Foruma hoş geldin, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Düşünce Platformumuza Hoşgeldiniz!

Düşünce Platformumuz bilgi ve düşüncenin en özgür adresidir!
Güne, gündeme ve yarınlara dair söyleyeceğim var diyenlerin, günlük koşuşturmaca içerisinde zihin jimnastiği yapmak isteyenlerin özgürlük meşalesi ~ FORUM KALEMİ ~

MAKLÛBENİN HİKÂYESİ

AsyA

Forum Kalemi
Öylesine...
Katılım
1 May 2020
Mesajlar
14,496
Çözümler
1
Tepkime puanı
38,700
Puanları
113
MAKLÛBENİN HİKÂYESİ
Bizde malum güruhla özdeşleşen maklûbenin, aslında 1187'de Salahaddîn Eyyûbî'nin Kudüs'ü Haçlılardan kurtarmasını simgeleyen bir "zafer yemeği" olduğunu biliyor muydunuz?
İşte hikâyesi:
https://www.yenisafak.com/yazarlar/tahakilinc/maklbenin-hikyesi-2052880
* * *
Fotoğraflara da özel dikkat rica ediyorum:
Filistinli kardeşlerimizin bugün "direniş yemeği" olarak isimlendirdiği maklûbe, geçtiğimiz yıllarda İsrail'in direkt şekilde taarruzuna bile maruz kaldı... Mescid-i Aksâ'da "direniş yemeği" maklûbe ikram eden hanımlar -özellikle de Hanâdî Halavânî ve Hatîce Huyevs-, önce Aksâ dışına, sonra Kudüs Eski Şehir dışına, sonra da Kudüs dışına çıkarıldı. Onlar ise işgalciyi çatlatırcasına, maklûbe pişirmeyi ve ikram etmeyi sürdürdüler.
Ayrıca Gazze'de düzenlenen bir maklûbe pişirme yarışmasında, kermes usulüyle "direniş yemeği" satılarak, geliri İsrail tarafından evleri yıkılanlara ulaştırıldı.
* * *
Maklûbe... Esas anlamını unuttuğumuz ve kaybettiğimiz onca sembolden biri bugün.


Ekli dosyayı görüntüle 433


Ekli dosyayı görüntüle 434


Ekli dosyayı görüntüle 435


Ekli dosyayı görüntüle 436



Ekli dosyayı görüntüle 437
 

AsyA

Forum Kalemi
Öylesine...
Katılım
1 May 2020
Mesajlar
14,496
Çözümler
1
Tepkime puanı
38,700
Puanları
113
MAKLÛBENİN HİKÂYESİ
Taha Kılınç

Salahaddîn Eyyûbî komutasındaki İslâm ordusu, 4 Temmuz 1187’de, tarihin şahit olduğu en kesin zaferlerden birini kazanarak Haçlıları mağlubiyete uğratmıştı. Taberiye Gölü yakınlarındaki Hıttîn’de gerçekleşen savaşın ardından Akkâ, Kayserya, Nâsıra ve Yâfâ’yı fetheden Salahaddîn, nihayet 2 Ekim günü muzaffer bir kumandan olarak Kudüs’e girmişti. 1099’da başlayan Haçlı işgali böylece sona eriyor, Kudüs yeniden Müslümanların himaye ve hâkimiyetiyle buluşuyordu.

Zaferden sonra Kudüs’te bir süre konaklayan ve şehirde gerekli düzenlemeleri yapmakla ilgilenen Salahaddîn’e, Filistin havalisinde çok sevilen “bâzincâniyye” isimli bir yemek ikram edildi. Pirinç ve sebze karışımıyla yapılan yemeğin ana maddesi patlıcan olduğu için, bu ismi almıştı. Başkomutana ikram edildiğinden, bu defa içeriğine parça et de eklenmişti. Salahaddîn, kendisine ters çevrilmiş bir tencere içinde servis edilen yemeğin hem görünüşünü hem de tadını çok beğenmişti. “Bu ters çevrilmiş (‘maklûbe’) yemeğin adı nedir?” diye sorunca, Kudüslüler onun kullandığı kelimeyi yemeğe isim olarak verdiler. Salahaddîn’e duyulan derin muhabbetin tesiriyle, “bâzincâniyye” artık “maklûbe” olarak anılmaya başladı. Bu hatıradan ötürü, Arap kaynaklarında maklûbenin unvanı “zafer yemeği”dir. Kudüslülerin zihninde, Haçlıların şehirden sökülüp atılmasını çağrıştırır.

Maklûbenin ilk defa, Filistin’in sahil yörelerinde, bulgur ve balık kullanılarak pişirildiği biliniyor. Yemek, Kudüs ve diğer iç mıntakalarda yaygınlaştıktan sonra, bulgurun yanı sıra pirinçle de pişirilmiş, balığın yerini de patlıcan ve diğer sebzeler almış. Et ise, ancak çok önemli kutlamalarda ve törenlerde içeriğe dâhil olmuş. Günümüzde de maklûbe, özellikle Kudüs ve çevresinde “millî yemek” mesabesindedir. Kudüslüler maklûbeyi çeşitli vesilelerle birbirlerine ikram ederken, Özgür Kudüs’ün hayalini kurarlar.

