-
- Katılım
- 1 May 2020
-
- Mesajlar
- 17,382
-
- Çözümler
- 1
-
- Tepkime puanı
- 47,782
-
- Puan
- 113

Aziz dostlar, son dönemde bankalar, maaş promosyonu yerine çalışanlara faizsiz kredi kullanma hakkı tanımaya başladı. Bu konu, özellikle faiz hassasiyeti olan kardeşlerimizde şu soruyu uyandırıyor:

Meseleyi kısaca incelediğimizde öncelikle çalışan ile banka arasında doğrudan bir iradî sözleşme bulunmadığını görüyoruz. Kurum, maaş ödemelerini hangi bankadan yapacağını zaten belirlemiştir. Dolayısıyla bu tercihle karşılaşan çalışan maaş anlaşmasının asli tarafı değil, sadece zorunlu kullanıcısıdır.
Yani meselemiz, “hangi bankayı tercih edeyim?” değildir. Bana sunulan alternatifler arasında “hangi seçenek meşru/helal bir tercihtir?” sorusudur.
Promosyon, özü itibarıyla faizli işlemlerden doğan menfaat olarak görüldüğü için dinen uygun görülmemiştir. Çünkü banka, maaş ödemelerinden elde ettiği fonları faizli biçimde işletmekte ve bu kazancın küçük bir kısmını çalışana “teşvik” olarak geri vermektedir. Yani burada verilen para, helal bir ticari kazanç değil, faizli sistemden doğan menfaattir.
Promosyon konusunda farklı görüşler olmakla birlikte özellikle geleneksel bankalara ilişkin ağır basan kanaat yukarıdaki gibidir. Meşru olacağı durumlara ilişkin farklı görüşleri ise daha önce yazmıştım. Bakılabilir.
Karşımıza çıkan yeni uygulamada ise banka menfaati nakit vermek yerine “faizsiz borç hakkı” olarak sunmaktadır. Yani çalışan ya promosyon alacak ya da bankadan faizsiz kredi kullanabilecektir. Burada alternatifi değerlendirirken niyet ve mahiyet önemli hale gelmektedir.




Sonuç olarak şunu ifade edebilirim:
Bir çalışan, promosyonu reddedip onun yerine gerçek anlamda faizsiz kredi hakkını tercih ederse, bu tercih makbuldür. Çünkü burada kişi faizli menfaatten ziyade ihtiyaca yönelik borç kolaylığını seçmiş olur.
Ben bir fakih değilim, bu sözler bir fetva değildir. Ancak İslâm iktisadı ve fıkhî literatüre dair okumalarımdan ve metin incelemelerimden hareketle ulaştığım bireysel kanaatim şudur:
“Faizli menfaati reddedip, helale en yakın alternatifi tercih eden kimse takva açısından en doğrusunu yapmış olur. Hem de niyetinin bereketini görür.”
Yani promosyon almayıp, gerçekten faizsiz ve şartsız bir kredi hakkı varsa onu kullanmak daha akl-ı selim bir tercihtir.
Kredi hakkının tanınmadığı ve kardeşlerimizden
“promosyonu zaruri alıyoruz, kurum topluca yatırıyor. Herhangi bir alternatif yok” diyenler oluyor. Bu durumda da en uygun yol, ortada önemli bir zaruret maişet sorunu yoksa alınan parayı kişisel menfaat için kullanmamaktır. Hayır işlerinde kullanmak ve sadaka olarak ihtiyaç sahiplerine dağıtmaktır. Çünkü faizli bir kazanç bireysel menfaat olarak tutulamaz. Umumi bir fayda için dağıttığında kişi doğrudan bu kazancı meşrulaştırmış olmaz. Güzel bir iş yapmış olur.
İnşallah faydaya vesile olur. Vesselam.
Doç .Dr. Muhammet Fatih Canbaz
