- Katılım
- 31 Ocak 2021
- Mesajlar
- 3,191
- Tepkime puanı
- 14,718
- Puanları
- 113
- Burç
- Aslan
- Memleket
- Trabzon
- Cinsiyet
- Medeni Hal
- Takım
Bir Bakan'ın her gün ekranlara çıkıp ülke genelinde o gün kaç kişinin öldüğünü insanlara sayılarla ve grafiklerle açıkladığını bir düşünün!
Bakan'ın, "Ölüm çok yakınımızda, genci yaşlısı yok, lütfen günahla aranıza mesafe koyun, herkes çok dikkat etsin. Dikkat edilmezse her geçen gün günaha bulaşan insan sayısı daha da artıyor. Günahın çok işlendiği her ortamdan uzak durun. Yoksa cenneti kaybedeceğiz. Bunu çocuklarınız, aileniz ve ebedi hayatınız için yapın. Biz ne gerekiyorsa, hangi tedbirler alınması gerekiyorsa titizlikle yerine getiriyoruz" diye hergün ama hergün insanları uyardığını düşünün!
Bütün televizyon kanallarında uzmanların sürekli ölen insanlardan, kimin hangi yollarla hangi günahlara girdiklerinden, ne yaparsak günahlardan daha çok korunacağımızdan, ahiretimizi kurtarmanın ne kadar önemli olduğundan bahsettiklerini bir düşünün!
Alt yazılarda sürekli, "Lezzetleri acılaştıran ölümü çokça anın" hadîsi geçse. Trafik ışıklarında bile "Günahtan sakının!" uyarıları bulunsa! Günahlara karşı uyulması gereken kurallarla ilgili devletin kamu spotları hazırladığını ve her reklam arasında bunların yayınlandığını bir düşünün!
Bütün ülkelerin ve siyasi liderlerin en önemli gündeminin bu olduğunu, hergün ardı ardına açıklamalar yaptıklarını, halkların "bizi günahlardan koruyacak yeterince önlem almıyorsunuz, sizin yüzünüzden cenneti kaybedeceğiz!" diye liderlerini suçladıklarını ve gösteriler yaptıklarını bir düşünün!
Herkesin sokakta, markette, apartmana girerken, hatta evinin kapısından içeri girerken, karşılaşıp konuştuğu her insanla olan mesafesini buna göre ayarladığını bir düşünün!
Her ne kadar "düşünün!" desem de, hergün yaşadığımız şey tam olarak bu aslında! Benim gördüğüm şey bu en azından! Çıkardığım ders bu!
Evet Ölüm var arkadaşlar! Hey sen!
Ölüyor olmaktan daha büyük bir mesele, daha büyük bir kaygı, daha taze bir gerçek yok! Ölümden sonrasını anlamlı kılma ve cenneti kazanma çabasından daha acil bir öncelik de yok!
Varsa buyurun söyleyin! Yoksa eğer, herkes o Son Dakika'nın derdine düşsün!
Halil İbrahim
Bakan'ın, "Ölüm çok yakınımızda, genci yaşlısı yok, lütfen günahla aranıza mesafe koyun, herkes çok dikkat etsin. Dikkat edilmezse her geçen gün günaha bulaşan insan sayısı daha da artıyor. Günahın çok işlendiği her ortamdan uzak durun. Yoksa cenneti kaybedeceğiz. Bunu çocuklarınız, aileniz ve ebedi hayatınız için yapın. Biz ne gerekiyorsa, hangi tedbirler alınması gerekiyorsa titizlikle yerine getiriyoruz" diye hergün ama hergün insanları uyardığını düşünün!
Bütün televizyon kanallarında uzmanların sürekli ölen insanlardan, kimin hangi yollarla hangi günahlara girdiklerinden, ne yaparsak günahlardan daha çok korunacağımızdan, ahiretimizi kurtarmanın ne kadar önemli olduğundan bahsettiklerini bir düşünün!
Alt yazılarda sürekli, "Lezzetleri acılaştıran ölümü çokça anın" hadîsi geçse. Trafik ışıklarında bile "Günahtan sakının!" uyarıları bulunsa! Günahlara karşı uyulması gereken kurallarla ilgili devletin kamu spotları hazırladığını ve her reklam arasında bunların yayınlandığını bir düşünün!
Bütün ülkelerin ve siyasi liderlerin en önemli gündeminin bu olduğunu, hergün ardı ardına açıklamalar yaptıklarını, halkların "bizi günahlardan koruyacak yeterince önlem almıyorsunuz, sizin yüzünüzden cenneti kaybedeceğiz!" diye liderlerini suçladıklarını ve gösteriler yaptıklarını bir düşünün!
Herkesin sokakta, markette, apartmana girerken, hatta evinin kapısından içeri girerken, karşılaşıp konuştuğu her insanla olan mesafesini buna göre ayarladığını bir düşünün!
Her ne kadar "düşünün!" desem de, hergün yaşadığımız şey tam olarak bu aslında! Benim gördüğüm şey bu en azından! Çıkardığım ders bu!
Evet Ölüm var arkadaşlar! Hey sen!
Ölüyor olmaktan daha büyük bir mesele, daha büyük bir kaygı, daha taze bir gerçek yok! Ölümden sonrasını anlamlı kılma ve cenneti kazanma çabasından daha acil bir öncelik de yok!
Varsa buyurun söyleyin! Yoksa eğer, herkes o Son Dakika'nın derdine düşsün!
Halil İbrahim