- Katılım
- 1 May 2020
- Mesajlar
- 14,290
- Çözümler
- 1
- Tepkime puanı
- 37,977
- Puanları
- 113
Üç çocuğum var; birinin gözü ela, birinin yeşil, birinin mavi. Birinin saçı sarı, birinin kumral, birinin kahverengi. Biri güzel resim yapar, diğeri el becerilerine bayılır, öbürü hareketi çok sever. Biri cıvıl cıvıl hareketli, diğeri vakur sükunetli, öbürü güneş gibi neşeli. Biri çok iştahlı, diğeri çok yemek seçer, öbürü normal seviyede yer yemeğini. Biri ‘Haydi anne maç yapalım’ der, öbürü benimle resim yapmak ister, diğeri kucağıma sokulsun sineme sarılsın diye bekler. Her çocuk başka bir dünya, her çocuk başka bir lisan, her çocuk yalnız kendine has bir insan... Anneliğin en sevdiğim yanı sanıyorum ki bu; her gün çocuklarımın başka yönlerini görmek, kendilerini inşa edişlerine şahitlik etmek, her gün bilmem kaç defa üç ayrı dünyanın, birbirinden farklı üç ayrı iklimine misafir olup, genişlemek, yüreğimi genişletmek. Bazen anneler soruyorlar ‘Ben böyle yapamıyorum, sıkılıyorum, daralıyorum ne yapmam gerek’ diye... Galiba işin sırrı kendini çocuğuna bırakmak; ‘Ayy yemek yetişecek’, ‘Vay ortalık kirlenecek’, ‘Aman elalem koca kadın ne yapıyor diyecek’ diye düşünmeden evlatlarımızla anı yaşamak. Öyle öyle genişliyor insanın yüreği, öyle öyle öğreniyoruz Peygamberin (sav) ‘Çocukla çocuk olun’ derken ne demek istediğini... Rabbim hepimize evlatlarımızı keşfe çıkabilecek gönül ferahlığı versin. Versin ki; biz de böyle öpe koklaya büyütelim yavrularımızı...
Hatice Kübra Tongar
Hatice Kübra Tongar