kervan
Aktif Üye
- Katılım
- 2 Haz 2020
- Mesajlar
- 916
- Tepkime puanı
- 2,374
- Puanları
- 93
- Cinsiyet
Rabbine Karşı Mütevâzı Ol!
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim
“Rahmân’ın kulları öyle kimselerdir ki, yeryüzünde vakar ve tevâzu ile yürürler, câhiller kendilerine sataştığı zaman, “Selâm!” derler (geçerler).” (Furkân, 63)
Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:
“Allah Teâlâ bana: “O kadar mütevâzı olun ki, kimse kimseye haksızlık etmesin; kimse kimseye karşı böbürlenmesin!” diye vahyetti.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 40. Müslim, Cennet, 64)
Peygamberimiz (sav) Cenâb-ı Hakk’a kul olmayı daima her şeyin üzerinde tutmuştur. Onun bu tercihini bildiren rivâyetlerden biri şöyledir:
Bir gün Cebrâil (as) Allah Rasûlü’nün yanında iken o esnada semâdan bir melek indir. Cebrâil (as) bu meleğin dünyâya ilk defa indiğini söyledi. Melek:
“- Yâ Muhammed! Beni sana Rabbin gönderdi. Kral bir peygamber mi, yoksa kul bir Peygamber mi olmak istediğini soruyor” dedi. O sırada Cebrâil:
“-Ey Muhammed! Rabbine karşı mütevâzı ol!” dedi.
Rasûlullah (sav):
“-Kul bir peygamber olmayı isterim” buyurarak müstesna bir tevâzu örneği sergiledi. (Ahmed b. Hanbel, II, 231; Heysemî, Mecma, IX, 18, 20)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Adl:
Çok adil olan, asla zulmetmeyen, kullarına da âdil olmayı, adaletle davranmayı emreden demektir.
Kısa Günün Kârı
Tevâzu, alçak gönüllü olmak, yumuşak davranarak böbürlenmekten kaçınmaktır. Bir başka tarifiyle de tevâzu, hakkı benimseyip ona boyun
eğmektir. Fahr-i Kâinât (sav)’in tevâzu ve mahviyatının merkezinde Allah’a kulluk ve bu kulluğa dâvet vardır. Kula kul olmaktan kurtulmak,
Yaratan’a teslim olmakla gerçekleşir. Bunun için de öncelikle tevâzu gerekir.
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim
“Rahmân’ın kulları öyle kimselerdir ki, yeryüzünde vakar ve tevâzu ile yürürler, câhiller kendilerine sataştığı zaman, “Selâm!” derler (geçerler).” (Furkân, 63)
Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:
“Allah Teâlâ bana: “O kadar mütevâzı olun ki, kimse kimseye haksızlık etmesin; kimse kimseye karşı böbürlenmesin!” diye vahyetti.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 40. Müslim, Cennet, 64)
Peygamberimiz (sav) Cenâb-ı Hakk’a kul olmayı daima her şeyin üzerinde tutmuştur. Onun bu tercihini bildiren rivâyetlerden biri şöyledir:
Bir gün Cebrâil (as) Allah Rasûlü’nün yanında iken o esnada semâdan bir melek indir. Cebrâil (as) bu meleğin dünyâya ilk defa indiğini söyledi. Melek:
“- Yâ Muhammed! Beni sana Rabbin gönderdi. Kral bir peygamber mi, yoksa kul bir Peygamber mi olmak istediğini soruyor” dedi. O sırada Cebrâil:
“-Ey Muhammed! Rabbine karşı mütevâzı ol!” dedi.
Rasûlullah (sav):
“-Kul bir peygamber olmayı isterim” buyurarak müstesna bir tevâzu örneği sergiledi. (Ahmed b. Hanbel, II, 231; Heysemî, Mecma, IX, 18, 20)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Adl:
Çok adil olan, asla zulmetmeyen, kullarına da âdil olmayı, adaletle davranmayı emreden demektir.
Kısa Günün Kârı
Tevâzu, alçak gönüllü olmak, yumuşak davranarak böbürlenmekten kaçınmaktır. Bir başka tarifiyle de tevâzu, hakkı benimseyip ona boyun
eğmektir. Fahr-i Kâinât (sav)’in tevâzu ve mahviyatının merkezinde Allah’a kulluk ve bu kulluğa dâvet vardır. Kula kul olmaktan kurtulmak,
Yaratan’a teslim olmakla gerçekleşir. Bunun için de öncelikle tevâzu gerekir.