- Katılım
- 1 May 2020
- Mesajlar
- 15,738
- Çözümler
- 1
- Tepkime puanı
- 42,759
- Puanları
- 113
**KLASİK TEFSİRLERİN "EN"LERİ**
Tefsir akademisyeni değilim ancak Kur'an'ı anlama gibi bir derdi olan her Müslüman gibi kendimi bildiğim tarihlerden itibaren klasik ve modern dönemde yazılan tefsirlerle iç içe olmaya gayret eden biriyim. Zira "Kur'an âyetleri üzerinde tefekkür etmek" Kur'an'ın emridir ve bu emir, özellikle de günümüzde ancak tefsirleri okumakla yerine getirilebilir.
Neden mi?
Bir âyet üzerinde tefekkürde bulunabilmek için her şeyden önce âyetin dil yönünden ne anlattığını, hangi olay ya da olaylar dizgesi üzerine indiğini, hangi dönemde indiğini, ele alınan konular arasında ne gibi bağlantılar olduğunu, söz konusu âyetin Kur'an'ın bütünlüğü içinde değerlendirildiğinde nereye oturduğunu bilmek gerekir. Bu konularda malumat sahibi olmadan kuru kuruya "âyeti okuyup üzerinde düşünmek" tamamen keyfî, indî, subjektif bir mâhiyet arz edecek ve sonuçta bu şekilde tefekkürde bulunma durumunda bulunan mütefekkirimiz (!) farkında olarak ya da olmayarak kendi anlayışlarını âyetlere giydirmeye kalkacak, âyetleri birer lego gibi düşünerek kendi kafasındaki tasarım için lego parçalarını birleştirecektir. Bunun önüne geçmenin yolu ise tefsirlere yelken açmaktır. Zira tefsirlerde bir yandan ele alınan âyete ilişkin tarih boyunca yapılan farklı yorumlara yer verilir, diğer yandan ilgili âyet Arap dili, sebeb-i nüzul, nesh, âyetler ve sûreler arası uyum gibi pek çok farklı açılardan ele alınır.
Tefsirler üzerinde yaptığım okumalar sonucunda klasik döneme ait tefsirlere ilişkin kendi tespitlerimi şu şekilde ifade edebilirim:
**En orijinal tefsir**
İlk nesillerin Kur'an anlayışlarını en orijinal / otantik şekilde sunan tefsir Taberî'nin "Câmiu'l-beyân" adlı tefsiridir. Bu tefsir "Kur'an, indiği dönemde nasıl anlaşıldı?" sorusuna en güzel bir cevaptır. Bu tefsir, çoğu zaman lanse edildiğinin aksine yalnızca bir rivayet tefsiri olmayıp özellikle her bir âyete ilişkin Taberî'nin kendi görüşünü gerekçeleriyle birlikte ortaya koyduğu bir dirayet tefsiridir.
**Kur'an'ın belagatini en iyi ortaya koyan tefsir**
Kur'an'ın belagat mucizesi oluşunu en güzel ortaya koyan tefsir Zemahşerî'nin "el-Keşşâf" adlı tefsiridir. Bu tefsir "Kur'an hangi açıdan bir dil mucizesidir?" sorusuna en güzel bir cevaptır.
**Kur'an'ı dirayet yönünden en güzel açıklayan tefsir**
Kur'an'ı dirayet yönüyle en güzel açıklayan, bir âyete ilişkin akla gelebilecek bütün sorulara cevap veren en doyurucu, tatmin edici tefsir Fahreddin er-Râzî'nin "et-Tefsîrü'l-kebîr (Mefâtîhü'l-gayb)" adlı tefsiridir.
Razî, Taberî'nin bir âyete ilişkin zikrettiği farklı yorumlara yer verdiği gibi Zemahşerî'nin belagata ilişkin açıklamalarına da yer vermekte, üstelik konuyu başka hiçbir tefsirde bulunamayacak bilgilerle zenginleştirmektedir. Şahsen en çok istifade ettiğim tefsirdir.
