- Katılım
- 1 May 2020
- Mesajlar
- 15,740
- Çözümler
- 1
- Tepkime puanı
- 42,759
- Puanları
- 113
KUR'AN'IN VERDİĞİ HABERLER BİZE NE SÖYLER?
Bu yazıda Kur'an'ı anlamaya yönelik son derece önemli bir kuraldan söz etmeye çalışacağım. Öyle ki bu kural dikkate alınmadığında Kur'an'ın bir çok âyeti kafamızda yerli yerine oturmaz.
Kur'an, her şeyden önce âlemlerin Rabbinin insanlara onların konuştuğu bir dil (Arapça) ile olan hitabıdır. Her dilin kendisine has bazı özellikleri olduğu gibi dünyadaki bütün diller arasında ortak olan bazı özellikler de bulunmaktadır. Mesela dünyanın tüm dillerinde o dili konuşan kimselerin kullandığı ifadeler, tasdik ve tekzibe (doğrulanma ve yanlışlanma) elverişli olup olmama bakımından iki kısma ayrılır: Haber ve inşa.
Haber, doğrulanma veya yanlışlanmaya müsait olan ifadelere denir. Mesela ben "şu anda dışarıda yağmur yağıyor" dediğimde şayet söylediğim söz gerçeğe uygun ise siz bu sözümü tasdik edersiniz ve doğru söylediğimi belirtirsiniz. Ancak bu sözü söylediğimde dışarıda yağmur yağmıyorsa söylediğim sözü yalanlar, yanlışlar ve sözümün dış dünyadaki gerçeklikle uyuşmadığını belirterek tekzib edersiniz.
İnşâ, tasdik ve tekzibe elverişli olmayan ifade demektir. Mesela ben size "buraya gel!" dediğimde bu sözüm hakkında "doğru söylüyorsun" veya "yalan/yanlış söylüyorsun" ifadesi kullanmanız anlamsız olur. Çünkü ben size bir haber vermiyorum, sizden bir şey istiyorum. Yine size soru sorduğumda, adınızı söyleyerek nida ettiğimde de size bir haber vermeyi değil, bir davranışın meydana getirilmesini sizden talep ediyorum. Bu türden ifadelere "inşa" adı verilmesi, söz söyleme esnasında mevcut olmayan bir şeyin meydana gelmesi için bu sözün söylenmiş olmasıdır. Mesela size "ayağa kalk!" demişsem, sizden, bu sözü duymanızın ardından bu fiili meydana getirmenizi istiyorum demektir. Yine "konuşma!" diye bir ifade kullandığımda, şu anki konuşma durumunuza son vermenizi talep ediyorum demektir.
Kur'an'dan örnek verelim:
Yüce Rabbimiz "Allah gökleri ve yeri yaratmıştır", "her canlı ölümü tadacaktır", "o gün geldiğinde hepiniz nimetlerden hesaba çekileceksiniz" gibi ifadelerinde bizlere bir şeyleri haber vermektedir. Buna karşılık "namaz kılın!", "oruç tutun!" "adam öldürmeyin!", "zinaya yaklaşmayın!" gibi ifadeler kullandığında ise bize haber vermemekte, doğrudan doğruya bizden talepte bulunmaktadır.
Şimdi son derece önemli olan kuralımıza gelelim:
Söz konusu Kur'an olduğunda şu husus daima göz önünde bulundurulmalı, asla unutulmamalıdır:
"Kur'an'daki haber cümleleri de aslında [dolaylı olarak] inşa cümleleridir."
Bu ne demek?
Yani Allah bize bir konuda ilk bakışta haber veriyor gibi bir cümle kullandığında aslında bu cümle yoluyla da bizden talepte bulunmaktadır. Öncelikle haber verdiği şeyin içeriğine inanmamızı istemekte, sonra da o haber cümlesinin gereği olan davranışı bize dolaylı olarak emretmekte veya yasaklamaktadır.
