kervan
Aktif Üye
- Katılım
- 2 Haz 2020
- Mesajlar
- 916
- Tepkime puanı
- 2,374
- Puanları
- 93
- Cinsiyet
Mü’min Kulun Terâzisi
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim
“Ve sen elbette yüce bir ahlâk üzeresin.” (Kalem, 4)
Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:
“Kıyâmet gününde mü’min kulun terâzisinde güzel ahlâktan daha ağır bir şey bulunmaz, Allah Teâlâ çirkin hareketler yapan, çirkin sözler söyleyen kimseden nefret eder.” (Tirmizî, Birr, 62/2002)
Hz. Hatîce validemizin akrabası olan Hakîm bin Hizâm (ra) güzel ahlâk sahibi bir zât idi. Bu sahâbî, müslüman olmadan önce de son derece cömert,
müşfik, hayır-hasenât sahibi biriydi. Kızlarını diri diri gömmek isteyen babalardan onları satın alır, hayata kavuşturur ve himâye ederdi. Câhiliye
devrinde yüz köle âzâd etmiş ve yüz deveyi hac esnâsında kurban kesmek ve muhtaçlara dağıtmak sûretiyle tasadduk etmişti. Müslüman olunca
da yine Allah yolunda yüz deve infak etti ve yüz köleyi hürriyetine kavuşturdu. Bir gün Peygamber Efendimiz’e:
“-Ey Allâh’ın Rasûlü! Câhiliye devrinde yaptığım bazı hayırlar var: Sadaka vermek, köle âzâd etmek, sıla-i rahimde bulunmak gibi… Bunlara mukâbil bana ecir verilir mi?” diye sordu. Rasûlullah (sav):
“-Sen zaten, daha önce yaptığın bu hayırlar hürmetine İslâm’la şereflendin!” buyurdu. (Buhârî, Zekât 24, Büyû’100 Itk 12, Edeb 16, Müslim, Îmân 194-196)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
et-Tevvâb:
Kendisine yönelen kullarının günahlarını affeden, tövbelerini kabul eden demektir.
Kısa Günün Kârı
İnsanın sâdece sûreten değil, sîreten de insan olabilmesi; ancak güzel huylarla bezenip kötü huyları terk etmesiyle mümkündür.
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim
“Ve sen elbette yüce bir ahlâk üzeresin.” (Kalem, 4)
Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:
“Kıyâmet gününde mü’min kulun terâzisinde güzel ahlâktan daha ağır bir şey bulunmaz, Allah Teâlâ çirkin hareketler yapan, çirkin sözler söyleyen kimseden nefret eder.” (Tirmizî, Birr, 62/2002)
Hz. Hatîce validemizin akrabası olan Hakîm bin Hizâm (ra) güzel ahlâk sahibi bir zât idi. Bu sahâbî, müslüman olmadan önce de son derece cömert,
müşfik, hayır-hasenât sahibi biriydi. Kızlarını diri diri gömmek isteyen babalardan onları satın alır, hayata kavuşturur ve himâye ederdi. Câhiliye
devrinde yüz köle âzâd etmiş ve yüz deveyi hac esnâsında kurban kesmek ve muhtaçlara dağıtmak sûretiyle tasadduk etmişti. Müslüman olunca
da yine Allah yolunda yüz deve infak etti ve yüz köleyi hürriyetine kavuşturdu. Bir gün Peygamber Efendimiz’e:
“-Ey Allâh’ın Rasûlü! Câhiliye devrinde yaptığım bazı hayırlar var: Sadaka vermek, köle âzâd etmek, sıla-i rahimde bulunmak gibi… Bunlara mukâbil bana ecir verilir mi?” diye sordu. Rasûlullah (sav):
“-Sen zaten, daha önce yaptığın bu hayırlar hürmetine İslâm’la şereflendin!” buyurdu. (Buhârî, Zekât 24, Büyû’100 Itk 12, Edeb 16, Müslim, Îmân 194-196)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
et-Tevvâb:
Kendisine yönelen kullarının günahlarını affeden, tövbelerini kabul eden demektir.
Kısa Günün Kârı
İnsanın sâdece sûreten değil, sîreten de insan olabilmesi; ancak güzel huylarla bezenip kötü huyları terk etmesiyle mümkündür.