- Katılım
- 3 May 2020
- Mesajlar
- 15,101
- Çözümler
- 12
- Tepkime puanı
- 40,031
- Puanları
- 113
- Konum
- Avrupa
- Web sitesi
- forumkalemi.com
- Burç
- Akrep
- İsim
- Murat
- Cinsiyet
- Takım
Sivrisinek Sokması HIV Bulaştırır Mı?
Kaynak: Science ABC
Yazar: Çağrı Mert Bakırcı
Gerçek Taraflar
Sivrisinek sokması dolayısıyla AIDS bulaşma ihtimali sıfır olmayan bir olasılıktır.
Sahte Taraflar
Sivrisinek sokması sonucu HIV aktarımı olasılığı, rahatlıkla göz ardı edilebilecek kadar küçük bir olasılıktır.
İddianın Kökeni
Sivrisineklerin AIDS bulaştırabileceği iddiası yine medyanın reyting amacıyla abarttığı ve güvenilir sonuçları beklemeden yaydığı bir konudur. Florida'da çok küçük çaplı bir araştırma, bu bölgedeki AIDS vakalarının kısmen sık oluşunu sivrisineklerin bolluğuna bağlamaktaydı. Bu ufak araştırma yayınlandığında, medya hemen üzerine atladı ve AIDS-sivrisinek ilişkisi yüz yıllardır biliniyormuşçasına yaymaya başladı. Halbuki ABD Ulusal Hastalık Kontrol Merkezi'nin (CDC) iddialar üzerine bölgede kontrollü olarak yaptığı daha kapsamlı çalışmaların hiçbirinde sivrisineklerle AIDS arasında bir ilişki tespit edilemedi. Medya, yalan bir haberi halk arasında korku salacak şekilde yaydığı ile kaldı.
Bilgiler
Sivrisineklerin AIDS'i bulaştırmasıyla ilgili 3 temel mekanizma ileri sürülmüştür: ilki, AIDS hastası birinden kan emen sivrisineklerin vücudunda çoğalan HIV'in tükürüğüne ulaşması sonucu ikinci bir ısırmada virüsün aktarımı üzerine kuruludur. İkincisi, AIDS hastasından kan emen bir sivrisineğin, emme işlemi tamamlanmadan kovulması sonrasında bir başkasına konarak, buradan emmeye başladığında hali hazırda emme kanalı içerisinde kalmış kanın yeni konağa boşaltılması olasılığı üzerine kuruludur. Üçüncüsüyse yine AIDS hastası bir bireyden emerken rahatsız edilerek kovulan bir sivrisineğin, yeni ve sağlıklı bir konağa konmasına ve bu kişinin kanını emme çabasına dayalıdır. Ancak bu defa sağlıklı birey, emme işlemi sırasında sivrisineğe vurarak ezer ve tüm kanını etrafa saçar. Sivrisinek emmeye başladığı noktada ufak bir delik açtığı için, ezilen sivrisineğin emdikleri ve vücudundaki kan buradan içeri sızarak hastalığı bulaştırır. Yapılan hiçbir araştırmada, bu 3 mekanizmadan 1 tanesini bile destekleyen sonuçlara ulaşılamamıştır. Sivrisinekler günümüzde insanların 1 numaralı ölüm sebebi olsalar da, en azından AIDS konusunda aklanmış gibi gözükmektedir.
Bir sivrisineğin ana konaktan aldığı hastalığı yeni bir konağa aktarabilmesi için, hastalık yapıcı parazitin (virüs, bakteri, vs.) sivrisinek içerisinde hayatta kalabilmesi gerekir. Çünkü sivrisineklerin sindirim enzimleri kan içerisindeki neredeyse tüm içeriği parçalayarak sindirir. Sivrisineklerin yaydığı çeşitli ölümcül parazitler, bu sindirim enzimlerini atlatarak kendilerini besin olarak göstermemenin bir yolunu bulacak biçimde evrim geçirmişlerdir. Örneğin sıtma paraziti sivrisinek içerisinde 9-12 gün, ensefalit virüsü 10-25 gün hayatta kalabilirler. Hatta bu süreçte bu parazitler de taşıyıcı içerisinde farklılaşabilirler, yaşam döngülerinin farklı evrelerinden geçerler. Ancak yapılan araştırmalar, HIV'in sivrisinek vücudunda açık bir şekilde besin gibi parçalandığını ortaya koymaktadır. Çünkü HIV, sivrisineklere adapte olacak bir evrimsel süreçten geçmemiştir (şimdilik). Dolayısıyla sivrisinek içerisinde HIV çoğalamaz, tükürük bezlerine ulaşamaz ve aktarılamaz.