Yukarıdaki örneklere dönelim:
"Allah gökleri ve yeri yaratmıştır" ifadesi ile Rabbimiz öncelikle bu cümlenin içeriğine iman etmemiz, sonra da Allah'tan başka bir varlığ yaratıcı ve ilah olarak kabul etmekten uzak durmamızı, yani şirke düşmememizi emretmektedir.
"Her canlı ölümü tadacaktır" ifadesi ile Rabbimiz bizlere "ölümsüz olmadığınızı bilin ve bir gün öleceğinizi düşünerek hareket edin, dünyanın faniliğine aldanmayın" şeklinde bir inşada bulunmaktadır.
"O gün geldiğinde hepiniz nimetlerden hesaba çekileceksiniz" ifadesi görünüşte haber olmakla birlikte Rabbimiz burada nimetlere hakkıyla şükretmeyi, nankörlük etmemeyi, hesabı düşünmeyi bizlere dolaylı olarak emretmektedir.
Tefsir âlimlerimiz yazdıkları tefsirlerde Kur'an'ın bütün haberlerinin ardında müminlere hangi inşaî emir ve yasakların verildiğini ortaya koymaya çalışmışlardır.
Kur'an'ın mesajını tam olarak kavramak, onun bir bütün olarak insanı nasıl inşa ettiğini kavramaktan geçer. Kur'an, sırf bilgimizi arttıralım, entelektüel fantezilerimizi giderelim diye, "yarışma programlarında sorulursa işe yarar" tarzında haberler vermez. Bizi inşa etmeyecek bir haber vermez. Bunun için Kur'an'da "bilimsel bilgi" tarzında ifadeler yer almaz. Söz gelimi karadelikler, yıldızların özellikleri, yerkürenin çapı vb. konular Kur'an'da yoktur. Çünkü bilimsel bilgi -özü itibarıyla- inşa edici bir bilgi değildir. Kur'an'ın tarihe dair verdiği bilgilerde de amaç tarih bilgisi vermek değil, müminleri tarihte yaşanan olaylardan ibret almaya davet ederek inşa etmektir.
Her şeyin en doğrusunu Allah bilir.
(Soner Duman/2.Rebîülâhir.1443/07.Kasım.2021/Pazar)
Bu yazıda Kur'an'ı anlamaya yönelik son derece önemli bir kuraldan söz etmeye çalışacağım. Öyle ki bu kural dikkate alınmadığında Kur'an'ın bir çok âyeti kafamızda yerli yerine oturmaz.
Kur'an, her şeyden önce âlemlerin Rabbinin insanlara onların konuştuğu bir dil (Arapça) ile olan hitabıdır. Her dilin kendisine has bazı özellikleri olduğu gibi dünyadaki bütün diller arasında ortak olan bazı özellikler de bulunmaktadır. Mesela dünyanın tüm dillerinde o dili konuşan kimselerin kullandığı ifadeler, tasdik ve tekzibe (doğrulanma ve yanlışlanma) elverişli olup olmama bakımından iki kısma ayrılır: Haber ve inşa.
Haber, doğrulanma veya yanlışlanmaya müsait olan ifadelere denir. Mesela ben "şu anda dışarıda yağmur yağıyor" dediğimde şayet söylediğim söz gerçeğe uygun ise siz bu sözümü tasdik edersiniz ve doğru söylediğimi belirtirsiniz. Ancak bu sözü söylediğimde dışarıda yağmur yağmıyorsa söylediğim sözü yalanlar, yanlışlar ve sözümün dış dünyadaki gerçeklikle uyuşmadığını belirterek tekzib edersiniz.
