- Katılım
- 1 May 2020
- Mesajlar
- 15,737
- Çözümler
- 1
- Tepkime puanı
- 42,759
- Puanları
- 113
Tarih: 14.08.2020
ŞÜKREDEN HUZUR BULUR
Muhterem Müslümanlar!
Peygamber Efendimiz bir gece namaz
kılarken o kadar çok ağladı ki, sakalından
süzülen gözyaşları göğsüne hatta yere damladı.
Bu hali gören Hz. Âişe hayret ederek, “Yâ
Resûlallah! Yüce Allah senin geçmiş ve gelecek
bütün günahlarını affettiği halde niçin
ağlıyorsun?” diye sordu. Peygamberimiz (s.a.s)
şöyle cevap verdi: “Allah’a şükreden bir kul
olmayayım mı?”1
Aziz Müminler!
Peygamberimizin gözyaşlarında saklı olan
şükür, yapılan iyiliğin değerini bilmek ve iyiliğe
iyilikle karşılık vermektir. Namazın anlamında
var olan şükür, maddi ve manevi bütün
nimetlerin asıl sahibinin Allah Teâlâ olduğunu
idrak etmektir. Kulun dilinde daim olan şükür,
Allah’a gönülden itaat edip günahlardan uzak
durmak suretiyle, nimete minnettar olmaktır.
Kıymetli Müslümanlar!
Cenâb-ı Hak, Kur’an-ı Kerim’de şöyle
buyurur: “Artık siz beni anın ki ben de sizi
anayım. Bana şükredin, nankörlük
etmeyin!”2
Rabbimiz Vehhâb’dır, Rezzâk’tır,
Melik’tir, Kerîm’dir. Küçük-büyük, zengin-
fakir, güçlü-zayıf her insan, hayatını ancak
O’nun verdiği imkân ve ikram sayesinde
sürdürebilir. Bu gerçeğin farkında olmak, kadir
kıymet bilmek ve Nimetin Sahibi’ne şükretmek,
mümin bir kul olmanın vazgeçilmez gereğidir.
Mümin, Rabbine olan minnettarlığını
bütün varlığıyla hisseder, dile getirir ve gösterir.
Kalbiyle şükreder; Rabbini daima gönlünde
taşıyarak O’na karşı borçlu olduğunu bilir.
Diliyle şükreder; Rabbini her an övgüyle anar.
Bedeniyle şükreder; elini, dilini, gözünü,
kulağını iyi işlerde kullanarak her türlü
çirkinlikten uzak tutar.
Mümin bilir ki aklın şükrü iman etmek ve
faydalı bilgi üretmek, ilmin şükrü bildiğini
öğretmek ve uygulamak, malın şükrü ihtiyaç
sahipleriyle paylaşmak, sağlığın şükrü ise
hayırlı bir insan olmak için çalışıp çabalamaktır.
Değerli Müminler!
Peygamber Efendimiz buyurur ki,
“İnsanlara teşekkür etmeyen, Allah’a da
şükretmez.”3 O halde, mümin, kendisine
yapılan hiçbir iyiliği küçük görmez; nankörlük
ve kibir göstermez. Anne babası, eşi ve
çocukları başta olmak üzere, iyilik gördüğü
herkese teşekkür etmekle mutlu olur.
Aziz Müslümanlar!
Rabbimiz, Şekûr’dur; yaptığımız faydalı
işleri ödüllendirir. Hırslı ve açgözlü
davranmayan, aksine kanaatkâr ve nimete razı
olan kullarını sever. Hutbemi bu hakikati
anlatan bir ayetle bitiriyorum: “Hani Rabbiniz
şöyle duyurmuştu: ‘Andolsun, eğer
şükrederseniz elbette size nimetimi artırırım.
Eğer nankörlük ederseniz hiç şüphesiz
azabım çok şiddetlidir.’”
4
1 Buhârî, Teheccüd, 6; Müslim, Sıfâtü’l-münâfikîn, 79;
İbn Hibbân, Sahîh, II, 386.
