kervan
Aktif Üye
- Katılım
- 2 Haz 2020
- Mesajlar
- 945
- Tepkime puanı
- 2,388
- Puanları
- 93
- Cinsiyet
Manevi Yolun Hastalığı | ||
|
Rasûlullah (sav) Efendimiz buyurdular:
“Elbette Allah Teâlâ yeri size mûtî ve âmâde yaptı. Siz yerin omuzlarında yürürsünüz. Mütevâzı ve alçak gönüllü olmaları için de Âdemoğullarını topraktan yarattı. Ancak onlar övünüp,
böbürlenip kibirlendiler. Kalbinde zerre kadar kibir olan kişi asla cennete giremez.” (Müslim, Îman, 147.)
Kibir ve ucub târihi, İblis’ten başlayarak Nemrudlar, Firavunlar, Kârûnlar ve Ebû Cehiller gibi nice ahmakların âleme ibret olan âkıbetlerini sergilemektedir. Bu zavallılar silsilesi, sayıya gelmeyecek kadar uzundur.
Kur’ân-ı Kerîm’de, kibrin ilk temsilcisi olarak iblis gösterilmektedir. O, “Âdem’e secde et!” emri karşısında büyüklük taslamış, netîcede bu kibri onu küfre sürüklemiştir. (Bakara, 34) Allâh Teâlâ, iblisin bu davranışına karşı:
“…Böbürlendin mi, yoksa gerçekten yücelmiş olanlardan mısın?” (Sâd, 75) buyurmak sûretiyle de, onun secde etmeyişinin gerçek yücelikle bir alâkasının bulunmadığını ve sadece
büyüklük kuruntusundan kaynaklandığını beyân etmiştir.
Demek ki “ben” iddiâsı, mânevî yolun bir nevî kanseridir. İblis, meleklerin hocası iken, benliği yüzünden ebedî hüsrâna dûçâr olmuştur. (Osman Nûri Topbaş, Mesnevi Deryasından Âb-ı Hayat Katreleri, Erkam Yay.)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Müntekım: İntikam alan, suçluları gerektiği gibi cezalandıran, cezayı da adaleti ile veren, haksızlık etmeyen demektir.
Kısa Günün Kârı
Kibir ile ucub, birbirinden ayrılmayan iki çirkin vasıftır. Bu illetlerin netîcesi, dünyâda huzursuzluk, âhirette ise ilâhî azap tecellîleridir. Bu iğrenç huylar, kişinin kalbi ile güzel ahlâk arasına çekilen birer mânevî âfet perdesidir.