İnşâ, tasdik ve tekzibe elverişli olmayan ifade demektir. Mesela ben size "buraya gel!" dediğimde bu sözüm hakkında "doğru söylüyorsun" veya "yalan/yanlış söylüyorsun" ifadesi kullanmanız anlamsız olur. Çünkü ben size bir haber vermiyorum, sizden bir şey istiyorum. Yine size soru sorduğumda, adınızı söyleyerek nida ettiğimde de size bir haber vermeyi değil, bir davranışın meydana getirilmesini sizden talep ediyorum. Bu türden ifadelere "inşa" adı verilmesi, söz söyleme esnasında mevcut olmayan bir şeyin meydana gelmesi için bu sözün söylenmiş olmasıdır. Mesela size "ayağa kalk!" demişsem, sizden, bu sözü duymanızın ardından bu fiili meydana getirmenizi istiyorum demektir. Yine "konuşma!" diye bir ifade kullandığımda, şu anki konuşma durumunuza son vermenizi talep ediyorum demektir.
Kur'an'dan örnek verelim:
Yüce Rabbimiz "Allah gökleri ve yeri yaratmıştır", "her canlı ölümü tadacaktır", "o gün geldiğinde hepiniz nimetlerden hesaba çekileceksiniz" gibi ifadelerinde bizlere bir şeyleri haber vermektedir. Buna karşılık "namaz kılın!", "oruç tutun!" "adam öldürmeyin!", "zinaya yaklaşmayın!" gibi ifadeler kullandığında ise bize haber vermemekte, doğrudan doğruya bizden talepte bulunmaktadır.
Şimdi son derece önemli olan kuralımıza gelelim:
Söz konusu Kur'an olduğunda şu husus daima göz önünde bulundurulmalı, asla unutulmamalıdır:
"Kur'an'daki haber cümleleri de aslında [dolaylı olarak] inşa cümleleridir."
Bu ne demek?
Yani Allah bize bir konuda ilk bakışta haber veriyor gibi bir cümle kullandığında aslında bu cümle yoluyla da bizden talepte bulunmaktadır. Öncelikle haber verdiği şeyin içeriğine inanmamızı istemekte, sonra da o haber cümlesinin gereği olan davranışı bize dolaylı olarak emretmekte veya yasaklamaktadır.
Yukarıdaki örneklere dönelim:
"Allah gökleri ve yeri yaratmıştır" ifadesi ile Rabbimiz öncelikle bu cümlenin içeriğine iman etmemiz, sonra da Allah'tan başka bir varlığ yaratıcı ve ilah olarak kabul etmekten uzak durmamızı, yani şirke düşmememizi emretmektedir.
"Her canlı ölümü tadacaktır" ifadesi ile Rabbimiz bizlere "ölümsüz olmadığınızı bilin ve bir gün öleceğinizi düşünerek hareket edin, dünyanın faniliğine aldanmayın" şeklinde bir inşada bulunmaktadır.
"O gün geldiğinde hepiniz nimetlerden hesaba çekileceksiniz" ifadesi görünüşte haber olmakla birlikte Rabbimiz burada nimetlere hakkıyla şükretmeyi, nankörlük etmemeyi, hesabı düşünmeyi bizlere dolaylı olarak emretmektedir.
Tefsir âlimlerimiz yazdıkları tefsirlerde Kur'an'ın bütün haberlerinin ardında müminlere hangi inşaî emir ve yasakların verildiğini ortaya koymaya çalışmışlardır.
Kur'an'ın mesajını tam olarak kavramak, onun bir bütün olarak insanı nasıl inşa ettiğini kavramaktan geçer. Kur'an, sırf bilgimizi arttıralım, entelektüel fantezilerimizi giderelim diye, "yarışma programlarında sorulursa işe yarar" tarzında haberler vermez. Bizi inşa etmeyecek bir haber vermez. Bunun için Kur'an'da "bilimsel bilgi" tarzında ifadeler yer almaz. Söz gelimi karadelikler, yıldızların özellikleri, yerkürenin çapı vb. konular Kur'an'da yoktur. Çünkü bilimsel bilgi -özü itibarıyla- inşa edici bir bilgi değildir. Kur'an'ın tarihe dair verdiği bilgilerde de amaç tarih bilgisi vermek değil, müminleri tarihte yaşanan olaylardan ibret almaya davet ederek inşa etmektir.
Her şeyin en doğrusunu Allah bilir.
(Soner Duman/2.Rebîülâhir.1443/07.Kasım.2021/Pazar)