kervan
Aktif Üye
- Katılım
- 2 Haz 2020
- Mesajlar
- 916
- Tepkime puanı
- 2,374
- Puanları
- 93
- Cinsiyet
İş Gerçekten Çetin
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim
“Sonra şüphesiz, siz de kıyamet günü, Rabbinizin huzurunda dâvâlaşacaksınız.” (Zümer, 31)
Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:
“Kıyamet günü birbiriyle ilk dâvalaşacak olan kadın ile erkektir. Vallahi! Kadının dili konuşmayacak, ama el ve ayakları kendi aleyhine olmak üzere,
işlediği yüz kızartıcı şeylere şâhitlik edecektir. Erkeğin el ve ayakları da eşine yaptığı eziyetler hakkında aleyhinde şâhitlikte bulunacaktır.” (Deylemî, hadis no: 37)
Zübeyr b. Avvâm (ra)’ın şöyle dediği rivâyet edilmiştir: “Sonra şüphesiz, siz de kıyamet günü, Rabbinizin huzurunda dâvâlaşacaksınız.” (Zümer, 31)
âyeti nâzil olunca, dedim ki: “Yâ Rasûlullah! Dünyada iken aramızda gerçekleşen özel günahlar” yâni davalaşmalar dışındaki bize özel günahlar
“bize tekrar tekrar sorulur mu?” Şöyle cevap verdi: “Evet, her hak sâhibine hakkını verene kadar size tekrar tekrar sorulur.” Bunun üzerine Zübeyr
(ra) şöyle demiştir: “Vallahi, öyleyse iş gerçekten çetin.” (İbn Kesîr, IV, 52)
Bir hadiste de şöyle buyurulmaktadır: “İnsanlar arasındaki dâvâlaşma o kadar sürecektir ki, hattâ ruh ile cesed dahi birbiriyle dâvalaşacaktır. Cesed
ruha: “Ben yere atılmış bir kütük mesabesinde idim, hiçbir şeye gücüm yetmezdi” der. Ruh da: “Ben de sadece bir rüzgâr idim, benim de bir şey
yapmaya gücüm yetmezdi!” diye cevap verir. Bunun üzerine onlara şu âmâ ile yatalak meseli verilir: Âmâ yatalağı taşımakta, yatalak da âmâya
yol göstermektedir. Yatalak gözü ile yol gösterirken, âma da ayakları ile onu taşımaktadır.” (İbn Kesîr, IV, 53)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Habîr:
Her şeyin iç yüzünden, gizli taraflarından haberdar olan, olanları ve olacakları en iyi şekilde bilen, mülkünde olup biten her şeyden haberdar olan demektir.
Kısa Günün Kârı
Cenâb-ı Hakk’ın kullarına bahşettiği bir hakkı çiğnemek, büyük günahlardandır. Yüce Rabbimiz kendisine karşı işlenen hatâ ve günahları affettiği
hâlde kul hakkını bunun dışında tutmuştur. Kul hakkını affetmeyi, zulme uğrayan kulunun irâdesine bırakmıştır. Dolayısıyla, herhangi bir kul hakkı
sebebiyle tevbe edecek olan kişinin, evvelâ hakkını yediği kimseden helâllik alması şart koşulmuştur.
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim
“Sonra şüphesiz, siz de kıyamet günü, Rabbinizin huzurunda dâvâlaşacaksınız.” (Zümer, 31)
Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:
“Kıyamet günü birbiriyle ilk dâvalaşacak olan kadın ile erkektir. Vallahi! Kadının dili konuşmayacak, ama el ve ayakları kendi aleyhine olmak üzere,
işlediği yüz kızartıcı şeylere şâhitlik edecektir. Erkeğin el ve ayakları da eşine yaptığı eziyetler hakkında aleyhinde şâhitlikte bulunacaktır.” (Deylemî, hadis no: 37)
Zübeyr b. Avvâm (ra)’ın şöyle dediği rivâyet edilmiştir: “Sonra şüphesiz, siz de kıyamet günü, Rabbinizin huzurunda dâvâlaşacaksınız.” (Zümer, 31)
âyeti nâzil olunca, dedim ki: “Yâ Rasûlullah! Dünyada iken aramızda gerçekleşen özel günahlar” yâni davalaşmalar dışındaki bize özel günahlar
“bize tekrar tekrar sorulur mu?” Şöyle cevap verdi: “Evet, her hak sâhibine hakkını verene kadar size tekrar tekrar sorulur.” Bunun üzerine Zübeyr
(ra) şöyle demiştir: “Vallahi, öyleyse iş gerçekten çetin.” (İbn Kesîr, IV, 52)
Bir hadiste de şöyle buyurulmaktadır: “İnsanlar arasındaki dâvâlaşma o kadar sürecektir ki, hattâ ruh ile cesed dahi birbiriyle dâvalaşacaktır. Cesed
ruha: “Ben yere atılmış bir kütük mesabesinde idim, hiçbir şeye gücüm yetmezdi” der. Ruh da: “Ben de sadece bir rüzgâr idim, benim de bir şey
yapmaya gücüm yetmezdi!” diye cevap verir. Bunun üzerine onlara şu âmâ ile yatalak meseli verilir: Âmâ yatalağı taşımakta, yatalak da âmâya
yol göstermektedir. Yatalak gözü ile yol gösterirken, âma da ayakları ile onu taşımaktadır.” (İbn Kesîr, IV, 53)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Habîr:
Her şeyin iç yüzünden, gizli taraflarından haberdar olan, olanları ve olacakları en iyi şekilde bilen, mülkünde olup biten her şeyden haberdar olan demektir.
Kısa Günün Kârı
Cenâb-ı Hakk’ın kullarına bahşettiği bir hakkı çiğnemek, büyük günahlardandır. Yüce Rabbimiz kendisine karşı işlenen hatâ ve günahları affettiği
hâlde kul hakkını bunun dışında tutmuştur. Kul hakkını affetmeyi, zulme uğrayan kulunun irâdesine bırakmıştır. Dolayısıyla, herhangi bir kul hakkı
sebebiyle tevbe edecek olan kişinin, evvelâ hakkını yediği kimseden helâllik alması şart koşulmuştur.