kervan
Aktif Üye
- Katılım
- 2 Haz 2020
- Mesajlar
- 916
- Tepkime puanı
- 2,374
- Puanları
- 93
- Cinsiyet
Müslüman Gençlerin Aslî Kimliği
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim
“Andolsun ki, Rasûlullah, sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok zikredenler için güzel bir örnektir.” (Ahzâb, 21)
Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:
“Allah çocukça (lâubâlî) davranışları olmayan, hayra yönelip hevâ ve hevesi terk eden vakar sahibi olgun genci sever.” (Ahmed, IV, 151)
Müslüman bir gencin, aslî kimliğini koruyup yaşatabileceği yegâne kültür ise, Kur’ân ve Sünnet kültürüdür.
Fakat gerek televizyon, gerek internet ve modalar, Kur’ân ve Sünnet kültüründen mahrum yetişen gençlerimize, Batı’nın, İslâm ahlâkından uzak
kültürünü empoze etmektedir. Kendi büyük değerlerini yeterince ve lâyıkıyla tanıyamayan genç dimağlar da, hazin bir aşağılık kompleksi içerisinde,
öz değerlerine yabancılaştırılmaktadır. Böylece global kültür ve güç odaklarının kuklası hâline getirilmektedir.
İngiltereʼnin eski başkanlarından William Ewart Gladstone’un (v. 1898) Lordlar Kamarasıʼnda pervâsızca sarf ettiği şu sözü, Batı dünyasının İslâmʼa
ve müslümanlara bakış açısını anlamak bakımından ibretli bir misaldir:
“Kur’ân, müslümanların elinde oldukça, onlara kesin olarak gâlip gelmemiz imkânsızdır. Ya bu Kur’ân’ı müslümanların elinden almalıyız, ya da onları Kur’ân’dan soğutmalıyız.”
Dolayısıyla müslüman için Kur’ân’dan uzak bir hayat, hem dünyevî plânda bir esâret ve zillet sebebi, hem de uhrevî plânda mutlak bir ebediyyet intihârıdır. Peki, şöyle bir düşünelim:
– Hayatın en bereketli devri olan gençlik zamanında, acaba Kur’ân-ı Kerîm’in tefsîrini okuyan kaç genç çıkar toplumumuzda?
– Peygamber Efendimiz (sav)’in bütün insanlığa numûne olan hayatını, kronolojisi dışında, hayat ölçüleri ve hikmetleri cihetiyle acaba genç neslin
yüzde kaçı biliyor? Zira Peygamber Efendimiz’in yirmi üç senelik nebevî hayatı, Kur’ân kültürünün fiilî tefsîrinden başka bir şey değildir…
– İslâm’ı gerçek mânâsıyla yaşamak için gerekli olan inanç ve amel bilgilerinin yer aldığı bir ilmihal kitabını, acaba kaç kişi baştan sona okumuştur gençliğinde?
Bu bakımdan günümüz gençliğinin en büyük ihtiyacı, gerek dış düşmanların ve onların içerideki yerli uzantılarının, gerekse de nefis ve şeytanın
binbir tuzak ve hile ile hayatımızdan uzaklaştırmaya çalıştıkları Kur’ân ve Sünnet ölçülerine sımsıkı sarılmaktır. Bu sayede dünyevî ve uhrevî saâdetin
yolunu doğru bir şekilde idrâk edip yanlış adreslerden ve çıkmaz sokaklardan kurtulmaktır. (Osman Nûri Topbaş, Genç Dergisi, Ekim-2013)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Mâni’:
Kötülüklere engel olan, dilemediği şeylerin olmasına izin vermeyen, kendilerine zarar verecek şeylere mani olmak sûretiyle dostlarına yardımda bulunan demektir.
Kısa Günün Kârı
Cenâb-ı Hak, genç kardeşlerimize, millî ve mânevî değerlerimizin kıymetini idrâk edebilmeyi ve ona lâyıkıyla sahip çıkabilmeyi nasîb eylesin. İki cihan
saâdetinin yegâne rehberi olan Kurʼân ve Sünnetʼi lâyıkıyla anlayıp anlatmayı, güzelce yaşayıp yaşatmayı müyesser kılsın… Âmîn!.