AIDS hastalarının vücudunda bulunan HIV miktarı, bir sivrisineğin başka bir konağa bulaştırmasına yetecek kadar çok miktarda değildir. Her ne kadar sayılar hastadan hastaya değişiyor olsa da, genelde 10 birimden daha fazla HIV taşıyan hastalara rastlanmaz; hatta AIDS hastalarının %70-80 arasının kanında tespit edilebilir oranda HIV bulunmaz bile (çünkü HIV çok uzun süreler deaktif bir şekilde varlığını sürdürebilir). Ancak ola ki bir bireyin kanında 1000 birim HIV bulunacak olsaydı bile, yapılan hesaplamalar tek bir sivirsineğin ana konaktan aldığı tek 1 adet HIV'i bir başkasına aktarma olasılığı 10 milyonda 1 olurdu.
Her ne kadar birçok insan sivrisinekleri "uçan, hastalıklı şırıngalar" olarak hayal etseler de, insanların kullandığı şırıngalara kıyasla sivrisineklerin şırıngaları hastalık bulaştırma konusunda berbattır. Çünkü sivrisineklerin emme kanalının yapısı oldukça karmaşıktır; örneğin yemek kanalı ile tükürük kanalı birbirinden ayrı kanallardır. Bizlerin kullandığı şırıngalar ise tek açıklıklıdır. Bir bedenden çekilen kan, diğer bedene aktarılırken tek bir kanal kullanılmış olur. Sivrisinekler soktuğundaysa kanın emildiği kanal başka, genelde hastalıklara neden olan tükürük kanalı ise başkasıdır. Dolayısıyla bizlerin kullandığı şırınga yoluyla HIV bulaşma ihtimali kat kat fazladır.
Yazar: Çağrı Mert Bakırcı
Gerçek mi?Sivrisineklerin en büyük tehlikelerinden biri HIV'i taşımalarıdır. AIDS hastası birinin kanını emip sonra da sizi sokarsa HIV'i size bulaştırırlar ve AIDS olursunuz.
Gerçek Taraflar
Sivrisinek sokması dolayısıyla AIDS bulaşma ihtimali sıfır olmayan bir olasılıktır.
Sahte Taraflar
Sivrisinek sokması sonucu HIV aktarımı olasılığı, rahatlıkla göz ardı edilebilecek kadar küçük bir olasılıktır.
İddianın Kökeni
Sivrisineklerin AIDS bulaştırabileceği iddiası yine medyanın reyting amacıyla abarttığı ve güvenilir sonuçları beklemeden yaydığı bir konudur. Florida'da çok küçük çaplı bir araştırma, bu bölgedeki AIDS vakalarının kısmen sık oluşunu sivrisineklerin bolluğuna bağlamaktaydı. Bu ufak araştırma yayınlandığında, medya hemen üzerine atladı ve AIDS-sivrisinek ilişkisi yüz yıllardır biliniyormuşçasına yaymaya başladı. Halbuki ABD Ulusal Hastalık Kontrol Merkezi'nin (CDC) iddialar üzerine bölgede kontrollü olarak yaptığı daha kapsamlı çalışmaların hiçbirinde sivrisineklerle AIDS arasında bir ilişki tespit edilemedi. Medya, yalan bir haberi halk arasında korku salacak şekilde yaydığı ile kaldı.