**Ahkâm âyetlerini en güzel ve ayrıntılı açıklayan tefsir**
Kur'an'ın ahkâm âyetlerini en geniş bir şekilde açıklayan, ahkâma ilişkin farklı mezheplerin görüşlerini tek tek izah eden en güzel tefsir Kurtubî'nin "el-Câmiu li ahkâmi'l-Kur'ân" adlı tefsiridir.
**Muhtasar tefsirlerin en iyisi**
Zemahşerî ve Râzî'yi en güzel özetleyen ve kendi eklediği hususlarla muhtasar tefsirin en güzel örneğini ortaya koyan tefsir Beyzâvî'nin "Envâru't-Tenzîl" adlı tefsiridir. Nesefî'nin Medârikü't-tenzil'i de bu kategoride değerlendirilse de Beyzavî'nin ona göre çok daha üstün olduğunu söylemek mümkündür.
**Âyetlerdeki hazifleri en güzel takdir eden tefsir**
Âyetler içindeki hazifleri en güzel takdir eden, böylece Kur'an ifadelerini, boşlukları en güzel şekilde doldurarak anlaşılır hale getiren muhtasar tefsir Celaleddin el-Mahallî'nin yazmaya başladığı, tamamlayamadan vefat etmesi üzerine Celaleddin es-Suyutî'nin tamamladığı "Tefsîrü'l-Celâleyn" adlı tefsirdir.
Klasik dönemde bunun dışında Mâturidî'nin Te'vîlatü'l-Kur'ân'ı, Mâverdî'nin en-Nüket ve'l-uyûn'u, Nesefî'nin Medârikü't-tenzîl'i, İbnü'l-Cevzî'nin Zâdü'l-Mesîr'i, Beğavî'nin tefsiri de elbette anılmaya değer tefsirlerdir.
Burada yaptığım nitelemeler tamamen kendi penceremden yaptığım değerlendirmelerdir. Bir başkası, bu konuda tamamen farklı bir liste ortaya koyabilir. Neticede "her yiğidin bir yoğurt yiyiş tarzı vardır."
Her şeyin en doğrusunu elbette Allah bilir.
(Soner Duman /25.Rebîülâhir.1443/30.Kasım.2021/Salı)
Tefsir akademisyeni değilim ancak Kur'an'ı anlama gibi bir derdi olan her Müslüman gibi kendimi bildiğim tarihlerden itibaren klasik ve modern dönemde yazılan tefsirlerle iç içe olmaya gayret eden biriyim. Zira "Kur'an âyetleri üzerinde tefekkür etmek" Kur'an'ın emridir ve bu emir, özellikle de günümüzde ancak tefsirleri okumakla yerine getirilebilir.
Neden mi?
Bir âyet üzerinde tefekkürde bulunabilmek için her şeyden önce âyetin dil yönünden ne anlattığını, hangi olay ya da olaylar dizgesi üzerine indiğini, hangi dönemde indiğini, ele alınan konular arasında ne gibi bağlantılar olduğunu, söz konusu âyetin Kur'an'ın bütünlüğü içinde değerlendirildiğinde nereye oturduğunu bilmek gerekir. Bu konularda malumat sahibi olmadan kuru kuruya "âyeti okuyup üzerinde düşünmek" tamamen keyfî, indî, subjektif bir mâhiyet arz edecek ve sonuçta bu şekilde tefekkürde bulunma durumunda bulunan mütefekkirimiz (!) farkında olarak ya da olmayarak kendi anlayışlarını âyetlere giydirmeye kalkacak, âyetleri birer lego gibi düşünerek kendi kafasındaki tasarım için lego parçalarını birleştirecektir. Bunun önüne geçmenin yolu ise tefsirlere yelken açmaktır. Zira tefsirlerde bir yandan ele alınan âyete ilişkin tarih boyunca yapılan farklı yorumlara yer verilir, diğer yandan ilgili âyet Arap dili, sebeb-i nüzul, nesh, âyetler ve sûreler arası uyum gibi pek çok farklı açılardan ele alınır.
