TARİH_KALEMİ
FK Üyesi
- Katılım
- 18 Tem 2022
- Mesajlar
- 42
- Tepkime puanı
- 2
- Puanları
- 8
- Yaş
- 67
- Konum
- Balıkesir
- Burç
- Kova
- Hobim
- Tarih Ve Şiir
- İsim
- Oğuz Egesoy
- Meslek
- Öğretmen
- Memleket
- Balıkesir
- Cinsiyet
- Medeni Hal
- Takım
METİN SERTOĞLU OĞLU ERDİM'İNE KAVUŞTU!
Yıllar önce oğlunu hunhar bir cinayete kurban veren Atıcılık ve Avcılık Federasyonu eski Başkanı Metin Sertoğlu beyin tümörüne yenik düştü. Türkiye'nin en uzun süre başkanlık (26 yıl) yapan ikinci spor adamı olan Sertoğlu Şubat ayından beri Ankara'da tedavi görüyordu. 19 yıldır evlat acısıyla yüreği kavrulan 74 yaşındaki talihsiz spor adamı, hastalığında da yalnız bırakıldı.
Erdim Sertoğlu
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'nın en genç üyesiydi. Henüz 23 yaşındaydı. Flüt sanatçısıydı. Pırıl pırıl, aydınlık yüzlü bir gençti. Yüreğinin aydınlığı yüzüne vurmuş gibiydi. Eğitimini tamamladıktan sonra yurtdışına gitmeyi ve sanatını uluslararası düzeye taşımayı hedefliyordu. Sevil-Metin Sertoğlu çiftinin tek oğluydu. Bir de ablası vardı. Ailesi ile birlikte Ankara'da yaşıyordu. Yaz aylarını ise Ayvalık-Cunda Adası'ndaki yazlık evlerinde geçiriyorlardı. O yaz da rutin geçen mevsimlerden biriydi. Sakin bir Ağustos sabahıydı. Takvim yaprakları 12 Ağustos 1994 yılını gösteriyordu. Erdim, anne babasına kız arkadaşıyla buluşacağını söyleyerek evden ayrıldı. Aracına atladı ve yola koyuldu. Henüz sokaktan yeni çıkmıştı ki, kaldırımda bekleyen bir erkek ile bir kadın kendisine el kaldırarak otostop yapmak istedi. Erdim durdu. Çifti aracına aldı. Bir kaç komşu buna şahit olmuştu. Saatler 11.00'i gösteriyordu. Bu, Erdim Sertoğlu'nun hayatta görüldüğü son andı.
Katlettiler, Fidye Aldılar
Erdim akşam eve dönmedi. Ailesi telaşla onu aramaya başladı. Her yana haber saldılar. Kız arkadaşıyla da buluşamamıştı. Derhal polise haber verildi. Her yerde aranmaya başlandı. Yürekler korku içinde atıyordu. Bir gün, iki gün, üç gün derken, zaman hızla akıyordu. Bir kaç gün sonra bir telefon aldılar. Erdim'in ellerinde olduğunu söyleyen bir ses kendilerinden 100 bin lira fidye istiyordu. Büyük bir paraydı. Ama vermekten başka çareleri yoktu. Baba Metin Sertoğlu taktı takıştırdı, parayı buldu ve sözü edilen yere bıraktı. Ama Erdim ortalıkta yoktu. Parayı alan fidyeciler Erdim'i vermediler. Ve sırra kadem bastılar. Erdim kaybolalı 58 gün geçmişti ki, evlerine yakın ormanlık bir alanda insan kemikleri bulundu. Kemiklerin yanında Erdim'in evden çıkarken giydiği kıyafetler vardı. Kötü haber Sertoğlu ailesine tez zamanda ulaştı. Anne-baba Sertoğlu dizlerinin üzerine çöktüler ve avazları çıktığı kadar bağırdılar. Acıdan kaskatı kesilmişlerdi. Allahsız caniler parayı almadan önce Erdim'i 48 bıçak darbesiyle katletmiş, künyesini, saatini almış ve cesedini ormana atmışlardı. Zavallı Erdim'in cansız bedeni vahşi hayvanlar tarafından parçalanmıştı.
Rahşan Affı Aileyi Yıktı
İnsan suretindeki iki vahşi yakalandı. İdam cezasıyla yargılandılar. Onlar yargılanırken idam kalktı. Müebbet hapse mahkum oldular. Derken Rahşah affı devreye girdi. Cezaları indirildi. 2005 yılında ise ceza yasalarında bir düzenleme daha yapıldı. Katiller bundan faydalanmak için başvurdu. Ve kısa süre içinde bırakıldılar. Yürekli bir savcı çıktı itiraz etti. Mahkeme itirazı haklı buldu. Mahkumlardan biri yakalandı, tekrar içeri girdi, diğeri ise bulunamadı. Biricik oğullarının kaybıyla kanı çekilen aile, bu hukuk oyunlarıyla ikinci kez öldü. Baba Metin Sertoğlu Türkiye Atıcılık ve Avcılık Federasyonu Başkanıydı. Aynı zamanda da Hürriyet Gazetesi'nde köşe yazıları yazıyordu. Oğlunun ölümünün ardından yürek burkan yazılar kaleme almıştı. Oğlunun anısını yaşatmak için her yıl Haziran ayında İzmir'de atıcılık turnuvası organize etmeye başlamıştı. 2004 yılındaki seçimi kaybedene kadar tam 26 yıl başkanlık görevinde bulunmuştu. Türkiye'nin en uzun süre başkanlık yapan ikinci federasyon başkanıydı. Başkanlık görevi oğlunun acısıyla baş etmesi için bir meşgale gibiydi. Kaybedince boşlukğa düştü.
