kervan
Aktif Üye
- Katılım
- 2 Haz 2020
- Mesajlar
- 916
- Tepkime puanı
- 2,374
- Puanları
- 93
- Cinsiyet
Mânevi Hayatın Kanseri | ||
|
"Kalbinde zerre kadar kibir bulunan kimse Cennet'e giremez..." (Müslim, Îmân, 147)
Ebû'l Hasan Harakânî Hazretleri buyurur:
"Nasıl ki namaz ve oruç farzdır, ifâsı mecbûridir, aynı şekilde gönülden kibri, hasedi ve hırsı bertaraf etmek de zaruridir."
"Tandırdan elbisene bir kıvılcım sıçrasa, hemen onu söndürmeye koşuyorsun! Peki dînini yakacak olan bir ateşin, yani kibir, haset ve riyâ gibi kötü sıfatların kalbinde durmasına nasıl müsâade edebiliyorsun?!"
Mü'min, dînin zâhirî ve bâtınî hükümlerine riâyet neticesinde kemâle erer. Nasıl ki dînin, abdest, namaz, oruç, zekât gibi zâhirî farzları varsa; güzel ahlâk, temiz bir vicdâna sahip olmak,
merhamet, şefkat, fedakârlık, ihlas ve takvâ gibi bâtınî farzları da vardır.
Aynı şekilde, nasıl ki dinde içki, zinâ kumar, fâiz gibi zâhirî haramlar varsa; gurur, kibir, riyâ, ucub, pintilik, haset, sûizan gibi bâtınî haramlar da bulunmaktadır.
Âyet-i kerîmede; "Günahın zâhirisini (açığını) da, bâtınîsini (gizlisini) de terk edin!.." (En'âm, 120) buyruluyor. Yani mü'minin, zâhirî haramlardan uzak durması zarurî olduğu gibi
rûhuna zehir saçan bâtınî haramlardan sakınması da öylece zarurîdir. Hattâ nice bâtınî haram, -mânevi hayattaki neticesi bakımından- zâhirî haramlardan daha tehlikelidir. (Osman Nûri
Topbaş, Hak Dostlarından Hikmetler, Erkam Yay.)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Mukît: Mahlûkatın azığını temin eden, yaşamak için gıdaları yaratan, bedenlerin ve ruhların açlığını doyuran, onların gıdasını veren ve her şeyi koruyan demektir.
Kısa Günün Kârı
Bâtınî günahları kalpten kazıyıp atabilmek, en az zâhirî günahlardan sakınmak kadar mühimdir. Ayrıca hırs, haset, kibir, ucub, riyâ gibi bâtınî haramlar, ekseriyetle hafife alınarak daha
fazla işlenmektedir. Hâlbuki mânevî hayatın kanseri olan bu gibi çirkin huylardan korunmak da elzemdir