Gündem Şeriatçı eleştirisine dava

Şeriatçı eleştirisine dava​

İskilipli Atıf’ın anılmasına tepki gösteren Berber için Çorum Valisi Çiftçi suç duyurusunda bulundu.
Valiliğe e-posta gönderen Berber, mesajında İskilipli Atıf’ın bir “vatan haini” olduğunu söyleyip Atıf’ı andığı için “valiye saygı duymadığını” da belirtti. Ardından valiliği arayan Berber, telefonda vali için ‘Haddini bilecek’ dedi. Bu söz üzerine Berber’e ‘hakaret’ kabul edilip dava açıldı.

Eski Kimya Mühendisleri Odası başkanlarından Yavuz Berber, Çorum’da gerçekleştirilen ve vali Mustafa Çiftçi’nin de katıldığı, Milli Mücadele düşmanı, Teali İslam Cemiyeti yöneticisi İskilipli Atıf anmasına, valiliğe gönderdiği e-posta mesajıyla tepki gösterdi. Mesajında, İskilipli Atıf’ın bir “vatan haini” olduğunu söyleyen Berber, Atıf’ı andığı için “valiye saygı duymadığını” da belirtti. Berber, Vali Çiftçi’ye de “Meczubun yanında yer alıyorsunuz. Bundan başka anlam çıkmıyor. Bu cesareti nereden alıyorsunuz? Seçimle yasal bir iktidar değişikliğinde, ki olacaktır yasal olarak, bağımsız yargı anma törenlerini, Atatürk’e ‘iki ayyaş, lanet ihanet’ yaftalamaları ve cumhuriyete ‘reklam arası’ açıklamaları yapan siyasetçileri, bürokratları vb. sorgulayacaktır. Öyle olması da gerekmektedir. Cevaplarınız ve mazeretleriniz ne olacaktır?” diye sordu. Berber tepkisini telefonla da dile getirdi. Telefonda Vali Çiftçi için Berber’in kullandığı “Haddini bilecek” sözleri “hakaret” olarak kabul edildi.

Ancak Berber’in valiliği aradığı gün dikkat çeken bir başka gelişme kaydedildi. Aynı gün söz konusu anmaya başka bir yurttaş da tepki göstermek amacıyla valiliği aradı. Kimliğini ve numarasını gizleyen yurttaşın da Vali Çiftçi için “O vatan hainine söyleyin, şerefsizlik yapmasın. Atatürk’ün vatan haini ilan ettiği adamı şehit sayıyor” ifadelerini kullandığı ileri sürüldü. Bu telefonların ardından da valilik Berber hakkında “hakaret” gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. Berber hakkında da “hakaret davası” açıldı. Bu kapsamda valilikte çalışan bir memurun ifadesine de başvuruldu. Memur, ifadesinde, valiyi arayıp, “O vatan hainine söyleyin şerefsizlik yapmasın” diyen ve “kimliği belirlenemeyen kişinin Berber olmadığını” belirtti. Berber de savcılığa verdiği ifadesinde, memurun ifadesini örnek göstererek, gizli hattan arayan kişinin kendisi olmadığını beyan etti.

‘DERVİŞ MEHMET DE ANILIRSA...’​

Berber, “Yazılı-görsel basında çıkan haberlerde, Çorum Valiliği devlet protokolüyle Devrim Yasaları’na göre hâlâ suçlu görünen, yasa değişikliği ile iade-i itibar yapılmayan söz konusu kişiye anma töreni düzenlenmiştir. Bu, yasalarımızla çelişmektedir. Yarın yaşanan bu olay nedeniyle; emsal gösterilerek birileri devrim şehidi Kubilay’ın başını kesen, aynı ideolojiye sahip Derviş Mehmet gibileri için de devlet protokolüyle anma töreni düzenlerse ne yapılacaktır?” ifadelerini kullandı. “Düşünce özgürlüğü hakkını kullandığını” söyleyen Berber, “takipsizlik kararı” verilmesini istedi

Kaynak:Cumhuriyet

“Tarihin üzerine bir unutkanlık perdesi çekildi. Zamanın gençleri hiçbir şey bilmiyor, en yakın tarihini de bilmiyor, söyleyeni yok. Bilenler söylemiyor, bilmeyenler uyduruyor. İşte hep hakikatler böyle karanlık içinde boğulup gidiyor…”

(Serezli Hafız Eşref Edip Fergan)

Kime hangi değeri vereceğimizi uyduruk sebeplerle insanları dar ağaçlarına çıkaran istiklal mahkemeleri belirleyemez. Bir çok darbe sonrası mahkemeler ancak darbecilerin elinde oyuncak olmuş mazluma zulm etmekten öteye gidememiştir. Adalet dağıtacak merciler adalete muhtaç hale gelmiştir. Yakın tarihe baktığımızda amaçlarını hiç saklamaya kurucu kadro gerektiğinde hiç çekinilmeden kurbanlar verilebileceğini de ifade eden Mustafa Kemale göre Anadolu toplumu; Ortaçağ zihniyetiyle, ilkel uydurma söylentilerle ilerlemeye çalışan ancak yok olmaya veya tutsak olmaya mahkûm bir yığındı. Bu konuda Ergün aybarsın İstiklal mahkemeleri adlı eserine bakabilirsiniz. Mustafa kemalin bu minvalde bir çok söylemine raslamanız mümkün.

