- Katılım
- 1 May 2020
- Mesajlar
- 15,503
- Çözümler
- 1
- Tepkime puanı
- 41,975
- Puanları
- 113
Siz hiç "kalıcılık yanılgısı" diye bir kavram duydunuz mu?
Tek cümle ile ifade etmek gerekirse "şimdiki durumun gelecekte de hep aynen devam edeceği yönündeki yanlış düşünce" diyebiliriz. Araplar bu yanlışlığı ifade etmek üzere "devâmü'l-hâl mine'l-muhâl (hâlin aynen devam etmesi muhaldir, yani imkânsızdır)" derler.
Hayat sürekli bir değişim ve devinim gösterir. Hayattaki hiçbir şey sabit ve statik değildir. Varlıklar ve olaylar zıt çiftler halinde gelgitler yaşar: Gece-gündüz, yaz-kış, soğuk-sıcak, hayat-ölüm, sağlık-hastalık...
Biz bu değişiklikleri bazen gün içinde ani bir biçimde bile hissedebiliriz. Güneşli başladığımız bir günün öğle sonrasında yağmur ya da kar yağdığını görebiliriz. Ya da tersi olabilir. Sağlıklı başladığımız bir günün akşamında hasta olabiliriz.
Gelgelelim insan, değişimleri görmezden gelir ve içinde bulunduğu durumun kalıcı olacağına ilişkin bir yanılgıya düşer.
Genç olan bir kimse her ne kadar etrafında ihtiyarları görse de, bir gün (eğer ömrü vefa ederse) kendisinin ihtiyarlayacağını bilse de yine de gençliğinin sürekli kalıcı olduğunu zanneder.
Maddî zorluklar içinde bulunan bir kimse, bu zorluğun ölünceye kadar kendisini terk etmeyeceğini düşünür.
İşte bu düşünce insanın ayarlarını bozar, hayata doğru bir şekilde bakmasını engeller.
Mesela insan niye sabırsız olur? Çünkü başında bulunan dert ve sıkıntının hep aynı şekilde var olacağını düşünür.
İnsan niye şımarır? Gücü, zenginliği, gençliğinin hep aynı şekilde kalacağını düşündüğü için.
Oysa Yavuz Sultan Selim'in de dediği gibi; "Ne dem baki, ne gam baki."
Bu gerçek karşısında şuurlu bir mümine düşen şey, karşılaştığı iyi-güzel durumlarda bu durumun kalıcı olmayabileceğinin farkında olmak, elindeki nimetler sebebiyle şımarmaksızın Rabbine hamd etmektir. Karşılaştığı sıkıntılı durumlarda da bu durumun geçmesi için sabır ve namaz ile Rabbinden yardım dilemek, her zorlukla birlikte bir kolaylığın olduğunu, Allah'ın kendisine karşı gelmekten sakınan kullar için mutlaka kapılar açacağını düşünerek teselli bulmaktır.
Rabbimiz bizleri rahmete erdiğimizde şükreden, zahmetle karşılaştığımızda sabreden kullarından eylesin.
(Soner Duman/21.Receb.1443/22.Şubat.2022/Salı)
Tek cümle ile ifade etmek gerekirse "şimdiki durumun gelecekte de hep aynen devam edeceği yönündeki yanlış düşünce" diyebiliriz. Araplar bu yanlışlığı ifade etmek üzere "devâmü'l-hâl mine'l-muhâl (hâlin aynen devam etmesi muhaldir, yani imkânsızdır)" derler.
Hayat sürekli bir değişim ve devinim gösterir. Hayattaki hiçbir şey sabit ve statik değildir. Varlıklar ve olaylar zıt çiftler halinde gelgitler yaşar: Gece-gündüz, yaz-kış, soğuk-sıcak, hayat-ölüm, sağlık-hastalık...
Biz bu değişiklikleri bazen gün içinde ani bir biçimde bile hissedebiliriz. Güneşli başladığımız bir günün öğle sonrasında yağmur ya da kar yağdığını görebiliriz. Ya da tersi olabilir. Sağlıklı başladığımız bir günün akşamında hasta olabiliriz.
Gelgelelim insan, değişimleri görmezden gelir ve içinde bulunduğu durumun kalıcı olacağına ilişkin bir yanılgıya düşer.
Genç olan bir kimse her ne kadar etrafında ihtiyarları görse de, bir gün (eğer ömrü vefa ederse) kendisinin ihtiyarlayacağını bilse de yine de gençliğinin sürekli kalıcı olduğunu zanneder.
Maddî zorluklar içinde bulunan bir kimse, bu zorluğun ölünceye kadar kendisini terk etmeyeceğini düşünür.
İşte bu düşünce insanın ayarlarını bozar, hayata doğru bir şekilde bakmasını engeller.
Mesela insan niye sabırsız olur? Çünkü başında bulunan dert ve sıkıntının hep aynı şekilde var olacağını düşünür.
İnsan niye şımarır? Gücü, zenginliği, gençliğinin hep aynı şekilde kalacağını düşündüğü için.
Oysa Yavuz Sultan Selim'in de dediği gibi; "Ne dem baki, ne gam baki."
Bu gerçek karşısında şuurlu bir mümine düşen şey, karşılaştığı iyi-güzel durumlarda bu durumun kalıcı olmayabileceğinin farkında olmak, elindeki nimetler sebebiyle şımarmaksızın Rabbine hamd etmektir. Karşılaştığı sıkıntılı durumlarda da bu durumun geçmesi için sabır ve namaz ile Rabbinden yardım dilemek, her zorlukla birlikte bir kolaylığın olduğunu, Allah'ın kendisine karşı gelmekten sakınan kullar için mutlaka kapılar açacağını düşünerek teselli bulmaktır.
Rabbimiz bizleri rahmete erdiğimizde şükreden, zahmetle karşılaştığımızda sabreden kullarından eylesin.
(Soner Duman/21.Receb.1443/22.Şubat.2022/Salı)