Tefsirler üzerinde yaptığım okumalar sonucunda klasik döneme ait tefsirlere ilişkin kendi tespitlerimi şu şekilde ifade edebilirim:
**En orijinal tefsir**
İlk nesillerin Kur'an anlayışlarını en orijinal / otantik şekilde sunan tefsir Taberî'nin "Câmiu'l-beyân" adlı tefsiridir. Bu tefsir "Kur'an, indiği dönemde nasıl anlaşıldı?" sorusuna en güzel bir cevaptır. Bu tefsir, çoğu zaman lanse edildiğinin aksine yalnızca bir rivayet tefsiri olmayıp özellikle her bir âyete ilişkin Taberî'nin kendi görüşünü gerekçeleriyle birlikte ortaya koyduğu bir dirayet tefsiridir.
**Kur'an'ın belagatini en iyi ortaya koyan tefsir**
Kur'an'ın belagat mucizesi oluşunu en güzel ortaya koyan tefsir Zemahşerî'nin "el-Keşşâf" adlı tefsiridir. Bu tefsir "Kur'an hangi açıdan bir dil mucizesidir?" sorusuna en güzel bir cevaptır.
**Kur'an'ı dirayet yönünden en güzel açıklayan tefsir**
Kur'an'ı dirayet yönüyle en güzel açıklayan, bir âyete ilişkin akla gelebilecek bütün sorulara cevap veren en doyurucu, tatmin edici tefsir Fahreddin er-Râzî'nin "et-Tefsîrü'l-kebîr (Mefâtîhü'l-gayb)" adlı tefsiridir.
Razî, Taberî'nin bir âyete ilişkin zikrettiği farklı yorumlara yer verdiği gibi Zemahşerî'nin belagata ilişkin açıklamalarına da yer vermekte, üstelik konuyu başka hiçbir tefsirde bulunamayacak bilgilerle zenginleştirmektedir. Şahsen en çok istifade ettiğim tefsirdir.
**Ahkâm âyetlerini en güzel ve ayrıntılı açıklayan tefsir**
Kur'an'ın ahkâm âyetlerini en geniş bir şekilde açıklayan, ahkâma ilişkin farklı mezheplerin görüşlerini tek tek izah eden en güzel tefsir Kurtubî'nin "el-Câmiu li ahkâmi'l-Kur'ân" adlı tefsiridir.
**Muhtasar tefsirlerin en iyisi**
Zemahşerî ve Râzî'yi en güzel özetleyen ve kendi eklediği hususlarla muhtasar tefsirin en güzel örneğini ortaya koyan tefsir Beyzâvî'nin "Envâru't-Tenzîl" adlı tefsiridir. Nesefî'nin Medârikü't-tenzil'i de bu kategoride değerlendirilse de Beyzavî'nin ona göre çok daha üstün olduğunu söylemek mümkündür.
**Âyetlerdeki hazifleri en güzel takdir eden tefsir**
Âyetler içindeki hazifleri en güzel takdir eden, böylece Kur'an ifadelerini, boşlukları en güzel şekilde doldurarak anlaşılır hale getiren muhtasar tefsir Celaleddin el-Mahallî'nin yazmaya başladığı, tamamlayamadan vefat etmesi üzerine Celaleddin es-Suyutî'nin tamamladığı "Tefsîrü'l-Celâleyn" adlı tefsirdir.
Klasik dönemde bunun dışında Mâturidî'nin Te'vîlatü'l-Kur'ân'ı, Mâverdî'nin en-Nüket ve'l-uyûn'u, Nesefî'nin Medârikü't-tenzîl'i, İbnü'l-Cevzî'nin Zâdü'l-Mesîr'i, Beğavî'nin tefsiri de elbette anılmaya değer tefsirlerdir.
Burada yaptığım nitelemeler tamamen kendi penceremden yaptığım değerlendirmelerdir. Bir başkası, bu konuda tamamen farklı bir liste ortaya koyabilir. Neticede "her yiğidin bir yoğurt yiyiş tarzı vardır."
Her şeyin en doğrusunu elbette Allah bilir.
(Soner Duman /25.Rebîülâhir.1443/30.Kasım.2021/Salı)