***

Kudüslülerin şuur altında “zafer yemeği” olarak kodlanan maklûbe, 2015’te Kudüslü öğretmen Hanâdî Halavânî tarafından “işgale karşı direniş” yöntemi olarak yeniden sahneye çıkarıldı. Ramazan ayında iftar ve sahurlarda Mescid-i Aksâ’daki Müslümanlara tencere tencere maklûbe ikram eden Halavânî ve arkadaşları, Salahaddîn’in bu muhteşem hatırasını tekrar Müslümanların gündemine taşıdı.

İsrail, önce eylemin siyasî ve tarihî yönünü fark etmedi, ancak maklûbe tencerelerinin ifade ettiği derin mana anlaşılır anlaşılmaz, Halavânî ve arkadaşlarına Mescid-i Aksâ yasağı getirildi. Ancak bu yasak, onları durdurabildi mi? Elbette hayır. Kendilerine “murâbıt” (nöbet tutanlar) adını veren Filistinli hanımlar, bu defa Aksâ’ya giden yollar üzerinde kamp kurdular. Bilhassa Bâbu’s-Silsile önünde maklûbe ikramına başladılar. Onların kendilerinden emin ve mütebessim bir eda ile tencereleri ters çevirip, sebzeli ve etli pilavları etrafa ikram etmeleri, bir süre sonra İsrail askerleri tarafından engellendi. Zor kullanarak, Bâbu’s-Silsile’de de maklûbe ikramını yasakladılar.

Pirinç, patlıcan, sebze ve et karışımı basit bir yemek, işgalcileri deliye döndürmüştü adeta. Derin manası ve hatırlattıkları düşünüldüğünde, deliye dönmekte hiç de haksız sayılmazlardı.

***

Maklûbe, Türkiye’de malum yapılanmayı çağrıştıran bir yemek. Maklûbenin aslında Kudüs’ün kurtuluşunu simgeleyen, bizzat Salahaddîn Eyyûbî’nin isimlendirdiği, Müslümanlara umut ve şuur aşılayan bir “zafer yemeği” olduğundan çoğumuz haberdar değiliz bu sebeple. Maklûbe çalınmış, anlamı değiştirilmiş ve içi boşaltılmış bir İslâmî simge. Malum yapılanma sadece “abilik”, “kardeşlik”, “cemaat”, “himmet” gibi kavramları zedelemekle kalmadı, maklûbeyi de elimizden aldı. Maklûbe bugün artık yalnızca “ihanet”, “darbe”, “samimiyeti istismar” gibi kötülükleri canlandırıyor zihnimizde. Düşününce, bu ne büyük bir kayıptır.

Daha önce de bu köşede yazmıştım, hatırlayanlar olacaktır:

İsrail, Hz. Yakub’un lakabını kendisine isim olarak seçmekle, zihinlerimizde bir peygamberin imajını yok etti. İsrail deyince, sadece zulüm akla geliyor, haklı olarak. İsrail’in kendisine bayrak olarak seçtiği altı köşeli yıldızın, Hz. Davud ve Hz. Süleyman tarafından kullanılan mühürler olduğunu da belki çoğumuz bilmiyoruz. Altı köşeli yıldız da, işgalle özdeşleşti çünkü. İsrail sadece Filistin topraklarını işgal etmedi, bize ait sembolleri de işgal ederek bizden koparıp aldı.

Bu çerçeveden bakınca: Maklûbenin malum yapılanmanın ana yemeği olarak seçilmesi, yaygınlaştırılması ve böylece hakiki manasının ve hikâyesinin unutturulması, acaba planlı bir hareket olabilir mi, diye düşünmeden edemiyor insan.
 
Son düzenleme:

AsyA

Forum Kalemi
Öylesine...
Katılım
1 May 2020
Mesajlar
14,496
Çözümler
1
Tepkime puanı
38,700
Puanları
113
Hiç yapmadım tadınıda bilmiyorum fakat "direniş yemegi" olarak sembolleşmesi hoşuma gitti ..

Yapılıp misafirlere ikram edilebilir aslında. Hemde hikayesi anlatılarak farkındalık oluşturulabilir.
 

Dolunay

FK Sorumlusu
MasterChef
Düşler ülkesinin deli kızı
Katılım
4 May 2020
Mesajlar
8,717
Tepkime puanı
16,285
Puanları
113
Memleket
Dünyada bir yerdeyim
Bizim ülkede malum cemaatle ilişkili malesef
 

AsyA

Forum Kalemi
Öylesine...
Katılım
1 May 2020
Mesajlar
14,496
Çözümler
1
Tepkime puanı
38,700
Puanları
113
Bizim ülkede malum cemaatle ilişkili malesef

Bu çerçeveden bakınca: Maklûbenin malum yapılanmanın ana yemeği olarak seçilmesi, yaygınlaştırılması ve böylece hakiki manasının ve hikâyesinin unutturulması, acaba planlı bir hareket olabilir mi, diye düşünmeden edemiyor insan.

Yazar da seninle aynı konudan bahsetmiş. Bizde doğrusunu anlatmaya çalışırız :)
 

Forumdan daha fazla yararlanmak için giriş yapın yada üye olun!

Forumdan daha fazla yararlanmak için giriş yapın veya kayıt olun!

Kayıt ol

Forumda bir hesap oluşturmak tamamen ücretsizdir.

Şimdi kayıt ol
Giriş yap

Eğer bir hesabınız var ise lütfen giriş yapın

Giriş yap

Tema düzenleyici

Tema özelletirmeleri

Grafik arka planlar

Granit arka planlar