Foruma hoş geldin, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Düşünce Platformumuza Hoşgeldiniz!

Düşünce Platformumuz bilgi ve düşüncenin en özgür adresidir!
Güne, gündeme ve yarınlara dair söyleyeceğim var diyenlerin, günlük koşuşturmaca içerisinde zihin jimnastiği yapmak isteyenlerin özgürlük meşalesi ~ FORUM KALEMİ ~

Biliyor musun? Memleketler parasızlıktan değil, ahlaksızlıktan çökerdi.

AsyA

Forum Kalemi
Öylesine...
Katılım
1 May 2020
Mesajlar
15,134
Çözümler
1
Tepkime puanı
40,504
Puanları
113
Cicero'nun diktatörlükle savaşı!
Diktatör Sezar, Brütüs önderliğindeki senatörler tarafından M.Ö. 15 Mart 44'te öldürüldü.

Jül Sezar'ın ölümü ardından Cicero'nun popülerliği arttı. Senato'nun en güçlü, en sözü geçer adamı haline geldi. Hitabeti güçlüydü. Sezar'dan sonra giderek güçlenen Marcus Antonius'u sevmiyordu. Onun da cumhuriyet kılıfı altına saklanarak diktatör olacağını düşünüyordu. Senato'da bu nedenle sert konuşmalar yaptı.
“Bu kitap hepinize Sezar'ın neden öldürüldüğünü açıklayacak bir kitaptır” diye söze başladı.
Kitabın adı “De legibus” idi; yasalar üzerine yazılmış bir kitaptı.
“Yıllarca yasaların değil, diktatörlerin hegemonyasında, baskısında kaldık. Artık Roma'nın üzerinde Jüpiter'in yeni ışıkları doğacak ve cumhuriyet rejiminden imparatorluğa geçen bu devlet dünyanın geleceğine damgasını vuracak.”
Senatörlerden biri ayağa kalkarak, “Yüce Cicero,” diye söze başladı: “Sezar ile aranın iyi olmadığını tüm Roma biliyor. Sezar'a karşı hep Pompeius'un tarafını tuttun. Bu da bilinen bir şey. Ama senin ikisi arasındaki farkı bize anlatmakta hep güçlük çektiğini düşünüyoruz. Roma Senatosu olarak daha belirgin çizgilerle neyi istediğini anlatmanı istiyoruz.”
Cicero genç senatör Aurelius'a bir süre baktıktan sonra şöyle dedi:

“Bütün insanlarda ortak olan akıldan hukuku türetmektir. Roma, ancak adil bir hukuk sistemiyle ayakta kalabilir. Öldürmek, çalmak, yalancı tanıklık, gizli tanıklık… Bütün bunlar toplumların, diktatörlerin ya da yüksek yargıçların kararıyla yasak edilmiş değildir. Bunlar günümüzde geçerli. Sezar bir diktatördü. Hepimize büyük vaatlerde bulundu, ama ilk işi Cumhuriyetin başını ezmek oldu ve tek başına ülkeyi hem de acımasızca yönetmeye başladı. Onu, dedelerinden Caligula ile eş tutmak gerek.
Evet, Sezar büyük askeri başarılara imza atmıştır, Roma İmparatorluğu'nun sınırlarını da genişletmiştir, ama neye rağmen? Halkının tüm haklarını elinden alıp, onları yalnızlaştırıp, Roma surlarının gerisine iterek kendi imparatorluk heveslerini tatmin için acımasızca ölüme ve açlığa göndermiştir. Çalmak, hırsızlık, gizli tanıklar, yalancı tanıklar, cinayetler…
Bütün bunları engelleyecek olan yasalara hiç dokunmamış, tam tersine daha da serbestleşmesini sağlamıştır. Bütün bu insanlık dışı uygulamaları engelleyecek tek şey; akıl ile algılanabilen, kanıtlanabilen bir hukuktur.”

Cicero'ya göre, memleketler parasızlıktan değil, ahlaksızlıktan çökerdi…

Sözünü sürdürdü:
“Sistemleri ahlak üzerinde tartışmak ve konuşmak gerekir. Önemli olan ayakta kalan Roma'nın erdemlerinin tartışılmasıdır. Erdem, pratik hayatta, özellikle devlet hayatında mutlak değerdir. Onur, erdemin armağanıdır. Artık zavallı (tahıl hırsızı) Clodius için bunun çok geç olduğunu kabul ediyorsunuz. Sahip olduğundan fazlasını istemeyen insan zengindir. Giderek ahlak ve erdem açısından tam bir çöküşe sürüklenen Roma'nın bu bataktan nasıl çıkacağıdır konumuz.
Caligula gibi sefahat yollarıyla, delilikle ve zulümle mi; yoksa Gaius Octavianius gibi erdemli ve adil bir imparatorla mı?”
Bu son cümle üzerine senato bir anda karıştı. Cicero'nun, Marcus Antonius'u sevmediğini, onun yerine her zaman (Sezar'ın yeğeni) Gaius Octavianus'u tercih ettiğini tüm Roma biliyordu. Fakat Cicero'nun böylesine ulu orta Antonius'u karşısına alması neredeyse ölüm fermanını imzalaması demekti.
Cicero geri adım atmadı. Cesurdu. “Malını kaybeden bir şeyini kaybeder; namusunu kaybeden birçok şeyini kaybeder; cesaretini kaybeden her şeyini kaybeder” diyen Cicero, ayaklarını yere vurarak kalabalığı sakinleştirmeye çalıştı. Cicero, “Antonius ile Octavianius arasındaki en büyük fark ne biliyor musunuz” diye bağırdı: “Ahlak!”
Senatörler sustu ve yerlerine oturdu.
“Son kez söylüyorum: Unutmayın ki imparatorluklar diktikleri çarmıhlarla ancak adaleti sağlayabilirler. Ahlak ve erdem çöktüğünde, devleti yönetemezsiniz!
Cicero sözleriyle senatoyu diktatör heveslisi Antonius'a karşı kışkırtmayı başardı.
Aslında…
Hem Antonius'u hem de Octavianus'u devre dışında bırakma niyetindeydi; ama başaramadı.
Üstelik…
Desteklediği Gaius Octavianus, düşmanı Marcus Antonius ve Sezar'ın sağ kolu M.Aemilius Lepidus ile anlaşarak 2. triumvurluk'u kurdu; tekrar otokratik gücü ele geçirdi.
Cicero'yu devlet düşmanı ilan ettiler.
Cumhuriyet destekçisi Cicero kaçtı, fakat yakalandı. M.Ö. 43 yılının 7 Aralık günü başı kesilerek idam edildi. Başı halka teşhir edildi, elleri ise senato binasının kapısına çivilendi…
Zamanla Roma'da cumhuriyet önce imparatorluğa dönüştü ve sonra yıkıldı gitti…
Cumhuriyet'in savunucusu Cicero ise adını sonsuzluğa yazdırdı…
Şöyle demişti…

''Yarınlar; yorgun ve bezgin kimselere değil, rahatını terk edebilen gayretli insanlara aittir…''

FB_IMG_1720630899164.md.jpg
 

Forumdan daha fazla yararlanmak için giriş yapın yada üye olun!

Forumdan daha fazla yararlanmak için giriş yapın veya kayıt olun!

Kayıt ol

Forumda bir hesap oluşturmak tamamen ücretsizdir.

Şimdi kayıt ol
Giriş yap

Eğer bir hesabınız var ise lütfen giriş yapın

Giriş yap

Tema düzenleyici

Tema özelletirmeleri

Grafik arka planlar

Granit arka planlar