- Katılım
- 1 May 2020
- Mesajlar
- 15,501
- Çözümler
- 1
- Tepkime puanı
- 41,974
- Puanları
- 113
SADECE BİR ŞEY İSTEME HAKKIN OLSAYDI NE İSTERDİN?
Birisi "Allah'tan tek bir şey talep etme hakkın olsa ne isterdin?" diye sorsa gözüm kapalı "sırat-ı müstakim üzere olmak" diye cevap veririm.
Nasıl böyle olmasın ki?
Eğer bundan daha önemli bir şey olsaydı, Rabbimiz kendisine dua ederken sürekli onu talep etmemizi isterdi. Beş vakit namazın her bir rekâtında okumamız zorunlu kılınan Fâtiha sûresine bir bakalım. Orada Allah'tan tek bir dilekte bulunuyoruz: "Bizleri dosdoğru yola (sırat-ı müstakime) ilet".
Her gün, her namazda, her rekâtta hep aynı dua: İstikamet.
Devamındaki âyet daha ilginç "Kendilerine nimet verdiklerinin yoluna".
İşte buradan anlıyoruz istikametin en büyük nimet olduğunu.
Bu nimet kimlere verilmiş? Bunu da bir başka âyetten öğreniyoruz: "Peygamberler, sıddıklar, şehitler, salihler." (en-Nisa 4/69)
Bir de bu nimetten mahrum olanlar var. Onlar da iki grup:
a) Allah'ın kendilerine gazap ettiği kimseler. Bunlar hakkı, hakikati bildikleri halde inatçılık gösterip ona tâbi olmayanlar. Kibirlerine, gururlarına yenik düşenler.
b) Yoldan sapanlar: Bunlar hakkı, hakikati bilmeyen, bilse bile yolda kalmayanlar.
Şu dünyada hayata gözlerini açan nice insan var ki doğru yolu hiç bilmemiş, duymamış, öğrenmemiştir.
Niceleri doğru yolu bildiği halde yola hiç girmemiştir.
Niceleri doğru yola girse bile yolda kalmamış, yoldan çıkmıştır.
Niceleri doğru yolun sonuna varamamıştır.
Öyleyse her daim yolda olmaya, yolda kalmaya gayret etmek, kalplerimizin kaymaması, ayaklarımızın tökezlememesi için dua etmek gerek.
Rabbimiz sırat-ı müstakime girmeyi, yol üzerinde dosdoğru yürümeyi, yolun sonunda mutlu sona ulaşmayı bizlere nasip eylesin.
(Soner Duman/17.Receb.1443/18.Şubat.2022/Cuma)
Birisi "Allah'tan tek bir şey talep etme hakkın olsa ne isterdin?" diye sorsa gözüm kapalı "sırat-ı müstakim üzere olmak" diye cevap veririm.
Nasıl böyle olmasın ki?
Eğer bundan daha önemli bir şey olsaydı, Rabbimiz kendisine dua ederken sürekli onu talep etmemizi isterdi. Beş vakit namazın her bir rekâtında okumamız zorunlu kılınan Fâtiha sûresine bir bakalım. Orada Allah'tan tek bir dilekte bulunuyoruz: "Bizleri dosdoğru yola (sırat-ı müstakime) ilet".
Her gün, her namazda, her rekâtta hep aynı dua: İstikamet.
Devamındaki âyet daha ilginç "Kendilerine nimet verdiklerinin yoluna".
İşte buradan anlıyoruz istikametin en büyük nimet olduğunu.
Bu nimet kimlere verilmiş? Bunu da bir başka âyetten öğreniyoruz: "Peygamberler, sıddıklar, şehitler, salihler." (en-Nisa 4/69)
Bir de bu nimetten mahrum olanlar var. Onlar da iki grup:
a) Allah'ın kendilerine gazap ettiği kimseler. Bunlar hakkı, hakikati bildikleri halde inatçılık gösterip ona tâbi olmayanlar. Kibirlerine, gururlarına yenik düşenler.
b) Yoldan sapanlar: Bunlar hakkı, hakikati bilmeyen, bilse bile yolda kalmayanlar.
Şu dünyada hayata gözlerini açan nice insan var ki doğru yolu hiç bilmemiş, duymamış, öğrenmemiştir.
Niceleri doğru yolu bildiği halde yola hiç girmemiştir.
Niceleri doğru yola girse bile yolda kalmamış, yoldan çıkmıştır.
Niceleri doğru yolun sonuna varamamıştır.
Öyleyse her daim yolda olmaya, yolda kalmaya gayret etmek, kalplerimizin kaymaması, ayaklarımızın tökezlememesi için dua etmek gerek.
Rabbimiz sırat-ı müstakime girmeyi, yol üzerinde dosdoğru yürümeyi, yolun sonunda mutlu sona ulaşmayı bizlere nasip eylesin.
(Soner Duman/17.Receb.1443/18.Şubat.2022/Cuma)