Analiz Ramazan'da her güne iki Müslüman coğrafyası : Suriye & Sudan

İslam aleminde kan, gözyaşı ve katliamlarla anılan bir diğer coğrafya da Suriye.

2011 yılında başlayan savaşın ardından insani krizlere sahne olan ülke, köklü bir İslam tarihine sahip. Biladu’ş Şam olarak bilinen coğrafyanın merkezlerinden olan Suriye üzerinde 20 milyonu aşkın Müslüman yaşamaktaydı.

Suriye toprakları Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer’in hilafeti döneminde İslam orduları tarafından fethedildi. Bölge ilerleyen süreçte tamamen İslamlaştı.

Suriye toprakları kısa bir süre içerisinde İslamiyetin en önemli merkezlerinden biri haline geldi. Bölgenin kalbi olan Şam şehri İslam hilafetine başkentlik yaptı.

Suriye’de ilerleyen yıllarda Haçlı ve Moğol istilaları sebebiyle Müslümanlar büyük kayıplar yaşasa da coğrafya İslam’ın kalelerinden biri olarak kalmaya devam etti. Memlükler ve Osmanlılar döneminde bölgede İslam egemenliği sürdü.

Suriye toprakları Birinci Dünya Savaşı döneminde İngiliz ve Fransız ordularınca işgal edilerek bölge parçalara ayrıldı. Suriye üzerinde Fransız etkisinde bir devlet kuruldu. Birçok darbeye sahne olan Suriye’de 1963 yılında Baas, 1970 yılında Esed rejimi iktidara geldi.

Esed rejimi Suriye’deki Müslümanları baskı ve katliam politikalarıyla hedef almaya devam etti ve ülke bir azınlık tarafından yönetildi. 2011 yılında başlayan halk ayaklanması karşısında rejim, destekçisi Rusya ve İran ile beraber Suriye’nin Müslüman halkına karşı katliama girişti. Bölgede halen Müslüman halka yönelik katliam ve baskılar devam ediyor.

Afrika’nın en büyük yüz ölçümüne sahip ülkelerinden biri olarak öne çıkan Sudan’da 45 milyonu aşkın Müslüman yaşıyor.

Batılı güçlerin parçalama girişimlerine ve siyasi istikrarsızlığa sahne olan ülke İslam dünyasında gerek ilmi gerekse beşeri potansiyel bakımından dikkat çekici bir pozisyonda yer alıyor.

İslam’ın oldukça erken bir dönemde, 7’nci yüzyılın ortalarında yayılmaya başladığı Sudan’da özellikle Müslüman tüccarlar eliyle İslamlaşma süreci hız kazandı.

Sudan’daki İslamlaşma süreci büyük ölçüde Mısır üzerinden gerçekleşti. Buraya hakim olan İslami devletler güney yönünde ilerleyerek Sudan’da İslam’ı yaydılar.

Sudan toprakları 15’inci yüzyılla beraber İslamlaşma sürecini büyük ölçüde tamamladı. Genel itibarıyla İslami devletlerin egemenliğinde kalan Sudan 1899 yılında İngilizlerce işgal edildi. Ardından bölgede İngiliz sömürgesi devri başlamış oldu.

1956 yılında bağımsızlığını ilan eden Sudan’da Batı müdahaleleri ve iç karışıklıklar sona ermedi. Batılı ülkeler özellikle Sudan’ın güneyindeki Hıristiyan ve pagan azınlıklara destek verdiler. Bu doğrultuda Sudan 2011 yılında bölündü ve Güney Sudan bağımsız hale getirildi.

1956’dan bugüne 10’dan fazla askeri darbeye sahne olan ülkede cunta yönetimleri Müslüman halka yönelik baskılarına ara vermedi. Halkın sosyal ve İslami taleplerine şiddetle karşılık veren cunta yönetimleri çeşitli uluslararası güçlerle iş birliği içerisinde ülkeyi yönetmeye devam etti. Sudan Müslümanları halen istikrarsızlık ve krizlerle mücadele etmeyi sürdürüyor.

Suriyede işgal, iç savaş ve katliamlar sürerken bu günlerde Sudan yeniden alev almaya başladı.
Sudan özel dosyamız aşağıdaki linktedir.

Meva' Alıntı:

2011 yılında başlayan halk ayaklanması karşısında rejim, destekçisi Rusya ve İran ile beraber Suriye’nin Müslüman halkına karşı katliama girişti. Bölgede halen Müslüman halka yönelik katliam ve baskılar devam ediyor.

Genişletmek için tıkla ...

12 yıl olmuş

Meva' Alıntı:

Sudan Müslümanları halen istikrarsızlık ve krizlerle mücadele etmeyi sürdürüyor.

Genişletmek için tıkla ...

Şimdi birde darbe iç savaş eklendi