- Katılım
- 2 Haz 2020
- Mesajlar
- 886
- Tepkime puanı
- 2,336
- Puanları
- 93
- Cinsiyet
Müminler Allah’a Tevekkül Ederler
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim
“De ki: “Allah bizim için ne yazmış ise ancak o bize ulaşır, bizim mevlâmız O’dur. Müminler sâdece Allah’a tevekkül etsinler.” (Tevbe, 51)
Rasûlullah (sav) Efendimiz buyurdular:
“Kul, başına gelecek bir musîbetin asla şaşırmayacağını, başına gelmeyecek bir musîbetin de asla gelmeyeceğini bilmedikçe imanın hakîkatına ulaşamaz.” (Tirmizî, Kader, 10)
İsmet bin Mâlik (ra):
“…Allâh Sen’i insanlardan korur…” (Mâide, 67) âyet-i kerîmesi nâzil oluncaya kadar Allâh Rasûlü’nü geceleri korurduk.” demiştir. (Süyûtî, Lübâbu’n-Nukûl, I, 148)
Hz. Âişe vâlidemiz de şöyle anlatır:
Bir gece Rasûlullâh Efendimiz’in uykusu kaçtı. Ben:
“-Ne oldu ey Allâh’ın Rasûlü?” dedim.
“-Bu gece bizi muhâfaza edecek sâlih bir zât yok mu?” buyurdu. Biz bunları konuşurken dışarıdan kılıç şakırtısı geldi. Rasûlullâh (sav):
“-Kim o?” dedi. Bir ses:
“-Sa’d ve Huzeyfe, ey Allâh’ın Rasûlü! Sen’i korumak üzere geldik.” dedi. Daha sonra Rasûlullâh (sav) uyudu. Hattâ düzenli bir şekilde nefes alışını
işittim. Bunun üzerine; “…Allâh Sen’i insanlardan korur…” (Mâide, 67) âyet-i kerîmesi nâzil oldu. Hz. Peygamber çadırdan başını çıkarıp:
“–Ey insanlar, artık gidebilirsiniz. Çünkü beni Allâh korumaktadır.” buyurdu. (Vâhidî, Esbâbü Nüzûli’l-Kur’ân, thk: Kemâl Besyûnî Zağlûl, Beyrut 1990, s. 204-205.)
Fahr-i Kâinât Efendimiz tedbîrini alır, sonra da Allâh’a tevekkül ederdi. Cenâb-ı Hak, kendisini muhâfaza etmeyi va’dettikten sonra ise hiçbir endişe
duymadan Allâh Teâlâ’ya tevekkül etmiştir. (Osman Nûri Topbaş, Faziletler Medeniyeti-1, Erkam Yay.)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Halîm:
Cezalandırma imkânına ve gücüne sahipken suçluların cezasını hemen vermeyen, gazâbın kendisine gâlip gelmediği, sapıkların düşüncesizliklerinin,
âsilerin isyanlarının kendisini öfkelendirmediği, teennî ve afv sahibi, kullarının suçunu anlamasına ve tövbe etmesine imkan tanıyan, acelecilikle ve
kızgınlıkla davranmayan ve ceza vermekte de acele etmeyen, çok yumuşak davranan demektir.
Kısa Günün Kârı
Tevekkül, gerekli tedbirleri aldıktan sonra işi Allah Teâlâ’ya havâle etmek ve O’nun yaptığına râzı olmaktır. Kula düşen Mevlâsı’na tevekkül etmek,
O’nun rızâsını istemek ve Allah’ın takdir ettiği şeylerin dışında hiçbir şeyin kendisine isabet etmeyeceğine inanmaktır.
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim
“De ki: “Allah bizim için ne yazmış ise ancak o bize ulaşır, bizim mevlâmız O’dur. Müminler sâdece Allah’a tevekkül etsinler.” (Tevbe, 51)
Rasûlullah (sav) Efendimiz buyurdular:
“Kul, başına gelecek bir musîbetin asla şaşırmayacağını, başına gelmeyecek bir musîbetin de asla gelmeyeceğini bilmedikçe imanın hakîkatına ulaşamaz.” (Tirmizî, Kader, 10)
İsmet bin Mâlik (ra):
“…Allâh Sen’i insanlardan korur…” (Mâide, 67) âyet-i kerîmesi nâzil oluncaya kadar Allâh Rasûlü’nü geceleri korurduk.” demiştir. (Süyûtî, Lübâbu’n-Nukûl, I, 148)
Hz. Âişe vâlidemiz de şöyle anlatır:
Bir gece Rasûlullâh Efendimiz’in uykusu kaçtı. Ben:
“-Ne oldu ey Allâh’ın Rasûlü?” dedim.
“-Bu gece bizi muhâfaza edecek sâlih bir zât yok mu?” buyurdu. Biz bunları konuşurken dışarıdan kılıç şakırtısı geldi. Rasûlullâh (sav):
“-Kim o?” dedi. Bir ses:
“-Sa’d ve Huzeyfe, ey Allâh’ın Rasûlü! Sen’i korumak üzere geldik.” dedi. Daha sonra Rasûlullâh (sav) uyudu. Hattâ düzenli bir şekilde nefes alışını
işittim. Bunun üzerine; “…Allâh Sen’i insanlardan korur…” (Mâide, 67) âyet-i kerîmesi nâzil oldu. Hz. Peygamber çadırdan başını çıkarıp:
“–Ey insanlar, artık gidebilirsiniz. Çünkü beni Allâh korumaktadır.” buyurdu. (Vâhidî, Esbâbü Nüzûli’l-Kur’ân, thk: Kemâl Besyûnî Zağlûl, Beyrut 1990, s. 204-205.)
Fahr-i Kâinât Efendimiz tedbîrini alır, sonra da Allâh’a tevekkül ederdi. Cenâb-ı Hak, kendisini muhâfaza etmeyi va’dettikten sonra ise hiçbir endişe
duymadan Allâh Teâlâ’ya tevekkül etmiştir. (Osman Nûri Topbaş, Faziletler Medeniyeti-1, Erkam Yay.)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Halîm:
Cezalandırma imkânına ve gücüne sahipken suçluların cezasını hemen vermeyen, gazâbın kendisine gâlip gelmediği, sapıkların düşüncesizliklerinin,
âsilerin isyanlarının kendisini öfkelendirmediği, teennî ve afv sahibi, kullarının suçunu anlamasına ve tövbe etmesine imkan tanıyan, acelecilikle ve
kızgınlıkla davranmayan ve ceza vermekte de acele etmeyen, çok yumuşak davranan demektir.
Kısa Günün Kârı
Tevekkül, gerekli tedbirleri aldıktan sonra işi Allah Teâlâ’ya havâle etmek ve O’nun yaptığına râzı olmaktır. Kula düşen Mevlâsı’na tevekkül etmek,
O’nun rızâsını istemek ve Allah’ın takdir ettiği şeylerin dışında hiçbir şeyin kendisine isabet etmeyeceğine inanmaktır.