- Katılım
- 1 May 2020
- Mesajlar
- 15,737
- Çözümler
- 1
- Tepkime puanı
- 42,759
- Puanları
- 113
İstanbul sözleşmesi yerine İslam sözleşmesi
Müslüman halkı Avrupa kanunları ile yönetmenin yanlış olduğu başından beri belliydi. Türk Ceza Kanunu bize ait değil, Medeni Kanun bize ait değil, Ticaret Kanunu bize ait değil, Deniz Kanunu bize ait değil... Millî Eğitim bile millî değil...
Evlilik Kanunu, söz, nişan, evlilik şartları, evlilikte tarafların hak ve sorumlulukları, ailede geçimsizlik ve çözüm yolları, kadının beyanı kanunu, boşanma, nafaka... Hiçbiri bu milletin kanunu değil. Bu kanunlar ne örfümüze uygun ne geleneğe uygun ne millî değerlerimize uygun ne dini değerlere uygun...
Kanun yapılırken kanunun halka uygunluğu da esas alınır. Ama paket ve sipariş kanunlar başka milletlerin örfüne uygun olsa da bu halkın millî ve manevi değerlerine uygun değildir...
İşte İstanbul sözleşmesinin durumu... Mağdurların tamamı İstanbul sözleşmesinin yaptırımlarına maruz kaldığını ifade ediyor. Hukukçular bu kanunun aileyi korumadığını bilakis aileyi daha da çıkmaza götürdüğünde hemfikirler.
İstanbul sözleşmesi gidip yerine ne bileyim Ankara, İzmir sözleşmesi geleceğine İslam sözleşmesi gelsin.
İslam sözleşmesinde neler mi var?
1- Kadınlar size Allah'ın emanetidir. Allah'ın size emanet olarak bıraktığı kadınlara haksızlık etmeyin. Bu, Allah'a karşı gelmektir.
2- Kadınlar emanettir. Mal değildir. Kimsenin özel mülkü değildir. Emanete iyi bakmadın mı Allah onu senden alır. Emanete ihanet etmek, nifakın bir alametidir.
3- Boşanmış kadınlar üzerinde bir hakkınız yoktur. O, artık sizin için bir yabancıdır. Namus adı altında onun hayatına müdahele edemezsiniz.
4- Hazreti Peygamber, "sizin iyileriniz kadınları dövenleriniz değildir" diyerek, kadına karşı şiddeti yasaklamıştır.
5- Kadının beyanı esas değildir. Esas olan beyyinedir, kesin delil veya şahittir. Öyle bir iftira ile erkeği evinden uzaklaştıramazsınız.
6- Kadının mihir hakkı vardır. Bu onun bir güvencesidir. Medeni hukuk bunu tanımaz ama İslam hukuku bunu nikahın bir şartı, farzı olarak görür.
7- İslam'da süresiz nafaka yoktur. Batıdan gelen kanunlar erkekleri manyağa çevirdi. Adam, karısı ile ayrılıyor. Ayrıldığı için ona nafaka veriyor. Bazen bu kadın eski kocasından aldığı nafakayı sevgili ile çatır çutur yiyor. Hangi erkek olsa kafayı yer. Erkek böyle bir durumda aldatılıyor. Para eski kocadan ama öpücükler yeni sevgiliye gidiyor. Zaten nafaka kesilmesin diye kadın resmi nikah bile yapmıyor... Bu haksız ve süresiz nafaka kanunu, cinayetlerin azmettiricisidir.
8- İslam'da kadının hak ve sorumlulukları vardır. Erkeğin de hak ve sorumlulukları vardır. Taraflar arasında hem vicdani hem dini haklar vardır. Ama mevcut kanunlarda vicdan yerine yaptırım kanunları vardır.
9- Anlaşmazlık durumunda kadının ve erkeğin ailesinden birer hakem tayin edilir. Sadece kadının ifadesi yeterli değildir.
10- Mücadele Sûresi bir kadının hak arayışı neticesinde nazil olmuştur. Kadın, her türlü hakkı için mahkemeye başvurma hakkına sahiptir. Buna kocasını beğenmeme hakkı da dahildir.
11- İslam'da boşanma hakkı sınırlıdır. Bu sınırlı hakkın taraflar arasında gelişigüzel kullanılması doğru değildir. İslam bunun için tedbir alır ve tarafları evlilik hukukunu öğrenmeye mecbur tutar. Evlenen taraflar evlilikteki yasakları bilmek zorundadır.
12- İslam, evlilik ile ilgili bazı muameleleri örfün inisiyatifine bırakmıştır. Bu nedenle Türkiye'de evlilik ile ilgili özel hükümler olabilir.
13- İslam, evliliği bir ibadet olarak görür. Evlilik sıradan bir akit değildir. Bu işin kutsî yönü de vardır. Sadece resmi bir akitten ibaret değildir.
14- İslam'da aile reisi erkektir. Nitekim eski medeni hukukumuzda yer alan bu ifade sonra kaldırıldı. Şu an evde kim aile reisi belli değildir. Kaptanı olmayan ya da kaptanı çok olan gemi ilerleyemez.
15- Müslüman halka Hıristiyan Avrupa kanunlarını dayatmak haramdır. Vebaldir. Beşeri olacaksa da bu ülkenin örfüne uygun olması gerekiyor. Bunun için yerelde araştırmaların yapılması ve bu halkın değerlerine uygun kanunların yapılması lazım. Dini olmayacaksa da millî değerlere uygun olması gerekiyor.