Ne Gelen Var, Ne Giden
Ayvalık'a yerleşti. Kendini bağ-bahçe işlerine verdi. Eşiyle birlikte birbirlerine dayanarak hayata tutunmaya çalışıyordu. Bu şekilde 2013'e kadar ağır aksak hayat yolunda ilerlediler. Şubat ayında aniden bir görme kaybı yaşadı. Hareketleri de ağırlaşmıştı. Derhal hastaneye kaldırıldı. Yapılan tetkikler sonucu beyninde tümör tespit edildi. Ameliyata alındı. Ardından kemoterapi ve radyoterapi gördü. Üç ay kadar yattıktan sonra taburcu edildi. Evine gider gitmez yeniden rahatsızlandı. Tekrar hastane günleri... Tümör kötü huyluydu. Doktorlar dua edin dediler. Bir kaç hafta direndi. Vefatından bir gün önce yakın dostu Olimiyat Şampiyonu Ahmet Ayık ile birlikte yanındaydık. Zar zor konuşuyordu. Eski güzel günlerden söz etmeye çalışıyordu. Eşi Sevil Hanım ise vefasızlıktan şikayet ediyordu. Hastalığı sırasında yalnız bırakılmıştı. Bir kaç yakın dostunun dışında hiç kimse yanına bile uğramamıştı. Federasyon, bir geçmiş olsun mesajı bile yayınlamamıştı. Zaten oğlu adına düzenlenen turnuvayı da kaldıralı epey olmuştu. Hastalığı çalıştığı gazetelere dahi haber olmamıştı. Kırgın kalbi daha fazla dayanamadı ve 23 Mayıs 2013'de durdu. Dünyadayken doyamadığı oğluna kavuşmak için sonsuzluğa doğru kanat çırparak gözlerden kayboldu.
Demirel'e Af Mektubu Yazmıştı
Metin Sertoğlu 1999 yılında TBMM'den çıkan Rahşan Affını veto etmesi için zamanın Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e mektup yazmış, Demirel de yasayı veto etmişti. Sertoğlu'nun mektubu şöyleydi: Sayın Cumhurbaşkanım, Canım, bir tanecik 23 yaşındaki Cumhurbaşkanlığı'nın en genç sanatçısı oğlum Erdim Sertoğlu, sırf iyilik olsun diye evinin önünde el kaldıran bay, bayan iki otostopçuyu arabasına aldı. Kuzu postuna bürünmüş bu iki cani, oğlumu eli ayağı bağlı bir şekilde soktukları otomobilin bagajında, 1994 Ağustos ayının en sıcak bir gününde, asırlar kadar uzun gelen ölüm korkusunu yaşattılar. Bununla da yetinmeyip üç kuruşluk altın kolyesine tamaen, telle boğarak orman içine terk edip, kurda kuşa yem ettiler. Kaçırdıkları gün oğlumu öldürmelerine rağmen, tam 58 gün mektup ve telefonlarla kendisini serbest bırakacaklarını söyleyip, üstüne üstlük, 40 bin Mark da fidye aldılar. Sonuçta beni evladımın yüzüyle değil, kemikleriyle kucaklaştırdılar.
Caniler Yakalandı
Polis canileri yakaladı, Celal Atalay 1978 talebe olaylarında kahvehane taramaktan 8.5 yıla mahkûm olmuşken, aftan yararlanıp salınan bir ülkücü cani, sevgilisi Birsen Öngören ise onunla yaşayan bir sokak kadınıydı. Adalet her ikisini de idama, ayrıca gasp ve fidye almaktan, 47'şer yıl ağır hapse mahkum etti. Dosyaları Yüce Meclis'in tozlu raflarında kaderine terk edilmiş beklerken, şimdi Genel Kurul'da havaya kaldırılan siyasi ellerin hediyesi olarak, çok değil, 6 yıl sonra salınacakları günün hesabını yapmaktadırlar. Tüm mağdurlar ve mazlumlar adına avazım çıktığı kadar, adalet, insaf ve merhamet diye yukarıya doğru haykırıyor, Cumhurbaşkanım da işitsin istiyorum!
Hamit TURHAN
25 Mayıs 2013
25 Mayıs 2013