Yarın 29 Ekim…Atatürk'ün “En büyük eserim.” dediği Cumhuriyet'in 97'nci yıldönümü…
Milli egemenliğe dayalı Cumhuriyet'imiz 23 Ekim 1923 günü ilan edilmişti…
Yarın bu mutlu, muhteşem günü ulusça, yüreklerimizden taşan coşku ile kutlayabilecek miyiz?
Milli Mücadele'miz için “Keşke Yunan Ordusu kazansaydı” diyen fesli kansızların bulunduğu ülkemizde yıllardır ağız tadıyla bir bayram yapamıyoruz. Cumhuriyet değerleri bir bir yok edilmeye çalışılıyor. Bunların Türkiye Cumhuriyeti, ile aralarında bir husumet, bir kan davası var gibi… Cumhuriyete alerji duyuyorlar!
Oysa bugün sınırlarımız içinde yaşayan herkes, tüm mevcudiyetini Türkiye Cumhuriyeti'ne borçludur.
Cumhuriyet olmasaydı onlar da, bizler de ne olurduk? Birer hiç!
★★★
Peki, yarın en büyük bayramımız olan 29 Ekim'i gönlümüzce kutlayabilecek miyiz?
Ayasofya'nın açılışında ve Malazgirt Zaferi'nin kutlama törenlerinde büyük insan kitlelerinin bir araya gelmesine izin veren… Her ilde düzenlenen AKP kongrelerindeki kalabalıklara göz yuman…
AKP Genel Başkanı'nın gezilerinde binlerce kişinin toplanmasına bir şey demeyen (ya da diyemeyen) İçişleri Bakanlığı korona salgınını gerekçe göstererek, Cumhuriyet kutlamalarına yasak getirdi.
AKP iktidarının millî bayramlara karşı duyduğu alerji devam ediyor ve halkın sağlığı yalnızca millî bayramlarda hatırlanıyor.
İçişleri Bakanlığı'nın valiliklere gönderdiği genelgede:
“Valilik ve kaymakamlık tarafından onaylanan kutlama programlarının dışında etkinliklere izin verilmeyecektir.” deniliyor. Fakat…
Ne yaparlarsa yapsınlar, Cumhuriyet sevdasını gönlümüzden söküp atamazlar!
Cumhuriyet aydınlığa koşmaktır.
Bugünkü yönetim ise Ortadoğu karanlığına koşuyor!
Ülkeyi tarikatlar, şıhlar, şeyhler, cemaatler sardı.
Özgürlükler tırpanlandı… İktidar partisi gibi düşünmeyenler hain ilan edildi…
İktidarın küçük ortağı Bahçeli Bey,Anayasa Mahkemesi'nin yerine Divan-ı Âli kurulmasını istedi.
İktidardan cesaret alan alt mahkemeler,Anayasa Mahkemesi'nin kararlarını reddetmeye başladı! Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, hukuk dışı darbelerle ağır yara aldı!
Ülkemiz içte ve dışta büyük oranda güven erozyonuna uğradı!
★★★
Bütün bunların sonunda ne oldu?
Millet “Askıda ekmeğe” muhtaç hale geldi!
Malatya'da bir minibüsçü, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan'a:
“Evimize ekmek götüremiyoruz!” diye seslendi.
Erdoğan, minibüsçüye “Bu lâf bana biraz abartı geldi” diye yanıt verdikten sonra
ona bir paket çay fırlatarak “Al, keyif çayı iç!” dedi.
Vatandaş olarak bizler, tam da keyif çayı içecek haldeyiz doğrusu!
Halimiz iyi, keyfimiz gıcır!
Daha ne istiyoruz yani?
Cumhuriyeti bırak, sen keyif çayına bak!
Rahmi TURAN, Sözcü.