kervan
Aktif Üye
- Katılım
- 2 Haz 2020
- Mesajlar
- 945
- Tepkime puanı
- 2,388
- Puanları
- 93
- Cinsiyet
Kanaatkâr Olmak!
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim
“İnsanları ve cinleri, yalnızca bana kulluk etmeleri için yarattım. Onlardan ne herhangi bir rızık ne de beni doyurmalarını istiyorum! Şüphesiz Allah, bol bol rızık veren ve çok kuvvetli olandır.” (Zâriyât, 56-58)
Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:
“Allah Teâlâ buyuruyor ki: Ey Ademoğlu kendini bana ibadete ver ki ihtiyacını giderip gönlünü zenginlikle doldurayım. Eğer bundan yüz çevirirsen
meşguliyetini artırır, ihtiyacını gidermem.” (Tirmizî, Kıyâme, 30; İbn-i Mâce, Zühd, 3)
Allah Rasûlü, insanların kendilerine takdir olunan konumdan hoşnut kalmaları için hayata şu zaviyeden bakmalarını teklif etmektedir:
“Hayat şartları sizinkinden iyi olanlara değil, daha aşağı olanlara bakınız. Zira, Allah’ın üzerinizdeki nimetini her görmeniz için, bu daha uygun bir davranıştır.” (Müslim, Zühd, 9)
Bu bakış açısına sahip gönlü tok olan mü’min, kimsenin malında gözü olmaz, olabildiğince Allah’tan başka kimseden bir şey istemez, kimseye el
açmaz. Tam hürriyet ve şeref işte budur. Bu şeref sayesinde insan, hem Allah’ın hem de kulların muhabbetini kazanır. Sehl bin Sa’d (ra)’ın
söylediğine göre Peygamber (sav)’e bir kişi geldi ve:
“-Yâ Rasûlallah! Bana, yaptığım zaman hem Allah’ın hem de insanların beni seveceği bir iş söyle” dedi. Resûl-i Ekrem (sav):
“-Dünya ve dünyalıklara rağbet etme, Allah seni sevsin; halkın elinde olana göz dikme, insanlar seni sevsin” buyurdu. (İbn-i Mâce, Zühd, 1)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Halîm:
Cezalandırma imkânına ve gücüne sahipken suçluların cezasını hemen vermeyen, gazâbın kendisine gâlip gelmediği, sapıkların düşüncesizliklerinin,
âsilerin isyanlarının kendisini öfkelendirmediği, teennî ve afv sahibi, kullarının suçunu anlamasına ve tövbe etmesine imkan tanıyan, acelecilikle ve
kızgınlıkla davranmayan ve ceza vermekte de acele etmeyen, çok yumuşak davranan demektir.
Kısa Günün Kârı
Gönül zenginliğini yakalamış mü’minler bilhassa manevî değeri olan güzellikler ve mükemmellikler peşinde koştururlar
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim
“İnsanları ve cinleri, yalnızca bana kulluk etmeleri için yarattım. Onlardan ne herhangi bir rızık ne de beni doyurmalarını istiyorum! Şüphesiz Allah, bol bol rızık veren ve çok kuvvetli olandır.” (Zâriyât, 56-58)
Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:
“Allah Teâlâ buyuruyor ki: Ey Ademoğlu kendini bana ibadete ver ki ihtiyacını giderip gönlünü zenginlikle doldurayım. Eğer bundan yüz çevirirsen
meşguliyetini artırır, ihtiyacını gidermem.” (Tirmizî, Kıyâme, 30; İbn-i Mâce, Zühd, 3)
Allah Rasûlü, insanların kendilerine takdir olunan konumdan hoşnut kalmaları için hayata şu zaviyeden bakmalarını teklif etmektedir:
“Hayat şartları sizinkinden iyi olanlara değil, daha aşağı olanlara bakınız. Zira, Allah’ın üzerinizdeki nimetini her görmeniz için, bu daha uygun bir davranıştır.” (Müslim, Zühd, 9)
Bu bakış açısına sahip gönlü tok olan mü’min, kimsenin malında gözü olmaz, olabildiğince Allah’tan başka kimseden bir şey istemez, kimseye el
açmaz. Tam hürriyet ve şeref işte budur. Bu şeref sayesinde insan, hem Allah’ın hem de kulların muhabbetini kazanır. Sehl bin Sa’d (ra)’ın
söylediğine göre Peygamber (sav)’e bir kişi geldi ve:
“-Yâ Rasûlallah! Bana, yaptığım zaman hem Allah’ın hem de insanların beni seveceği bir iş söyle” dedi. Resûl-i Ekrem (sav):
“-Dünya ve dünyalıklara rağbet etme, Allah seni sevsin; halkın elinde olana göz dikme, insanlar seni sevsin” buyurdu. (İbn-i Mâce, Zühd, 1)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Halîm:
Cezalandırma imkânına ve gücüne sahipken suçluların cezasını hemen vermeyen, gazâbın kendisine gâlip gelmediği, sapıkların düşüncesizliklerinin,
âsilerin isyanlarının kendisini öfkelendirmediği, teennî ve afv sahibi, kullarının suçunu anlamasına ve tövbe etmesine imkan tanıyan, acelecilikle ve
kızgınlıkla davranmayan ve ceza vermekte de acele etmeyen, çok yumuşak davranan demektir.
Kısa Günün Kârı
Gönül zenginliğini yakalamış mü’minler bilhassa manevî değeri olan güzellikler ve mükemmellikler peşinde koştururlar