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim
“Andolsun ki, Rasûlullah, sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok zikredenler için güzel bir örnektir.” (Ahzâb, 21)
Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:
“Allah çocukça (lâubâlî) davranışları olmayan, hayra yönelip hevâ ve hevesi terk eden vakar sahibi olgun genci sever.” (Ahmed, IV, 151)
Müslüman bir gencin, aslî kimliğini koruyup yaşatabileceği yegâne kültür ise, Kur’ân ve Sünnet kültürüdür.
Fakat gerek televizyon, gerek internet ve modalar, Kur’ân ve Sünnet kültüründen mahrum yetişen gençlerimize, Batı’nın, İslâm ahlâkından uzak
kültürünü empoze etmektedir. Kendi büyük değerlerini yeterince ve lâyıkıyla tanıyamayan genç dimağlar da, hazin bir aşağılık kompleksi içerisinde,
öz değerlerine yabancılaştırılmaktadır. Böylece global kültür ve güç odaklarının kuklası hâline getirilmektedir.
İngiltereʼnin eski başkanlarından William Ewart Gladstone’un (v. 1898) Lordlar Kamarasıʼnda pervâsızca sarf ettiği şu sözü, Batı dünyasının İslâmʼa
ve müslümanlara bakış açısını anlamak bakımından ibretli bir misaldir:
“Kur’ân, müslümanların elinde oldukça, onlara kesin olarak gâlip gelmemiz imkânsızdır. Ya bu Kur’ân’ı müslümanların elinden almalıyız, ya da onları Kur’ân’dan soğutmalıyız.”
Dolayısıyla müslüman için Kur’ân’dan uzak bir hayat, hem dünyevî plânda bir esâret ve zillet sebebi, hem de uhrevî plânda mutlak bir ebediyyet intihârıdır. Peki, şöyle bir düşünelim:
– Hayatın en bereketli devri olan gençlik zamanında, acaba Kur’ân-ı Kerîm’in tefsîrini okuyan kaç genç çıkar toplumumuzda?
– Peygamber Efendimiz (sav)’in bütün insanlığa numûne olan hayatını, kronolojisi dışında, hayat ölçüleri ve hikmetleri cihetiyle acaba genç neslin
yüzde kaçı biliyor? Zira Peygamber Efendimiz’in yirmi üç senelik nebevî hayatı, Kur’ân kültürünün fiilî tefsîrinden başka bir şey değildir…
– İslâm’ı gerçek mânâsıyla yaşamak için gerekli olan inanç ve amel bilgilerinin yer aldığı bir ilmihal kitabını, acaba kaç kişi baştan sona okumuştur gençliğinde?
Bu bakımdan günümüz gençliğinin en büyük ihtiyacı, gerek dış düşmanların ve onların içerideki yerli uzantılarının, gerekse de nefis ve şeytanın
binbir tuzak ve hile ile hayatımızdan uzaklaştırmaya çalıştıkları Kur’ân ve Sünnet ölçülerine sımsıkı sarılmaktır. Bu sayede dünyevî ve uhrevî saâdetin
yolunu doğru bir şekilde idrâk edip yanlış adreslerden ve çıkmaz sokaklardan kurtulmaktır. (Osman Nûri Topbaş, Genç Dergisi, Ekim-2013)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Mâni’:
Kötülüklere engel olan, dilemediği şeylerin olmasına izin vermeyen, kendilerine zarar verecek şeylere mani olmak sûretiyle dostlarına yardımda bulunan demektir.
Kısa Günün Kârı
Cenâb-ı Hak, genç kardeşlerimize, millî ve mânevî değerlerimizin kıymetini idrâk edebilmeyi ve ona lâyıkıyla sahip çıkabilmeyi nasîb eylesin. İki cihan
saâdetinin yegâne rehberi olan Kurʼân ve Sünnetʼi lâyıkıyla anlayıp anlatmayı, güzelce yaşayıp yaşatmayı müyesser kılsın… Âmîn!.