İsrailli Esir Kadın: “Kalbimde Bir Kassam Eri Var”
Dünya, Hamas’ın serbest bıraktığı kadın esirlerin durumunun halen ilk günkü gibi iyi olmasını konuşuyor. İsrail, Filistinli esirlere barbarca davranırken, Filistinliler esirlerine insanlık onuruna uygun şekilde muamele etmişti. İşte bu gün, gelecekte nesillerimize böyle anlatılacak. Güneşi altın gibi parlak olan bu gün, Ocak ayının soğuk, fırtınalı ve karlı günlerine hiç benzemiyordu. Ancak güneş bile bu zaferi bizimle birlikte kutladı!
Bu zafer, onurlu Gazze halkının; Sinvar’ın ve fedakarlıkların Gazzesi’nin büyük başarısıydı. Kassam evlatlarının asaleti, Ebu İbrahim’in çocuklarının zarafeti, Muhammed Deif’in insanlara korku salan kararlılığı daim olsun!
Üç kadın esir serbest bırakılmaya hazırlanıyordu. Ancak olaylara derinlemesine bakan bir gözlemci, onların ayrılmak istemediğini fark edebilirdi. Gerçekten mi?
Parlak renklerde spor kıyafetler giymişlerdi. Savaşın, yıkımın ve kanın ortasında Kassam, bu kıyafetleri onlar için nereden bulmuştu? Görünüşe göre, İzzet Kassam Tugayları’nın liderliği, kıyafetleri bile önceden hazırlamıştı! Bu nasıl bir düzen ve planlama, o kadar büyük yıkımın arasında!
İsrailli kadın esir, Kassam erinin gözlerine bakarak şöyle dedi:
“Kassam eri, beni zincirlerimden kurtaracak mısın? Ama aslında sizin yanınızdan ayrılmak istemiyorum!”
Yeşil üniformalı kahraman şaşkınlıkla cevap verdi:
“Evet, evine dönmelisin. Biz anlaşmalara sadık kalırız.”
Kadın, “Bana bu nezaketin sırrını söyle. Bana bir hatıra mı vereceksiniz? Üstelik ben sizin düşmanınızım!” dedi.
Kassam eri nazikçe cevap verdi:
“Evet, dinimizin öğrettiği budur.”
Kadın fısıldayarak şöyle dedi:
“Bizim ordumuz çocuklarınızı, yaşlılarınızı, gençlerinizi öldürdü. Halkınıza soykırım uyguladı. Ama siz… Siz beni koruyorsunuz, yedirip içiriyorsunuz, bana bir hediye veriyorsunuz. Bu esaretimden aldığım ‘mezuniyet belgesi’ hayatımın en önemli belgesi olacak!”
Kassam eri sakince cevapladı:
“İslam dini bize, esirleri misafir gibi ağırlayıp onlara iyi davranmayı öğretti.”
Kadın, Kassam erinin yüksek ahlakına hayran kaldı ve şöyle dedi:
“Siz kimsiniz, cesur adamlar? Siz kimsiniz, bu kadar cömert olan insanlar? Hangi insan hamurundan yaratıldınız?”
Kassam eri cevapladı:
“Biz, ordunuzun asla yenemediği direnişçi Gazze’nin evlatlarıyız! Biz, dedelerinizin işgal ettiği Filistin topraklarının koruyucularıyız! Biz, özgürlük savaşçılarıyız. Bugün size de böyle bir özgürlük hediye edeceğim!”
Kadın, maskeli kahramanın gözlerine bakarak, “Peki ya burada, Gazze’de sizinle kalmak istersem?” diye sordu.
Kassam eri gülümsedi ve “Bu imkansız bir hayal. Sen kim olduğunu, bizlerin kim olduğunu unuttun mu?” diye yanıtladı.
Bu sırada İsrail’de, televizyon ekranlarında Kassam savaşçıları tam teçhizatlı üniformaları ve gözlükleriyle gururla dolaşıyordu. Ben Gvir, bu sahneleri izlerken öfke ve hayal kırıklığı içinde kıvranıyordu. “Hamas bizi mahvetti, siyasi geleceğimizi bitirdi!” diye bağırıyordu.
Netanyahu ve İsrail hükümetinin “Hamas’ı yendik” iddialarının yalan olduğu ortaya çıkınca, Ben Gvir çılgına döndü. Hamas’ın güçlerini yıkamadıklarını itiraf eden askeri yetkililere öfkelenip saldırdı. Sinir krizi geçiren Ben Gvir, sonunda hastaneye kaldırıldı. Yoğun bakımda komaya giren Ben Gvir’in kabusları, Kassam savaşçılarının zafer sahneleriyle doluydu.
İsrail’in durumu, siyasi ve askeri bir çöküşün ötesine geçmiş, ulusal bir utanç halini almıştı. Netanyahu’nun itirafları, İsrail halkını derin bir şok içinde bırakmıştı. “Biz ne büyük bir yalanın içinde yaşamışız!” diyen halk, sokaklara dökülüp hükümeti protesto etmeye başlamıştı.
Filistin’de ise Gazze’nin zafer coşkusu her yere yayılmıştı. Sokaklar, bayrak sallayan ve marşlar söyleyen insanlarla doluydu. Bu zafer, sadece bir askeri başarı değil, aynı zamanda ahlak ve insanlık zaferi olarak görülüyordu. Kassam savaşçılarının direnişi, dünya için bir adalet ve özgürlük simgesi olmuştu.
“Gazze’nin güneşi, zulme karşı bir direnişin ışığı oldu.”
