- Katılım
- 7 Kas 2020
- Mesajlar
- 10,553
- Çözümler
- 1
- Tepkime puanı
- 13,916
- Puanları
- 113
- Yaş
- 41
- Konum
- Istanbul
- Burç
- Yengeç
- Cinsiyet
- Medeni Hal
Lütfen, bu kullanıcıyla bir anlaşma yapmak istiyorsanız, engellendiğini unutmayın.
Bursanın mânâ köklerini besleyen ruhaniyetli köşelerden biri de, Çekirge semtidir. Burası, Uludağın yeşil eteklerinde parıltılı bir gerdanlık gibi asılı duran Hüdavendigâr Külliyesi ile de meşhurdur. Orhan Gazi, Hisar dışında inşa ettirdiği binalarıyla şehri ova istikametine açmış; Sultan Birinci Murad da, Hisar ile Emir Hanı arasında gerilen bu yayı, bir ipi ortasından tutup çeker gibi Çekirgeye doğru uzatmıştır. Şehrin batı yakasına kurulan külliye; cami, türbe, imaret, hamam, çeşme, şadırvan, çınar ve servileriyle her mevsim huzur imbikleyen havadar bir bahçe içindedir.
Ahmet Hamdi Tanpınar, bir Bursa seyahatinin ardından bu şehirde bıraktığı bazı hislerini Hüdavendigâr Camiinde aramaya koyulur. Hayalleri mazi, hâl ve istikbali birden gösteren sihirli bir aynaya dönüşür. Bu bahçe, hakiki mânâsını Şehit Padişah Murad Hüdavendigârı ağırlıyor olmasından almaktadır. Sırpsındığı Zaferinin bir şükür nişanesi olarak 13641365 yıllarında alt katı ibadethâne, üst katı medrese olarak inşa edilen Hüdavendigâr Camii, Osmanlı mimarisinde akıl ile kalbi aynı yapıda cemetmiş güzel örneklerdendir.
Cami, hem taş ve mermerin hünerli ellerde mimarî estetiğe dönüştüğü görkemli endamıyla, hem de kapalı avlulu ve iki katlı medrese modeliyle ilk dönem Osmanlı mimarisinin en gözde tecrübelerinden biridir. Yıldırım Bayezidin yaptırdığı türbe, insanı adım atar atmaz dokunan sessizliğiyle kucağına çeker. Parıldayan âsûde bir yıldızdır burada zaman; seferler ve cenklerle geçen hareketli yıllar, asırların içinden kopup helezonik bir vakumlamayla bu kutlu kubbenin altında toplanır. Bursada yatan Osmanlı padişahları için ölümü bir mükâfata dönüştüren ve onlara bir evliya talihi yaşatan mânâ bu olsa gerek. Şehit hünkâr ile akrabalarının olanca heybetiyle yükselen, semavatla her an buluşuyormuş hissi veren merkadlerinin başucundayken düşünmeden edemeyiz; sandukaların kapakları bir an için açılıp da ecdat rüyalarında mahfuz gülbanklar, naralar, tekbirler ve tehliller bu berrak sessizliğin kristal çehresini damar damar çatlatır mı? Yahya Kemalin mısraları bir an için hakikat olur mu ki burada?
Âhiret öyle yakın seyredilen manzarada
O kadar komşu ki dünyaya, duvar yok arada,
Geçer insan bir adım atsa birinden birine,
Kavuşur karşıda, kaybettiği bir sevdiğine.
Ahmet Hamdi Tanpınar, bir Bursa seyahatinin ardından bu şehirde bıraktığı bazı hislerini Hüdavendigâr Camiinde aramaya koyulur. Hayalleri mazi, hâl ve istikbali birden gösteren sihirli bir aynaya dönüşür. Bu bahçe, hakiki mânâsını Şehit Padişah Murad Hüdavendigârı ağırlıyor olmasından almaktadır. Sırpsındığı Zaferinin bir şükür nişanesi olarak 13641365 yıllarında alt katı ibadethâne, üst katı medrese olarak inşa edilen Hüdavendigâr Camii, Osmanlı mimarisinde akıl ile kalbi aynı yapıda cemetmiş güzel örneklerdendir.
Cami, hem taş ve mermerin hünerli ellerde mimarî estetiğe dönüştüğü görkemli endamıyla, hem de kapalı avlulu ve iki katlı medrese modeliyle ilk dönem Osmanlı mimarisinin en gözde tecrübelerinden biridir. Yıldırım Bayezidin yaptırdığı türbe, insanı adım atar atmaz dokunan sessizliğiyle kucağına çeker. Parıldayan âsûde bir yıldızdır burada zaman; seferler ve cenklerle geçen hareketli yıllar, asırların içinden kopup helezonik bir vakumlamayla bu kutlu kubbenin altında toplanır. Bursada yatan Osmanlı padişahları için ölümü bir mükâfata dönüştüren ve onlara bir evliya talihi yaşatan mânâ bu olsa gerek. Şehit hünkâr ile akrabalarının olanca heybetiyle yükselen, semavatla her an buluşuyormuş hissi veren merkadlerinin başucundayken düşünmeden edemeyiz; sandukaların kapakları bir an için açılıp da ecdat rüyalarında mahfuz gülbanklar, naralar, tekbirler ve tehliller bu berrak sessizliğin kristal çehresini damar damar çatlatır mı? Yahya Kemalin mısraları bir an için hakikat olur mu ki burada?
Âhiret öyle yakın seyredilen manzarada
O kadar komşu ki dünyaya, duvar yok arada,
Geçer insan bir adım atsa birinden birine,
Kavuşur karşıda, kaybettiği bir sevdiğine.