Belkide sıradan bir gün, sıradan bir çizim için oturulmuş masa başına taki çizim başlayana kadar...
Gördüğüm kadarıyla çizime yukardaki kardaldan başlanmış sonra iki resim birleştirilmiş gibi duruyor...
Figür ve düşünce...
Kişi ve zihin...
İnsan ve evren...
Ben ve hayat...
Yoruma başlamadan önce resimdeki figür gibi oturup kendimi dinledim...
Kendimden yola çıkarak bir fırtına içindeki iki farklı karadelikte yopruldum. Ortaya bu resim gibi bişey çıkmasada aşağı yukarı benzer şeyler ortaya koyduk.
@EfuL!m in dediği gibi oturuş, özgüvenin tavan yaptığı bağdaş oturuşu, yana dayanan el kendini daha derinden his etmek ve sağlam bir duruş sergilemek için dayanak olarak kullanılmış, tıpkı babasını dağ gibi görüp ona yaslanan evlat gibi...
Diğer el ise daha sağlam düşünmek ve kendini his etmek için yanaklara destek olarak kullanmış, tıpkı annenin kız çocuğuna hayat boyu verdiği farklı ve anlamlı bir destek gibi...
Figürün zihin dünyasında 4 şey görüyoruz.
1. Bir fırtına yada galaksideki karmaşa...
2. İki çıkış kapısı yada karadelikte belkide çırpınış...
3. İki farklı renk... Kırmızı / siyah
4. Sarmal akıntılar / belkide herşey silikleşiyor yavaş yavaş...
Düşünceler göz yaşı döker mi demeyin bence döker. Herşeyin karmakarışık olduğu bir görünümü yakalayan ve zihnindeki fırtınalara boğuşan ressamın çizimleri hem farklı bakış pencerelerinde / karadelikler hemde sarmallarda alıntılar göz yaşını temsil eder...
Bir kurtuluş arıyor, ve önünde iki yol var...
Çünkü herşey çok karmaşık..
Zulüm kan, göz yaşı...
Siyahın tonları arttıkça zulüm, kırmızıya dönüştükçe vahşetin olduğu bir evren sanki çizilmiş...
Ve buradan bir kaçış için aranan yol için, başka bir evrene geçiş yada kendini bulma olarak adlandıracağımız bir diriliş için ayağa kalkmak istiyor ressam...
...
Burada kesip daha farklı açılardan bakmak için daha sonra yeniden uğrarım.
Saygılarımla...