- Katılım
- 1 May 2020
- Mesajlar
- 15,737
- Çözümler
- 1
- Tepkime puanı
- 42,755
- Puanları
- 113
Müslümanlar Kur'an'ın manasını bilmiyormuş!
İçinizden kaç kişi yaşadığı ülkenin hukuk kitabını okumuş?
Baştan sona?
Ya da kaç tane hukuk metnini ezbere biliyorsunuz?
İki, üç, beş, on mu?
Kaçınınız evinde hukuk kitapları var?
Evli olanların kaçı Medeni hukuku okumuş ya da evinde Medeni hukuk metni var?
Kaçımız ehliyet kursunda duyduğumuz bir kaç trafik kuralı dışında trafik hukukunu biliyoruz?
Ya ceza hukukunu kaç kişi okumuş?
Bunların dersi, sohbeti nerede olur?
Evet, belki yaşadığımız ülkenin hukuk metinlerini, anayasa metnini hiç açıp okumamışız. Belki sorsalar iki tane kanun maddesi söyleyemeyiz. Ama hepimiz elimizden geldiği kadar vatandaşlık görevini yerine getiriyoruz. Devletin isteklerini karşılıyoruz. Peki, nasıl olur da hiçbir kanun kitabı olmadan kanuna saygılı oluyoruz?
Bunun en büyük cevabı belki de hukukun metinlerden önce yaşanarak öğrenilmesidir. Yani birbirimize bakarak hukuku sağlıyoruz. Bir esnaf başka bir esnaftan duyduğu bilgiye göre iş yeri hukukunu sağlıyor. Bir insan diğer insanların davranışlarına bakarak hukuku öğreniyor. Hırsızların cezaevine atıldığını duyarak ya da görerek hırsızlığın suç olduğunu öğreniyoruz. Ya da dolandırıcılık yapanların ya da sarkıntılık yapanların suç işlediğini görerek ya da duyarak öğreniyoruz.
Hukuku ve kanunları kitaplardan değil toplumsal davranışlardan ve toplumsal tepkilerden öğreniyoruz.
Bundan dolayı ikide bir "Müslümanlar Kur'an'ın manasını bilmiyor, okudukları kitaptan haberleri yok, ne garip değil mi onca yıl oku ama ne dediğini bilme" gibi sözlerle müslümanları rahatsız etmeyin. Müslümanlar her gün okudukları Kur'an'ı zaten toplumsal dürtülerle öğreniyor. Cuma günü vaizden duyarak öğreniyor. İmamdan hutbede duyarak öğreniyor. Dini programlar, mesajlar, gazeteler, sohbetler aracılığıyla öğreniyor. Yani faizle ilgili ayetin yerini bilmese de Allah'ın, faizi haram kıldığını biliyor. İçki ayetini tanımasa da içki içmenin büyük günahlardan biri olduğunu biliyor. Namaz ve zekat ayetlerini ezbere bilmese de namazın ve orucun farz olduğunu biliyor...
Bizzat okuduğu yeri bilerek okursa çok şey mi değişecek?
Halbuki ceza hukukunu baştan sona ezbere bilenler de suç işleyebiliyor. Ya da vergi suçlarını bilen biri de vergi kaçırabiliyor. Trafik belgesi veren kişiler, trafik kurallarını bilen kişiler de yeri gelince kuralları çiğneyebiliyor. Kişi, on defa hırsızlıktan içeri girmiş olsa da hırsızlığın tüm kanunlarını bilse de yine de suç işleyebiliyor. Yani amel etmedikten sonra kanunu yalayıp yutsan ne olacak?
Sizce devlete göre, kanunları okumamış ama kanunlara uyan vatandaş mı iyidir? Yoksa kanunları ezbere bilip de kanuna aykırı işler yapan mı iyidir?
Kur'an'a göre yaşayan mı iyidir? Kur'an'ı çok iyi bildiği ve anladığı halde onunla amel etmeyen mi iyidir?
Özetle: Müslümanlara sataşma işini geride bırakalım. Olumlu örnekler üzerinden ilerleme sağlayalım. Hatta Kur'an'ın ne Arapça metnini ne mealini bilmediği halde tefsir hocalarından daha dindar bir sürü kişi var.
