kervan
Aktif Üye
- Katılım
- 2 Haz 2020
- Mesajlar
- 937
- Tepkime puanı
- 2,385
- Puanları
- 93
- Cinsiyet
Kalbi Hastalık ve Reçetesi
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim
“Onların kalblerinde bir hastalık vardır. Allah da onların hastalığını çoğaltmıştır. Söylemekte oldukları yalanlar sebebiyle de onlar için elîm bir azap vardır.” (Bakara, 10)
Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:
“Haberiniz olsun ki, bedende bir et parçası vardır. O iyi olursa bütün beden iyi olur; o bozuk olursa bütün beden bozuk olur. İşte o, kalptir.” (Buhârî, Îmân, 39)
Ey aziz! Bilinmelidir ki Allah dostları şöyle demişlerdir: Kulun kalbine musallat olan ve onu Allah’a ibadetten alıkoyan hastalıkları
ondan uzaklaştırmak, mutlaka yapılması gereken pek mühim bir iştir. Ta ki kalp, onlar sebebiyle Mukallib’inden (kalpleri evirip
çeviren Allah tealâ) uzaklaşmasın ve O’na dost olmanın manevî neşesiyle dolup mesrûr olsun.
Bahsedilen hastalıklar dört çeşittir:
Birincisi; rızık konusudur ve onu elde etmek için gösterilen aşırı endişeler ve gayretlerdir. Hâlbuki bunun tedavisi tam tevekküldür.
İkincisi; hatıra gelen şeyler ve korkulardır ve bunları elde etme etme isteğiyle hukuka aykırı girişimlerdir. Bunun tedavisi, ancak işleri Allah’a ısmarlamaktır (tefviz.)
Üçüncüsü; başa gelen şiddet ve musibetlerdir. Bunun ilacı ancak sabırla hâsıl olur.
Dördüncüsü; kaza ve kaderdir ve bunların çeşitli şekillerde tezahüründen başa gelen kederlerdir. Bunun tedavisi olanlara rızâ göstermekledir.
Rızık hususunda tevekkül edip korku ve endişe zamanlarında işi Allah’a ısmarlayan ve zorluklara sabredip kazaya razı olan kulun
kalbi sâfî olup huzûr ve sükûna erer. Ârif ve kâmil olup her murâdını alır.
Bu dört hastalığın tedavisi ve ilacı şu dört asıldır ki; bunlar tevekkül, tefviz, sabır ve rızâdır. (Cafer Bekiroğlu, Altınoluk Dergisi, Kasım 2010)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Hâfıd:
Kâfirleri, felâketlere uğratarak, düşmanlarını kendinden uzak kılarak alçaltan, en üst mertebelerden en aşağı mertebelere indiren demektir.
Kısa Günün Kârı
Cenâb-ı Hak cümlemizi nefsine gâlip gelenlerden eylesin! Âmin!
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim
“Onların kalblerinde bir hastalık vardır. Allah da onların hastalığını çoğaltmıştır. Söylemekte oldukları yalanlar sebebiyle de onlar için elîm bir azap vardır.” (Bakara, 10)
Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:
“Haberiniz olsun ki, bedende bir et parçası vardır. O iyi olursa bütün beden iyi olur; o bozuk olursa bütün beden bozuk olur. İşte o, kalptir.” (Buhârî, Îmân, 39)
Ey aziz! Bilinmelidir ki Allah dostları şöyle demişlerdir: Kulun kalbine musallat olan ve onu Allah’a ibadetten alıkoyan hastalıkları
ondan uzaklaştırmak, mutlaka yapılması gereken pek mühim bir iştir. Ta ki kalp, onlar sebebiyle Mukallib’inden (kalpleri evirip
çeviren Allah tealâ) uzaklaşmasın ve O’na dost olmanın manevî neşesiyle dolup mesrûr olsun.
Bahsedilen hastalıklar dört çeşittir:
Birincisi; rızık konusudur ve onu elde etmek için gösterilen aşırı endişeler ve gayretlerdir. Hâlbuki bunun tedavisi tam tevekküldür.
İkincisi; hatıra gelen şeyler ve korkulardır ve bunları elde etme etme isteğiyle hukuka aykırı girişimlerdir. Bunun tedavisi, ancak işleri Allah’a ısmarlamaktır (tefviz.)
Üçüncüsü; başa gelen şiddet ve musibetlerdir. Bunun ilacı ancak sabırla hâsıl olur.
Dördüncüsü; kaza ve kaderdir ve bunların çeşitli şekillerde tezahüründen başa gelen kederlerdir. Bunun tedavisi olanlara rızâ göstermekledir.
Rızık hususunda tevekkül edip korku ve endişe zamanlarında işi Allah’a ısmarlayan ve zorluklara sabredip kazaya razı olan kulun
kalbi sâfî olup huzûr ve sükûna erer. Ârif ve kâmil olup her murâdını alır.
Bu dört hastalığın tedavisi ve ilacı şu dört asıldır ki; bunlar tevekkül, tefviz, sabır ve rızâdır. (Cafer Bekiroğlu, Altınoluk Dergisi, Kasım 2010)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Hâfıd:
Kâfirleri, felâketlere uğratarak, düşmanlarını kendinden uzak kılarak alçaltan, en üst mertebelerden en aşağı mertebelere indiren demektir.
Kısa Günün Kârı
Cenâb-ı Hak cümlemizi nefsine gâlip gelenlerden eylesin! Âmin!