kervan
Aktif Üye
- Katılım
- 2 Haz 2020
- Mesajlar
- 942
- Tepkime puanı
- 2,385
- Puanları
- 93
- Cinsiyet
Nefsimizin Takvası
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim
“…Her bir nefis ve onu düzenleyene, ona hem fücûru (Allah’tan uzaklaştıran kötülükleri), hem de takvâyı (Allâh’a yakınlaşma
yolunu/vuslatı) ilham edene yemin olsun ki, iç âlemini temizleyen, onu arındıran felâha ermiştir. Onu temizlemeyen, günahlarla örten ise felâkete uğramıştır.” (Şems, 7-10)
Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:
“Allâh’ım! Nefsime takvâsını ver ve onu tezkiye et! Sen onu en iyi tezkiye edensin. Sen onun velîsi ve Mevlâ’sısın.” (Müslim, Zikir, 73)
İnsanoğlunun nefsinde, bir tarafta nefsanî arzular ve fücur, bir tarafta ise takvâ vardır. Bir tarafta çamura saplanmak isteyen nefs, bir tarafta göklere kanat açmak isteyen ruh vardır.
Bu hususa temas eden Mevlânâ Hazretleri de buyurur ki:
“Ey Hak yolcusu! Gerçeği öğrenmek istiyorsan; Musa da, Firavun da ölmediler; bugün senin içinde yaşıyorlar, senin varlığına
gizlenmişler, senin gönlünde savaşlarına devam ediyorlar! Bu sebeple birbirine düşman bu iki kişiyi kendinde araman gerekir!”
İşte insanoğlunun içinde duran bu düşmandan korunmasının yolu olan takvâ, hayatın her merhalesinde, ömrün her ânında elzemdir.
Mü’min, nefsiyle olan mücadelesini sadece belli cephelerde değil ancak bütün cephelerde sürdürürse felâha kavuşabilir. Yani
îmandan ibadetlere kadar, hayatımızın temelini oluşturan her meselede takvâ ölçüleri içinde yaşamak zarurîdir. (Osman Nûri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Mart-2008)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Muîd:
Ölümden sonra tekrar yaratacak olan, öldükten sonra dirilten demektir.
Kısa Günün Kârı
Yâ Rabbî!
Hem îmanımızı hem de bütün amellerimizi takvâ harcı ile güçlendir. Takvâmızı Sen’in râzı olduğun kıvamda eyle! İsminle yürekleri
titreyen, âyetlerinle îmanları artan ve ancak Sana tevekkül eden mü’min kullarından eyle!
Âmîn!..
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim
“…Her bir nefis ve onu düzenleyene, ona hem fücûru (Allah’tan uzaklaştıran kötülükleri), hem de takvâyı (Allâh’a yakınlaşma
yolunu/vuslatı) ilham edene yemin olsun ki, iç âlemini temizleyen, onu arındıran felâha ermiştir. Onu temizlemeyen, günahlarla örten ise felâkete uğramıştır.” (Şems, 7-10)
Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:
“Allâh’ım! Nefsime takvâsını ver ve onu tezkiye et! Sen onu en iyi tezkiye edensin. Sen onun velîsi ve Mevlâ’sısın.” (Müslim, Zikir, 73)
İnsanoğlunun nefsinde, bir tarafta nefsanî arzular ve fücur, bir tarafta ise takvâ vardır. Bir tarafta çamura saplanmak isteyen nefs, bir tarafta göklere kanat açmak isteyen ruh vardır.
Bu hususa temas eden Mevlânâ Hazretleri de buyurur ki:
“Ey Hak yolcusu! Gerçeği öğrenmek istiyorsan; Musa da, Firavun da ölmediler; bugün senin içinde yaşıyorlar, senin varlığına
gizlenmişler, senin gönlünde savaşlarına devam ediyorlar! Bu sebeple birbirine düşman bu iki kişiyi kendinde araman gerekir!”
İşte insanoğlunun içinde duran bu düşmandan korunmasının yolu olan takvâ, hayatın her merhalesinde, ömrün her ânında elzemdir.
Mü’min, nefsiyle olan mücadelesini sadece belli cephelerde değil ancak bütün cephelerde sürdürürse felâha kavuşabilir. Yani
îmandan ibadetlere kadar, hayatımızın temelini oluşturan her meselede takvâ ölçüleri içinde yaşamak zarurîdir. (Osman Nûri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Mart-2008)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Muîd:
Ölümden sonra tekrar yaratacak olan, öldükten sonra dirilten demektir.
Kısa Günün Kârı
Yâ Rabbî!
Hem îmanımızı hem de bütün amellerimizi takvâ harcı ile güçlendir. Takvâmızı Sen’in râzı olduğun kıvamda eyle! İsminle yürekleri
titreyen, âyetlerinle îmanları artan ve ancak Sana tevekkül eden mü’min kullarından eyle!
Âmîn!..