Ve yine yakın tarih bize net bir şekilde gösteriyor ki kemalist politikaların önündeki muhalif tüm kesimlerin susturulmalı gerekirdi. Meclis içerisindeki muhalefetin önde gelen isimlerinden Ali Şükrü, Mustafa Kemal’in fedaisi Topal Osman tarafından katledilirken, Halid Paşa da herkesin gözü önünde Meclis içerisinde Kel Ali tarafından öldürülmüştü. Kel Ali’nin ödülü bir yıl sonra Ankara İstiklal Mahkemesi reisi yapılması ile kendisine sunulacaktı. Yargılanması gereken birine siz istiklal mahkemelerini teslim ediyorsunuz ve buradan adalet dağıtmaya çalışacaksınız. Katillerle adaletin sağlandığı toplum, en ilkel toplumdur..

Baskını değerli forum sakinleri istiklal Mahkemeleri üzerine çalışmaları bulunan Kemalist tarihçi Ergün Aybars, bakın mahkemelerin kuruluş amacını nasıl ifade ediyor:

“Bu mahkemelerin kurulmasını hazırlayan iki önemli sebep vardır: Birincisi, görünmeyen uzak sebep; ülkenin genel durumu ve Türk Devriminin gerçekleşmesi için, karşı çıkan, muhalif tüm unsurların yok edilmesi zorunluluğu idi. İkincisi, yakın sebep ve İstiklal Mahkemelerinin kuruluş gerekçesi olan Şeyh Sait ayaklanmasıdır.”

Bu mahkemeler mi bize kime saygı duyup duymayacağımızı öğretecek...
Hadi ordan...
Ondan sonra ortaya çıkıp bağırıyorlar AKP muhalefeti susturuyor...
E ülkenin genlerinde bu var. Her başa gelen muhalif olanı susturmuş, lakin muhalefet bu ülkede hiç olmadığı kadar özgür. Bunu anlamıyorlar çünkü yalan iftira ve karalamadan proje üretecek, sorgulayacak zamanları yok...
İktidarın ekmeğine yağ sürüyorlar...

Birde ikidebir kemalist vesayet üzerinden bize parmak gösterenler bilsinler ki korkmuyoruz, Hodri meydan...

@Qasem bize İskilipli Atıf hocayı anlatırmısın onun hakkında bilgi verirmisin neden vatan haini olarak gösterilmek isteniyor

Aslında bu bilgilerin tamamı zaten Ergün aybarsın yukarda bahsettiğim eserinde bulabilirsiniz. Cumhuriyetin ilanından daha kısa bir süre önce, 7 Şubat 1923 tarihinde Mustafa Kemal, Balıkesir’de bulunan Zağnos Paşa Camii’nde “Kanunu Esasi, Kur’an-ı Azimüşşandır!” diyordu. Oysa 7-8 Temmuz 1919 gecesi Mazhar Müfit Bey’den anı defterine şunları not etmesini istemişti: “Zaferden sonra devlet şekli Cumhuriyet olacaktır. Bu bir. İki: Padişah ve hanedan hakkında zamanı gelince, gereken işlem yapılacaktır. Üç: Tesettür kalkacaktır. Dört: Fes kalkacak, medeni milletler gibi şapka giyilecektir.”

Görüldüğü üzere birinci meclisin açılmasından bu yana kullanılan dil tamamen takkiyecilikti. Padişaha yazılan mektup, birinci meclisin açılışının cumaya denk getirilmesi, hatimlerin indirilmesi vs vs hepsi birer oyundan ibaretti. Gerçek amaç arka planda gizlenip uygulama için ortam oluşturuluyordu...

Uygun zaman ve zemin oluşturulduğunu İslamcılar artık tasfiye edilmeli idi. Uygun ortam, Şeyh Said ve şapka direnişlerinin ülke genelinde oluşturduğu atmosfer idi. Şeyh sait kıyamı zaten başlı başın abir çok sorun barındırır. M kemalin tertip ettiği oyun olmasaydı belki hiç kıyama kşkılmayacaktı. Pirandan yükselen feryat ve benzeri eserlerde kıtanın rka planını bulabilirsiniz. Şeyh Said ve ardından şapka kıyamında yargılanan kanaat önderlerimizin unvanlarının çoğunlukla şeyh, hacı, hafız, hoca, imam, molla, müezzin, imamzade, türbedar, Mekkeli vb. olması tesadüf değildir.

Ergünün notlarıyla devam edelim isterseniz ; İstiklal Mahkemeleri, irticai ayaklanma, Hıyanet-i Vataniye ve inkılâp kanunlarına muhalefet, -özellikle Ankara İstiklal Mahkemesinde- İslami kanaat önderlerinin davaları, komünistler davası, I. ve II. gazeteciler davası, Terakkiperver kurucular davası ve İzmir suikastı gibi davaların yanı sıra; tekke ve zaviyeler, saltanat ve hilafet, Şapka Kanunu gibi inkılâp aleyhtarlığı olarak nitelenen davalarla iştigal ederek muhalefetin tüm cepheleri susturulmaya, sindirilmeye çalışıldı.

İşte İskipli akipte ümmetçilik fikrini benimseyen, mevcut ihtilal ve ihtilal mahkemelerine karşı muhaliflik yapan bir kanaat önderi Müslümandır...
Onun ve daha bir çoklarının idamıyla İslamcıların sindirmek istediler. Abduh ve afganinin başlattığı ıslah hareketinin izlerini yeni ülkeden silmeye çalıştılar başarılıda oldular. Ama islami hareket bir avuç türkiyeli müslğmandan ibaret değildi. Onlar öldürmeye yok etmeye çalıştıkça dalga daşga dahada büyüdü...
İskipli atıfta masum kendi halinde, düşüncelerini dile getiren bir vatandaşı. Buna tahammülü olmayan yeni rejim göz dağı için onu ve benzeri bir çok masumu ihtilal mahkemesi olan İstiklal mahkemelerinde hiç bir delile dayanmadan Kel Ali gibi katiller eliyle idam edilmişlerdir.