum, Çin'in dijital dünyayı kendi kültürel ve sosyal değerleri doğrultusunda şekillendirme politikasının bir yansıması olarak görülüyor.
Douyin, Çin hükümetinin belirlediği katı kurallara uygun olarak işliyor. Bu platformda içerik, eğlencenin yanı sıra eğitim, vatanseverlik ve bilimsel konuları teşvik edecek şekilde filtreleniyor. Ortalama bir Douyin kullanıcısının günlük ekran süresi 40 dakika ile sınırlıyken, bu süre TikTok'ta 90 dakikayı aşabiliyor. Ayrıca, Douyin'in gençler için özel olarak tasarlanmış bir "gençlik modu" bulunuyor ve bu modda uygunsuz içerikler kesinlikle engelleniyor.
Çin’in bu yaklaşımı, genç beyinlerin kontrolsüz bilgi akışından korunmasını amaçlıyor.
Douyin'de izlenen videoların %30'u eğitim ve bilgilendirici içeriklerden oluşurken, TikTok'ta bu oran çok daha düşük seviyelerde seyrediyor.
Dünya çapında ise TikTok, dikkat ekonomisinin en güçlü araçlarından biri haline geldi. Kısa video formatı, gençlerin ortalama dikkat süresini 8 saniyeye kadar düşürerek bilişsel fonksiyonlar üzerinde olumsuz etkiler oluşturabiliyor.
Yapılan araştırmalar, TikTok'un kaygı ve depresyon oranlarını artırdığına işaret ediyor.
Platformdaki uygunsuz ve cinsel içerikler, çocukların mahremiyet algısını zedeleyerek psikolojik gelişimlerini olumsuz etkiliyor.
Beğeni ve takipçi sayısı üzerinden kurulan sosyal değer sistemi, gençlerin kendilerini değersiz hissetmelerine yol açarak özsaygı sorunlarına neden oluyor.
Kısacası, TikTok Çin'in dijital ihraç ettiği, ancak kendi sınırları içinde reddedip dönüştürdüğü bir ürün olarak karşımıza çıkıyor. Çin, Douyin aracılığıyla bilinçli bir kontrol mekanizması uygularken, dünyanın geri kalanı bu dijital kasırganın etkileriyle mücadele ediyor. Bu durum, teknoloji ve insanlık arasındaki ilişkinin geleceği hakkında önemli soruları gündeme getiriyor."
Zekeriya Efiloğlu
"TikTok, köklerini Çin topraklarından alan bir fidan gibi dünyaya yayıldı; ama kendi evinde, kendi topraklarında asla boy vermiyor. İroni burada saklı: Bu dev dijital ormanı yapan ülke, TikTok’un parıltılı sahnesine kapılarını kapamış. Yerine Douyin yükseliyor—kontrollü, sınırlı ve seçilmiş. Çocuk zihinleri ve ruhlar, serbestçe dolaşan viral videoların pençesine düşmüyor.
Dışarıda ise TikTok bir kasırga gibi esiyor. Her kaydırma bir rüzgâr, her video bir fırtına. Çocuklar, dikkatin sularında savrulan birer yaprak gibi sürükleniyor. Eğlence sandığımız bu kısa anlar, zihnin derinliklerini aşındıran bir asit gibi. Düşünceler ve hayaller, renkli ekranların gölgesinde soluyor.
Biz ise Çin’in sınırlarının ötesinde, bu dijital kasırganın ortasında savruluyoruz. TikTok’un büyüsüne kapılmış, kaybolmuş çocukları izliyoruz. Kökleri Çin’de olsa da, bu kasırga tüm dünyayı esir almış, zihinleri ve hayal güçlerini ele geçirmiş durumda.
TikTok'un küresel hegemonyası, kökenlerini aldığı Çin'deki sessizliğiyle keskin bir tezat oluşturuyor. Platform, dünya genelinde 1 milyardan fazla aktif kullanıcıya ulaşırken, anavatanında yerini Douyin adındaki, daha sıkı kontrollere tabi bir ikizi alıyor. Bu ironik durum, Çin'in dijital dünyayı kendi kültürel ve sosyal değerleri doğrultusunda şekillendirme politikasının bir yansıması olarak görülüyor.
Douyin, Çin hükümetinin belirlediği katı kurallara uygun olarak işliyor. Bu platformda içerik, eğlencenin yanı sıra eğitim, vatanseverlik ve bilimsel konuları teşvik edecek şekilde filtreleniyor. Ortalama bir Douyin kullanıcısının günlük ekran süresi 40 dakika ile sınırlıyken, bu süre TikTok'ta 90 dakikayı aşabiliyor. Ayrıca, Douyin'in gençler için özel olarak tasarlanmış bir "gençlik modu" bulunuyor ve bu modda uygunsuz içerikler kesinlikle engelleniyor.
Çin’in bu yaklaşımı, genç beyinlerin kontrolsüz bilgi akışından korunmasını amaçlıyor.
Douyin'de izlenen videoların %30'u eğitim ve bilgilendirici içeriklerden oluşurken, TikTok'ta bu oran çok daha düşük seviyelerde seyrediyor.
Dünya çapında ise TikTok, dikkat ekonomisinin en güçlü araçlarından biri haline geldi. Kısa video formatı, gençlerin ortalama dikkat süresini 8 saniyeye kadar düşürerek bilişsel fonksiyonlar üzerinde olumsuz etkiler oluşturabiliyor.
Yapılan araştırmalar, TikTok'un kaygı ve depresyon oranlarını artırdığına işaret ediyor.
Platformdaki uygunsuz ve cinsel içerikler, çocukların mahremiyet algısını zedeleyerek psikolojik gelişimlerini olumsuz etkiliyor.
Beğeni ve takipçi sayısı üzerinden kurulan sosyal değer sistemi, gençlerin kendilerini değersiz hissetmelerine yol açarak özsaygı sorunlarına neden oluyor.
Kısacası, TikTok Çin'in dijital ihraç ettiği, ancak kendi sınırları içinde reddedip dönüştürdüğü bir ürün olarak karşımıza çıkıyor. Çin, Douyin aracılığıyla bilinçli bir kontrol mekanizması uygularken, dünyanın geri kalanı bu dijital kasırganın etkileriyle mücadele ediyor. Bu durum, teknoloji ve insanlık arasındaki ilişkinin geleceği hakkında önemli soruları gündeme getiriyor."
Zekeriya Efiloğlu