Bilgiler
Sivrisineklerin AIDS'i bulaştırmasıyla ilgili 3 temel mekanizma ileri sürülmüştür: ilki, AIDS hastası birinden kan emen sivrisineklerin vücudunda çoğalan HIV'in tükürüğüne ulaşması sonucu ikinci bir ısırmada virüsün aktarımı üzerine kuruludur. İkincisi, AIDS hastasından kan emen bir sivrisineğin, emme işlemi tamamlanmadan kovulması sonrasında bir başkasına konarak, buradan emmeye başladığında hali hazırda emme kanalı içerisinde kalmış kanın yeni konağa boşaltılması olasılığı üzerine kuruludur. Üçüncüsüyse yine AIDS hastası bir bireyden emerken rahatsız edilerek kovulan bir sivrisineğin, yeni ve sağlıklı bir konağa konmasına ve bu kişinin kanını emme çabasına dayalıdır. Ancak bu defa sağlıklı birey, emme işlemi sırasında sivrisineğe vurarak ezer ve tüm kanını etrafa saçar. Sivrisinek emmeye başladığı noktada ufak bir delik açtığı için, ezilen sivrisineğin emdikleri ve vücudundaki kan buradan içeri sızarak hastalığı bulaştırır. Yapılan hiçbir araştırmada, bu 3 mekanizmadan 1 tanesini bile destekleyen sonuçlara ulaşılamamıştır. Sivrisinekler günümüzde insanların 1 numaralı ölüm sebebi olsalar da, en azından AIDS konusunda aklanmış gibi gözükmektedir.
Bir sivrisineğin ana konaktan aldığı hastalığı yeni bir konağa aktarabilmesi için, hastalık yapıcı parazitin (virüs, bakteri, vs.) sivrisinek içerisinde hayatta kalabilmesi gerekir. Çünkü sivrisineklerin sindirim enzimleri kan içerisindeki neredeyse tüm içeriği parçalayarak sindirir. Sivrisineklerin yaydığı çeşitli ölümcül parazitler, bu sindirim enzimlerini atlatarak kendilerini besin olarak göstermemenin bir yolunu bulacak biçimde evrim geçirmişlerdir. Örneğin sıtma paraziti sivrisinek içerisinde 9-12 gün, ensefalit virüsü 10-25 gün hayatta kalabilirler. Hatta bu süreçte bu parazitler de taşıyıcı içerisinde farklılaşabilirler, yaşam döngülerinin farklı evrelerinden geçerler. Ancak yapılan araştırmalar, HIV'in sivrisinek vücudunda açık bir şekilde besin gibi parçalandığını ortaya koymaktadır. Çünkü HIV, sivrisineklere adapte olacak bir evrimsel süreçten geçmemiştir (şimdilik). Dolayısıyla sivrisinek içerisinde HIV çoğalamaz, tükürük bezlerine ulaşamaz ve aktarılamaz.
AIDS hastalarının vücudunda bulunan HIV miktarı, bir sivrisineğin başka bir konağa bulaştırmasına yetecek kadar çok miktarda değildir. Her ne kadar sayılar hastadan hastaya değişiyor olsa da, genelde 10 birimden daha fazla HIV taşıyan hastalara rastlanmaz; hatta AIDS hastalarının %70-80 arasının kanında tespit edilebilir oranda HIV bulunmaz bile (çünkü HIV çok uzun süreler deaktif bir şekilde varlığını sürdürebilir). Ancak ola ki bir bireyin kanında 1000 birim HIV bulunacak olsaydı bile, yapılan hesaplamalar tek bir sivirsineğin ana konaktan aldığı tek 1 adet HIV'i bir başkasına aktarma olasılığı 10 milyonda 1 olurdu.
Her ne kadar birçok insan sivrisinekleri "uçan, hastalıklı şırıngalar" olarak hayal etseler de, insanların kullandığı şırıngalara kıyasla sivrisineklerin şırıngaları hastalık bulaştırma konusunda berbattır. Çünkü sivrisineklerin emme kanalının yapısı oldukça karmaşıktır; örneğin yemek kanalı ile tükürük kanalı birbirinden ayrı kanallardır. Bizlerin kullandığı şırıngalar ise tek açıklıklıdır. Bir bedenden çekilen kan, diğer bedene aktarılırken tek bir kanal kullanılmış olur. Sivrisinekler soktuğundaysa kanın emildiği kanal başka, genelde hastalıklara neden olan tükürük kanalı ise başkasıdır. Dolayısıyla bizlerin kullandığı şırınga yoluyla HIV bulaşma ihtimali kat kat fazladır.