Murat Padak
Müslüman halkı Avrupa kanunları ile yönetmenin yanlış olduğu başından beri belliydi. Türk Ceza Kanunu bize ait değil, Medeni Kanun bize ait değil, Ticaret Kanunu bize ait değil, Deniz Kanunu bize ait değil... Millî Eğitim bile millî değil...
Evlilik Kanunu, söz, nişan, evlilik şartları, evlilikte tarafların hak ve sorumlulukları, ailede geçimsizlik ve çözüm yolları, kadının beyanı kanunu, boşanma, nafaka... Hiçbiri bu milletin kanunu değil. Bu kanunlar ne örfümüze uygun ne geleneğe uygun ne millî değerlerimize uygun ne dini değerlere uygun...
Kanun yapılırken kanunun halka uygunluğu da esas alınır. Ama paket ve sipariş kanunlar başka milletlerin örfüne uygun olsa da bu halkın millî ve manevi değerlerine uygun değildir...
İşte İstanbul sözleşmesinin durumu... Mağdurların tamamı İstanbul sözleşmesinin yaptırımlarına maruz kaldığını ifade ediyor. Hukukçular bu kanunun aileyi korumadığını bilakis aileyi daha da çıkmaza götürdüğünde hemfikirler.
İstanbul sözleşmesi gidip yerine ne bileyim Ankara, İzmir sözleşmesi geleceğine İslam sözleşmesi gelsin.
İslam sözleşmesinde neler mi var?
1- Kadınlar size Allah'ın emanetidir. Allah'ın size emanet olarak bıraktığı kadınlara haksızlık etmeyin. Bu, Allah'a karşı gelmektir.
2- Kadınlar emanettir. Mal değildir. Kimsenin özel mülkü değildir. Emanete iyi bakmadın mı Allah onu senden alır. Emanete ihanet etmek, nifakın bir alametidir.
3- Boşanmış kadınlar üzerinde bir hakkınız yoktur. O, artık sizin için bir yabancıdır. Namus adı altında onun hayatına müdahele edemezsiniz.
4- Hazreti Peygamber, "sizin iyileriniz kadınları dövenleriniz değildir" diyerek, kadına karşı şiddeti yasaklamıştır.
5- Kadının beyanı esas değildir. Esas olan beyyinedir, kesin delil veya şahittir. Öyle bir iftira ile erkeği evinden uzaklaştıramazsınız.
6- Kadının mihir hakkı vardır. Bu onun bir güvencesidir. Medeni hukuk bunu tanımaz ama İslam hukuku bunu nikahın bir şartı, farzı olarak görür.
7- İslam'da süresiz nafaka yoktur. Batıdan gelen kanunlar erkekleri manyağa çevirdi. Adam, karısı ile ayrılıyor. Ayrıldığı için ona nafaka veriyor. Bazen bu kadın eski kocasından aldığı nafakayı sevgili ile çatır çutur yiyor. Hangi erkek olsa kafayı yer. Erkek böyle bir durumda aldatılıyor. Para eski kocadan ama öpücükler yeni sevgiliye gidiyor. Zaten nafaka kesilmesin diye kadın resmi nikah bile yapmıyor... Bu haksız ve süresiz nafaka kanunu, cinayetlerin azmettiricisidir.
8- İslam'da kadının hak ve sorumlulukları vardır. Erkeğin de hak ve sorumlulukları vardır. Taraflar arasında hem vicdani hem dini haklar vardır. Ama mevcut kanunlarda vicdan yerine yaptırım kanunları vardır.
9- Anlaşmazlık durumunda kadının ve erkeğin ailesinden birer hakem tayin edilir. Sadece kadının ifadesi yeterli değildir.
10- Mücadele Sûresi bir kadının hak arayışı neticesinde nazil olmuştur. Kadın, her türlü hakkı için mahkemeye başvurma hakkına sahiptir. Buna kocasını beğenmeme hakkı da dahildir.
11- İslam'da boşanma hakkı sınırlıdır. Bu sınırlı hakkın taraflar arasında gelişigüzel kullanılması doğru değildir. İslam bunun için tedbir alır ve tarafları evlilik hukukunu öğrenmeye mecbur tutar. Evlenen taraflar evlilikteki yasakları bilmek zorundadır.
12- İslam, evlilik ile ilgili bazı muameleleri örfün inisiyatifine bırakmıştır. Bu nedenle Türkiye'de evlilik ile ilgili özel hükümler olabilir.
13- İslam, evliliği bir ibadet olarak görür. Evlilik sıradan bir akit değildir. Bu işin kutsî yönü de vardır. Sadece resmi bir akitten ibaret değildir.
14- İslam'da aile reisi erkektir. Nitekim eski medeni hukukumuzda yer alan bu ifade sonra kaldırıldı. Şu an evde kim aile reisi belli değildir. Kaptanı olmayan ya da kaptanı çok olan gemi ilerleyemez.
15- Müslüman halka Hıristiyan Avrupa kanunlarını dayatmak haramdır. Vebaldir. Beşeri olacaksa da bu ülkenin örfüne uygun olması gerekiyor. Bunun için yerelde araştırmaların yapılması ve bu halkın değerlerine uygun kanunların yapılması lazım. Dini olmayacaksa da millî değerlere uygun olması gerekiyor.
Murat Padak