2 Bakara, 2/152.
3 Tirmizî, Birr, 35.
4
İbrahim, 14/7.
Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
ŞÜKREDEN HUZUR BULUR
Muhterem Müslümanlar!
Peygamber Efendimiz bir gece namaz
kılarken o kadar çok ağladı ki, sakalından
süzülen gözyaşları göğsüne hatta yere damladı.
Bu hali gören Hz. Âişe hayret ederek, “Yâ
Resûlallah! Yüce Allah senin geçmiş ve gelecek
bütün günahlarını affettiği halde niçin
ağlıyorsun?” diye sordu. Peygamberimiz (s.a.s)
şöyle cevap verdi: “Allah’a şükreden bir kul
olmayayım mı?”1
Aziz Müminler!
Peygamberimizin gözyaşlarında saklı olan
şükür, yapılan iyiliğin değerini bilmek ve iyiliğe
iyilikle karşılık vermektir. Namazın anlamında
var olan şükür, maddi ve manevi bütün
nimetlerin asıl sahibinin Allah Teâlâ olduğunu
idrak etmektir. Kulun dilinde daim olan şükür,
Allah’a gönülden itaat edip günahlardan uzak
durmak suretiyle, nimete minnettar olmaktır.
Kıymetli Müslümanlar!
Cenâb-ı Hak, Kur’an-ı Kerim’de şöyle
buyurur: “Artık siz beni anın ki ben de sizi
anayım. Bana şükredin, nankörlük
etmeyin!”2
Rabbimiz Vehhâb’dır, Rezzâk’tır,
Melik’tir, Kerîm’dir. Küçük-büyük, zengin-
fakir, güçlü-zayıf her insan, hayatını ancak
O’nun verdiği imkân ve ikram sayesinde
sürdürebilir. Bu gerçeğin farkında olmak, kadir
kıymet bilmek ve Nimetin Sahibi’ne şükretmek,
mümin bir kul olmanın vazgeçilmez gereğidir.
Mümin, Rabbine olan minnettarlığını
bütün varlığıyla hisseder, dile getirir ve gösterir.
Kalbiyle şükreder; Rabbini daima gönlünde
taşıyarak O’na karşı borçlu olduğunu bilir.
Diliyle şükreder; Rabbini her an övgüyle anar.
Bedeniyle şükreder; elini, dilini, gözünü,
kulağını iyi işlerde kullanarak her türlü
çirkinlikten uzak tutar.
Mümin bilir ki aklın şükrü iman etmek ve
faydalı bilgi üretmek, ilmin şükrü bildiğini
öğretmek ve uygulamak, malın şükrü ihtiyaç
sahipleriyle paylaşmak, sağlığın şükrü ise
hayırlı bir insan olmak için çalışıp çabalamaktır.
Değerli Müminler!
Peygamber Efendimiz buyurur ki,
“İnsanlara teşekkür etmeyen, Allah’a da
şükretmez.”3 O halde, mümin, kendisine
yapılan hiçbir iyiliği küçük görmez; nankörlük
ve kibir göstermez. Anne babası, eşi ve
çocukları başta olmak üzere, iyilik gördüğü
herkese teşekkür etmekle mutlu olur.
Aziz Müslümanlar!
Rabbimiz, Şekûr’dur; yaptığımız faydalı
işleri ödüllendirir. Hırslı ve açgözlü
davranmayan, aksine kanaatkâr ve nimete razı
olan kullarını sever. Hutbemi bu hakikati
anlatan bir ayetle bitiriyorum: “Hani Rabbiniz
şöyle duyurmuştu: ‘Andolsun, eğer
şükrederseniz elbette size nimetimi artırırım.
Eğer nankörlük ederseniz hiç şüphesiz
azabım çok şiddetlidir.’”
4
1 Buhârî, Teheccüd, 6; Müslim, Sıfâtü’l-münâfikîn, 79;
İbn Hibbân, Sahîh, II, 386.
2 Bakara, 2/152.
3 Tirmizî, Birr, 35.
4
İbrahim, 14/7.
Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü