- Katılım
- 3 May 2020
- Mesajlar
- 15,106
- Çözümler
- 12
- Tepkime puanı
- 40,044
- Puanları
- 113
- Konum
- Avrupa
- Web sitesi
- forumkalemi.com
- Burç
- Akrep
- İsim
- Murat
- Cinsiyet
- Takım
Merhaba değerli Forum Kalemi üyeleri.
Bilgi ve bilinci birbirinden ayırt etmez isek, tarih herzaman tekerrür eder ve biz gereksiz gündemlerle takılıp kalırız. Bu yüzden konuya bilinci tarif ederek başlamak istiyorum. Bilinç başka bir deyişle akletmek ; Bilgi yada veriyi fikrederek idrake ayan kılabilme becerisidir. Yani bilgi ile desteklenen bilinç aslında niyet, amaç ve hedefi olan bir farkındalık ortaya koyma biçimidir.
Mesela bilgi hazinenize dönüp bakın. Tarih üzerine güneş batmayan ülkeler ve kırallarla doludur. Tek bir coğrafya yüzlerce devlete, binlerce krala ev sahipliği yapmıştır. Tarihçi dahi olsanız bana bunlardan iki elin parmağını geçmeyecek kadar sayabilirsiniz ancak.
Tam burada vahyin Kur'ani kıssları gündemimize taşımakla bize ne mesaj vermek istediğini anlamamız gerek. Bana göre hem geçmiş tarihi bilgi ve birikimiz, hem vahyin geçmişteki kavimlerin kıssalarını anlatmasını hikmeti şudur ; Ardı arkası kesilmeyen, birinden diğerine koşarak yetişmeye çalıştığımız olaylar, birine vakıf olmadan başka birine atanan hızla değişen gündemler, canımızı dahi yakan olaylar bile okadar hızlı değişip dönüşüyor ki ertesi gün unutulmaya yüz tutuyor. Bir gündem daha üzerinden bir gün geçmeden yerini başka popüler gündemlere bırakmakta. İşte tüm bunun hikmeti bize değişmeyen gündemimizi hatırlatarak değişen gündemleri okuyacak bir bilinç ile kuşanmamız istenmekte.
Ben olaya bir Müslüman olarak baktığımdan dolayı benim için değişmez sabit tek bir gündem vardır. Oda Rabbime karşı olan kulluk sorumluluğumdur. Eğer bizler değişmeyen bu gündemimizi canlı tutar, kulluk bilincimizi ve duyarlılığımızı gevşetmezsek, değişen tüm gündemleri doğru okuyup, sağlıklı analizler ortaya koyabiliriz.
Ya bu şekilde olup biteni bilinçli bir değerlendirmeye tabi tutarız yada bir müddet sonra bizde akıntıya kapılır medyanın kirli ellerinde bir oyuncağa dönüşürüz. Doğru bakmanın yerini, Allahın rızası olmadığı, yanlış, hatta islam ile makyajlanmış ideolojiler alır ve onlar bizim durmamız gereken yeri değiştirirler.
Tertemiz, saf zihinler medyanın kirli bilgisi ile bizi zebuna çevirir ve aklımız ifsad olur.
Sonuç ne olur biliyormusunuz ; Haksözü söyleyenler kınanır, kınaması gerekenler ise baş tacı ediliverilir. SEE filmini sitede analiz etmiştik, tıpkı o filmde olduğu gibi Körlerin yaşadığı memlekette görmek bir hastalık olarak sayılıverir.
Unutmayın ki insanın dişine en çok zarar veren taş pirinç taşına en çok benzeyen taştır. Klavuzunuz değişirse Rotanızda değişir. Rotanızın nereye yöneldiğinden daha tehlikelisini size söyleyeyim mi? Rotanızın yönünün nereye dahi olduğunu bilememenizdir.
Tarihi veriler ve bilincin bizde oluşturacağı gündem değerlendirmesinde, önemli olan ölçmeyi tam yapmamız değil aynı zamanda doğru bir terazi ilerde ölmemiz gerek. Teraziniz yanlış olduğuna niyetiniz anlamını yitirir...
Allah ayette ne diyor : Ölçtüğünüzde ölçmeyi tam yapın, doğru terazi ile tartın. Bu daha hayırlı, sonuç bakımından daha güzeldir. (İsra 35)
Umarım bu açıdan bu ayete baktığımızda ahayatumız daha bir anlam bulur.
Yanlış yolla doğru hedefe varılmaz. Eğri cetvelle doğru çizgi çizemezssiniz. Pusulanızı yitirmiş haritanızı kaybetmişseniz vay halinize...
Bilgi ve bilinci birbirinden ayırt etmez isek, tarih herzaman tekerrür eder ve biz gereksiz gündemlerle takılıp kalırız. Bu yüzden konuya bilinci tarif ederek başlamak istiyorum. Bilinç başka bir deyişle akletmek ; Bilgi yada veriyi fikrederek idrake ayan kılabilme becerisidir. Yani bilgi ile desteklenen bilinç aslında niyet, amaç ve hedefi olan bir farkındalık ortaya koyma biçimidir.
Mesela bilgi hazinenize dönüp bakın. Tarih üzerine güneş batmayan ülkeler ve kırallarla doludur. Tek bir coğrafya yüzlerce devlete, binlerce krala ev sahipliği yapmıştır. Tarihçi dahi olsanız bana bunlardan iki elin parmağını geçmeyecek kadar sayabilirsiniz ancak.
Tam burada vahyin Kur'ani kıssları gündemimize taşımakla bize ne mesaj vermek istediğini anlamamız gerek. Bana göre hem geçmiş tarihi bilgi ve birikimiz, hem vahyin geçmişteki kavimlerin kıssalarını anlatmasını hikmeti şudur ; Ardı arkası kesilmeyen, birinden diğerine koşarak yetişmeye çalıştığımız olaylar, birine vakıf olmadan başka birine atanan hızla değişen gündemler, canımızı dahi yakan olaylar bile okadar hızlı değişip dönüşüyor ki ertesi gün unutulmaya yüz tutuyor. Bir gündem daha üzerinden bir gün geçmeden yerini başka popüler gündemlere bırakmakta. İşte tüm bunun hikmeti bize değişmeyen gündemimizi hatırlatarak değişen gündemleri okuyacak bir bilinç ile kuşanmamız istenmekte.
Ben olaya bir Müslüman olarak baktığımdan dolayı benim için değişmez sabit tek bir gündem vardır. Oda Rabbime karşı olan kulluk sorumluluğumdur. Eğer bizler değişmeyen bu gündemimizi canlı tutar, kulluk bilincimizi ve duyarlılığımızı gevşetmezsek, değişen tüm gündemleri doğru okuyup, sağlıklı analizler ortaya koyabiliriz.
Ya bu şekilde olup biteni bilinçli bir değerlendirmeye tabi tutarız yada bir müddet sonra bizde akıntıya kapılır medyanın kirli ellerinde bir oyuncağa dönüşürüz. Doğru bakmanın yerini, Allahın rızası olmadığı, yanlış, hatta islam ile makyajlanmış ideolojiler alır ve onlar bizim durmamız gereken yeri değiştirirler.
Tertemiz, saf zihinler medyanın kirli bilgisi ile bizi zebuna çevirir ve aklımız ifsad olur.
Sonuç ne olur biliyormusunuz ; Haksözü söyleyenler kınanır, kınaması gerekenler ise baş tacı ediliverilir. SEE filmini sitede analiz etmiştik, tıpkı o filmde olduğu gibi Körlerin yaşadığı memlekette görmek bir hastalık olarak sayılıverir.
Unutmayın ki insanın dişine en çok zarar veren taş pirinç taşına en çok benzeyen taştır. Klavuzunuz değişirse Rotanızda değişir. Rotanızın nereye yöneldiğinden daha tehlikelisini size söyleyeyim mi? Rotanızın yönünün nereye dahi olduğunu bilememenizdir.
Tarihi veriler ve bilincin bizde oluşturacağı gündem değerlendirmesinde, önemli olan ölçmeyi tam yapmamız değil aynı zamanda doğru bir terazi ilerde ölmemiz gerek. Teraziniz yanlış olduğuna niyetiniz anlamını yitirir...
Allah ayette ne diyor : Ölçtüğünüzde ölçmeyi tam yapın, doğru terazi ile tartın. Bu daha hayırlı, sonuç bakımından daha güzeldir. (İsra 35)
Umarım bu açıdan bu ayete baktığımızda ahayatumız daha bir anlam bulur.
Yanlış yolla doğru hedefe varılmaz. Eğri cetvelle doğru çizgi çizemezssiniz. Pusulanızı yitirmiş haritanızı kaybetmişseniz vay halinize...