Murat Padak
İçinizden kaç kişi yaşadığı ülkenin hukuk kitabını okumuş?
Baştan sona?
Ya da kaç tane hukuk metnini ezbere biliyorsunuz?
İki, üç, beş, on mu?
Kaçınınız evinde hukuk kitapları var?
Evli olanların kaçı Medeni hukuku okumuş ya da evinde Medeni hukuk metni var?
Kaçımız ehliyet kursunda duyduğumuz bir kaç trafik kuralı dışında trafik hukukunu biliyoruz?
Ya ceza hukukunu kaç kişi okumuş?
Bunların dersi, sohbeti nerede olur?
Evet, belki yaşadığımız ülkenin hukuk metinlerini, anayasa metnini hiç açıp okumamışız. Belki sorsalar iki tane kanun maddesi söyleyemeyiz. Ama hepimiz elimizden geldiği kadar vatandaşlık görevini yerine getiriyoruz. Devletin isteklerini karşılıyoruz. Peki, nasıl olur da hiçbir kanun kitabı olmadan kanuna saygılı oluyoruz?
Bunun en büyük cevabı belki de hukukun metinlerden önce yaşanarak öğrenilmesidir. Yani birbirimize bakarak hukuku sağlıyoruz. Bir esnaf başka bir esnaftan duyduğu bilgiye göre iş yeri hukukunu sağlıyor. Bir insan diğer insanların davranışlarına bakarak hukuku öğreniyor. Hırsızların cezaevine atıldığını duyarak ya da görerek hırsızlığın suç olduğunu öğreniyoruz. Ya da dolandırıcılık yapanların ya da sarkıntılık yapanların suç işlediğini görerek ya da duyarak öğreniyoruz.
Hukuku ve kanunları kitaplardan değil toplumsal davranışlardan ve toplumsal tepkilerden öğreniyoruz.
Bundan dolayı ikide bir "Müslümanlar Kur'an'ın manasını bilmiyor, okudukları kitaptan haberleri yok, ne garip değil mi onca yıl oku ama ne dediğini bilme" gibi sözlerle müslümanları rahatsız etmeyin. Müslümanlar her gün okudukları Kur'an'ı zaten toplumsal dürtülerle öğreniyor. Cuma günü vaizden duyarak öğreniyor. İmamdan hutbede duyarak öğreniyor. Dini programlar, mesajlar, gazeteler, sohbetler aracılığıyla öğreniyor. Yani faizle ilgili ayetin yerini bilmese de Allah'ın, faizi haram kıldığını biliyor. İçki ayetini tanımasa da içki içmenin büyük günahlardan biri olduğunu biliyor. Namaz ve zekat ayetlerini ezbere bilmese de namazın ve orucun farz olduğunu biliyor...
Bizzat okuduğu yeri bilerek okursa çok şey mi değişecek?
Halbuki ceza hukukunu baştan sona ezbere bilenler de suç işleyebiliyor. Ya da vergi suçlarını bilen biri de vergi kaçırabiliyor. Trafik belgesi veren kişiler, trafik kurallarını bilen kişiler de yeri gelince kuralları çiğneyebiliyor. Kişi, on defa hırsızlıktan içeri girmiş olsa da hırsızlığın tüm kanunlarını bilse de yine de suç işleyebiliyor. Yani amel etmedikten sonra kanunu yalayıp yutsan ne olacak?
Sizce devlete göre, kanunları okumamış ama kanunlara uyan vatandaş mı iyidir? Yoksa kanunları ezbere bilip de kanuna aykırı işler yapan mı iyidir?
Kur'an'a göre yaşayan mı iyidir? Kur'an'ı çok iyi bildiği ve anladığı halde onunla amel etmeyen mi iyidir?
Özetle: Müslümanlara sataşma işini geride bırakalım. Olumlu örnekler üzerinden ilerleme sağlayalım. Hatta Kur'an'ın ne Arapça metnini ne mealini bilmediği halde tefsir hocalarından daha dindar bir sürü kişi var.
Murat Padak