(Filistin medyası)
Dünya, Hamas’ın serbest bıraktığı kadın esirlerin durumunun halen ilk günkü gibi iyi olmasını konuşuyor. İsrail, Filistinli esirlere barbarca davranırken, Filistinliler esirlerine insanlık onuruna uygun şekilde muamele etmişti. İşte bu gün, gelecekte nesillerimize böyle anlatılacak. Güneşi altın gibi parlak olan bu gün, Ocak ayının soğuk, fırtınalı ve karlı günlerine hiç benzemiyordu. Ancak güneş bile bu zaferi bizimle birlikte kutladı!
Bu zafer, onurlu Gazze halkının; Sinvar’ın ve fedakarlıkların Gazzesi’nin büyük başarısıydı. Kassam evlatlarının asaleti, Ebu İbrahim’in çocuklarının zarafeti, Muhammed Deif’in insanlara korku salan kararlılığı daim olsun!
Üç kadın esir serbest bırakılmaya hazırlanıyordu. Ancak olaylara derinlemesine bakan bir gözlemci, onların ayrılmak istemediğini fark edebilirdi. Gerçekten mi?
Parlak renklerde spor kıyafetler giymişlerdi. Savaşın, yıkımın ve kanın ortasında Kassam, bu kıyafetleri onlar için nereden bulmuştu? Görünüşe göre, İzzet Kassam Tugayları’nın liderliği, kıyafetleri bile önceden hazırlamıştı! Bu nasıl bir düzen ve planlama, o kadar büyük yıkımın arasında!
İsrailli kadın esir, Kassam erinin gözlerine bakarak şöyle dedi:
“Kassam eri, beni zincirlerimden kurtaracak mısın? Ama aslında sizin yanınızdan ayrılmak istemiyorum!”
Yeşil üniformalı kahraman şaşkınlıkla cevap verdi:
“Evet, evine dönmelisin. Biz anlaşmalara sadık kalırız.”
Kadın, “Bana bu nezaketin sırrını söyle. Bana bir hatıra mı vereceksiniz? Üstelik ben sizin düşmanınızım!” dedi.
Kassam eri nazikçe cevap verdi:
“Evet, dinimizin öğrettiği budur.”
Kadın fısıldayarak şöyle dedi:
“Bizim ordumuz çocuklarınızı, yaşlılarınızı, gençlerinizi öldürdü. Halkınıza soykırım uyguladı. Ama siz… Siz beni koruyorsunuz, yedirip içiriyorsunuz, bana bir hediye veriyorsunuz. Bu esaretimden aldığım ‘mezuniyet belgesi’ hayatımın en önemli belgesi olacak!”
Kassam eri sakince cevapladı:
“İslam dini bize, esirleri misafir gibi ağırlayıp onlara iyi davranmayı öğretti.”
Kadın, Kassam erinin yüksek ahlakına hayran kaldı ve şöyle dedi:
“Siz kimsiniz, cesur adamlar? Siz kimsiniz, bu kadar cömert olan insanlar? Hangi insan hamurundan yaratıldınız?”
Kassam eri cevapladı:
“Biz, ordunuzun asla yenemediği direnişçi Gazze’nin evlatlarıyız! Biz, dedelerinizin işgal ettiği Filistin topraklarının koruyucularıyız! Biz, özgürlük savaşçılarıyız. Bugün size de böyle bir özgürlük hediye edeceğim!”
Kadın, maskeli kahramanın gözlerine bakarak, “Peki ya burada, Gazze’de sizinle kalmak istersem?” diye sordu.
Kassam eri gülümsedi ve “Bu imkansız bir hayal. Sen kim olduğunu, bizlerin kim olduğunu unuttun mu?” diye yanıtladı.
Bu sırada İsrail’de, televizyon ekranlarında Kassam savaşçıları tam teçhizatlı üniformaları ve gözlükleriyle gururla dolaşıyordu. Ben Gvir, bu sahneleri izlerken öfke ve hayal kırıklığı içinde kıvranıyordu. “Hamas bizi mahvetti, siyasi geleceğimizi bitirdi!” diye bağırıyordu.
Netanyahu ve İsrail hükümetinin “Hamas’ı yendik” iddialarının yalan olduğu ortaya çıkınca, Ben Gvir çılgına döndü. Hamas’ın güçlerini yıkamadıklarını itiraf eden askeri yetkililere öfkelenip saldırdı. Sinir krizi geçiren Ben Gvir, sonunda hastaneye kaldırıldı. Yoğun bakımda komaya giren Ben Gvir’in kabusları, Kassam savaşçılarının zafer sahneleriyle doluydu.
İsrail’in durumu, siyasi ve askeri bir çöküşün ötesine geçmiş, ulusal bir utanç halini almıştı. Netanyahu’nun itirafları, İsrail halkını derin bir şok içinde bırakmıştı. “Biz ne büyük bir yalanın içinde yaşamışız!” diyen halk, sokaklara dökülüp hükümeti protesto etmeye başlamıştı.
Filistin’de ise Gazze’nin zafer coşkusu her yere yayılmıştı. Sokaklar, bayrak sallayan ve marşlar söyleyen insanlarla doluydu. Bu zafer, sadece bir askeri başarı değil, aynı zamanda ahlak ve insanlık zaferi olarak görülüyordu. Kassam savaşçılarının direnişi, dünya için bir adalet ve özgürlük simgesi olmuştu.
“Gazze’nin güneşi, zulme karşı bir direnişin ışığı oldu.”
(Filistin medyası)