kervan
Aktif Üye
- Katılım
- 2 Haz 2020
- Mesajlar
- 945
- Tepkime puanı
- 2,388
- Puanları
- 93
- Cinsiyet
Mesuliyetini Unutma!
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim
“Şeytan sizi fakirlikle korkutur ve size cimriliği telkin eder. Allah ise size katından bir mağfiret ve bir lütuf vaat eder. Allah her şeyi ihata eden ve her şeyi bilendir.” (Bakara, 268)
Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:
“Allah Teâlâ cömerttir, ihsan sâhibidir; cömertliği ve yüksek ahlâkı sever…” (Süyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr, I, 60)
Sâhabe-i kirâmdan Abdullah bin Câfer (ra) bir seyahat esnâsında, bir hurma bahçesine uğradı. Bahçenin hizmetçisi siyahî bir köle idi. Köleye üç
adet ekmek getirmişlerdi. Bu sırada bir köpek geldi. Köle, ekmeklerden birini ona attı. Köpek, ekmeği yedi. Öbürünü attı. Onu da yedi. Üçüncüyü attı. Onu da yedi.
Bunun üzerine Abdullah bin Câfer (ra) ile köle arasında şöyle bir konuşma geçti:
“-Senin ücretin nedir?”
“-İşte gördüğünüz üç ekmek.”
“-Niçin hepsini köpeğe verdin?”
“-Buralarda hiç köpek yoktu. Bu köpek uzaklardan gelmiş olmalı. Aç kalmasına gönlüm râzı olmadı.”
“-Peki bugün sen ne yiyeceksin?”
“-Sabredeceğim, günlük hakkımı Rabbimin bu aç mahlûkuna devrettim.”
Bu güzel ahlâk karşısında hayran kalan Abdullah bin Câfer (ra):
“-Sübhânallah! Bir de benim çok cömert olduğumu söylerler. Hâlbuki bu köle benden daha cömertmiş!” buyurdu.
Ardından da o köleyi ve hurma bahçesini satın aldı. Köleyi âzâd edip, hurmalığı ona bağışladı. (Gazâlî, Kimyâ-yı Saâdet, trc. A. Fâruk Meyân, İstanbul 1977, s.467)
Düşünmek gerekir ki; bedenen bir köle, fakat rûhen mânâ sultanı olan o zât, kimden, nerede ve hangi tahsili almıştı? Bugünkü ifadesiyle, hangi
fakültede doktora yapmıştı? Bu rûhî olgunluk hangi eğitim sisteminin mahsûlüydü?..
Demek ki dünyevî olarak hangi tahsili yapmış olursak olalım, her zaman muhtaç olduğumuz asıl tahsil, “mârifetullah” tahsilidir. Yani Cenâb-ı Hakk’ı
kalben tanıyabilmek… (Osman Nûri Topbaş, Altınoluk Dergisi, Kasım-2015)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Müteâlî:
İzzet, şeref ve hükümranlık bakımından en yüce olan, aklın alabileceği her şeyden çok yüce olan, noksanlıklardan uzak, yücelik, şan, şeref, kuvvet ve kudret sahibi olan demektir.
Kısa Günün Kârı
Mü’min, Hâlık’ın şefkat nazarıyla mahlûkâta bakış tarzı kazanmalıdır. Merhamete muhtaç insanlara infak ile mükellef olduğu gibi, kapısına gelmiş
olan kedi-köpekten bile mes’ûl bulunduğunu unutmamalıdır.
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim
“Şeytan sizi fakirlikle korkutur ve size cimriliği telkin eder. Allah ise size katından bir mağfiret ve bir lütuf vaat eder. Allah her şeyi ihata eden ve her şeyi bilendir.” (Bakara, 268)
Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:
“Allah Teâlâ cömerttir, ihsan sâhibidir; cömertliği ve yüksek ahlâkı sever…” (Süyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr, I, 60)
Sâhabe-i kirâmdan Abdullah bin Câfer (ra) bir seyahat esnâsında, bir hurma bahçesine uğradı. Bahçenin hizmetçisi siyahî bir köle idi. Köleye üç
adet ekmek getirmişlerdi. Bu sırada bir köpek geldi. Köle, ekmeklerden birini ona attı. Köpek, ekmeği yedi. Öbürünü attı. Onu da yedi. Üçüncüyü attı. Onu da yedi.
Bunun üzerine Abdullah bin Câfer (ra) ile köle arasında şöyle bir konuşma geçti:
“-Senin ücretin nedir?”
“-İşte gördüğünüz üç ekmek.”
“-Niçin hepsini köpeğe verdin?”
“-Buralarda hiç köpek yoktu. Bu köpek uzaklardan gelmiş olmalı. Aç kalmasına gönlüm râzı olmadı.”
“-Peki bugün sen ne yiyeceksin?”
“-Sabredeceğim, günlük hakkımı Rabbimin bu aç mahlûkuna devrettim.”
Bu güzel ahlâk karşısında hayran kalan Abdullah bin Câfer (ra):
“-Sübhânallah! Bir de benim çok cömert olduğumu söylerler. Hâlbuki bu köle benden daha cömertmiş!” buyurdu.
Ardından da o köleyi ve hurma bahçesini satın aldı. Köleyi âzâd edip, hurmalığı ona bağışladı. (Gazâlî, Kimyâ-yı Saâdet, trc. A. Fâruk Meyân, İstanbul 1977, s.467)
Düşünmek gerekir ki; bedenen bir köle, fakat rûhen mânâ sultanı olan o zât, kimden, nerede ve hangi tahsili almıştı? Bugünkü ifadesiyle, hangi
fakültede doktora yapmıştı? Bu rûhî olgunluk hangi eğitim sisteminin mahsûlüydü?..
Demek ki dünyevî olarak hangi tahsili yapmış olursak olalım, her zaman muhtaç olduğumuz asıl tahsil, “mârifetullah” tahsilidir. Yani Cenâb-ı Hakk’ı
kalben tanıyabilmek… (Osman Nûri Topbaş, Altınoluk Dergisi, Kasım-2015)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Müteâlî:
İzzet, şeref ve hükümranlık bakımından en yüce olan, aklın alabileceği her şeyden çok yüce olan, noksanlıklardan uzak, yücelik, şan, şeref, kuvvet ve kudret sahibi olan demektir.
Kısa Günün Kârı
Mü’min, Hâlık’ın şefkat nazarıyla mahlûkâta bakış tarzı kazanmalıdır. Merhamete muhtaç insanlara infak ile mükellef olduğu gibi, kapısına gelmiş
olan kedi-köpekten bile mes’ûl bulunduğunu unutmamalıdır.