- Katılım
- 1 May 2020
- Mesajlar
- 16,434
- Çözümler
- 1
- Tepkime puanı
- 45,039
- Puan
- 113
"İçinizden biri bir kötülük görürse onu eliyle, buna gücü yetmezse diliyle değiştirsin; buna da gücü yetmezse kalbiyle (ona buğz etsin). Bu ise imanın asgarî gereğidir."
Başını neden düzgün örtmedin? Neden yüzüne şunları sürdün? Neden bu şekilde giyiniyorsun? Bir müslümana yakışıyor mu?
Gibi eleştirilerle ne çok karşılaşıyoruz değil mi? Bu tarz eleştirileri sıklıkla yapanlar kendilerini genellikle niyetlerinin iyi olduğu iddiası ile savunurlar. Peki niyetimizin iyi olması muhatabımızı incitme,ona ölçüsüz konuşma hakkı verir mi bize?
Başka bir grup da yukarda yazdığım hadis-i şerif’i delil olarak zikrederek kendini haklı çıkarmaya çalışır ki isterseniz gelin Hadisi tekrar okuyalım.
“Ona eliyle müdehale etsin” demiyor dikkatinizi çekerim..”Değiştirsin” buyuruyor..
Yani mevcut durumu değiştirebilecek donanıma,nezakete,hitabete ve samimiyete sahip değilsen kalbinle yetin diyor.
Bu hadis otobüste,minübüste,yolda,sokakta önümüze geleni eleştirelim,yanlışlarını yüzüne söyleyelim diye değil bilakis o yanlışı değiştirecek imkan,nezaket ve donanımdan mahrumsak kalbimizle buğz etmekle yetinelimi öğütlemiyor mu?
Sizi temin ederim uyardığınız çoğu insan yaptığının doğru olmadığını zaten biliyor.Onların bilenlerden bekledikleri şefkat ve ilimle kendilerine ikna edici kapılar açılması.
İçki masasında alkol alan birine “Alkol haramdır” demek hakikaten kolaydır. Meziyet onu o masaya oturtan sebepleri anlamaya çalışıp,derdine ortak olup,islamın o derde teklif ettiği reçeteleri nazikçe sunabilmektir.
Hepimiz Hak olanı anlatmakla mükellefiz.Ama satmak istediğimiz malı överken ne kadar özenli,nazik,kibar anlatıyorsak,İslam’ın hakikatlerini birilerine aktarırken de o nezaket ve özeni göstermeli değil miyiz?
Söylediklerinizin doğru olması yetmez..
Doğruyu doğru ifade edebilmeniz de elzemdir..
Gelin bu yazıyı İmâmı Mâlik hazretlerinin şu muhteşem tembihi ile noktalayalım..
İnsanların günahlarını düşünmeyin. Onların Rabbi değilsiniz.
Kendi günahlarınıza bakın, çünkü siz bir kulsunuz.

Başını neden düzgün örtmedin? Neden yüzüne şunları sürdün? Neden bu şekilde giyiniyorsun? Bir müslümana yakışıyor mu?
Gibi eleştirilerle ne çok karşılaşıyoruz değil mi? Bu tarz eleştirileri sıklıkla yapanlar kendilerini genellikle niyetlerinin iyi olduğu iddiası ile savunurlar. Peki niyetimizin iyi olması muhatabımızı incitme,ona ölçüsüz konuşma hakkı verir mi bize?
Başka bir grup da yukarda yazdığım hadis-i şerif’i delil olarak zikrederek kendini haklı çıkarmaya çalışır ki isterseniz gelin Hadisi tekrar okuyalım.
“Ona eliyle müdehale etsin” demiyor dikkatinizi çekerim..”Değiştirsin” buyuruyor..
Yani mevcut durumu değiştirebilecek donanıma,nezakete,hitabete ve samimiyete sahip değilsen kalbinle yetin diyor.
Bu hadis otobüste,minübüste,yolda,sokakta önümüze geleni eleştirelim,yanlışlarını yüzüne söyleyelim diye değil bilakis o yanlışı değiştirecek imkan,nezaket ve donanımdan mahrumsak kalbimizle buğz etmekle yetinelimi öğütlemiyor mu?
Sizi temin ederim uyardığınız çoğu insan yaptığının doğru olmadığını zaten biliyor.Onların bilenlerden bekledikleri şefkat ve ilimle kendilerine ikna edici kapılar açılması.
İçki masasında alkol alan birine “Alkol haramdır” demek hakikaten kolaydır. Meziyet onu o masaya oturtan sebepleri anlamaya çalışıp,derdine ortak olup,islamın o derde teklif ettiği reçeteleri nazikçe sunabilmektir.
Hepimiz Hak olanı anlatmakla mükellefiz.Ama satmak istediğimiz malı överken ne kadar özenli,nazik,kibar anlatıyorsak,İslam’ın hakikatlerini birilerine aktarırken de o nezaket ve özeni göstermeli değil miyiz?
Söylediklerinizin doğru olması yetmez..
Doğruyu doğru ifade edebilmeniz de elzemdir..
Gelin bu yazıyı İmâmı Mâlik hazretlerinin şu muhteşem tembihi ile noktalayalım..
İnsanların günahlarını düşünmeyin. Onların Rabbi değilsiniz.
Kendi günahlarınıza bakın, çünkü siz bir kulsunuz.
