Foruma hoşgeldin 👋, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

İntihar Edenler ve Kader Doç. Dr. Ahmet Emin SEYHAN

  • Konuyu Başlatan Konuyu Başlatan AsyA
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

AsyA

Öylesine...
Forum Kalemi
Katılım
1 May 2020
Mesajlar
15,501
Çözümler
1
Tepkime puanı
41,971
Puanları
113
İntihar Edenler ve Kader





İnsan kendi kaderini acaba kendisi mi belirler?” sorusuna kısaca şu şekilde cevap vermemiz mümkündür.



İnsanın kaderini büyük ölçüde belirleyen kendi eğilim ve davranışlarıdır. Düşünceleri, karakteri, kişiliği ve kendi yapıp ettikleridir. Hayata bakışı, samimiyeti, konuştuğu sözleri ve ettiği dualarıdır denilebilir.



Zira ayet-i kerimede açıkça “biz her insanın kaderini kendi boynuna dolamışızdır” (İsrâ, 17/13-15) buyurulmaktadır. Yani herkes kendi kararını kendisi vermektedir. Dolayısıyla, yaptıklarının sonuçlarına kendisi katlanmak durumundadır. Bir kaç örnekle konuyu açıklamaya çalısalım.



Mesela bir kimse 90 km hız yapılması gereken kaygan bir yolda, 180 km hız yapar ve takla atıp ölürse, bu insan kendi kaderini kendisi çizmiş ve ölümü seçmiştir; yâni intihar etmiştir...



Bir başkası, AİDS hastası biri ile cinsel ilişkiye girmiş ve hastalanıp ölmüşse, bu da aynı şekilde kendi kaderini kendisi çizmiş ve intihar etmiştir...



Bir diğeri 2 kat ev yapma müsaadesi olan bir yere 8 katlı çürük bir bina yapmışsa ve bu bina ilk depremde yerle bir olmuşsa ve bu adam ölmüşse, bu da kendi kaderini bizzat kendisi yanlış çizmiş, kurallara uymamış ve intihar etmiştir...



Bir başkası yüzme bilmediği hâlde, can yeleğini de takmadan, emniyet tedbirlerini almadan göle ya da denize girmiş ve dalgalar arasında boğulmuşsa, kendi sonunu bizzat kendisi hazırlamış; yâni intiharı seçmiştir…



Yine bir başkası günde 1 veya 2 paket sigara içmiş, damarlarını isle ve kirle doldurmuş, sertleştirmiş ve kanserlere yakalanıp ölüp gitmişse, kendi kaderini kendisi tayin etmiş; yâni yavaş yavaş bir intiharı tercih etmiştir…



Bir diğeri ise hukuka ve ahlâka aykırı yaptığı işler nedeniyle köşeye sıkıştığını anlayınca beynine silahı dayamış, tetiği çekmiş, kendi kaderini kendisi tayin etmiş; yâni intihar etmiştir. Zira tetiği çeken kendisidir ve kendi sonunu bizzat kendisi hazırlamıştır. Bu kimsenin de ahiret günü kimseyi suçlamaya hakkı olmayacaktır.



Diğer taraftan şunu açıkca ifade edelim ki bizim dinimizde ‘onur intiharı’ diye bir şey söz konusu değildir. Bu başka milletlere ait yanlış bir uygulamadır. İslam’a göre Allah’ın verdiği canı ancak Allah alır. ‘Onuru için intihar etti’ gibi bir düşünceyi veya yaklaşımı savunmak İslam’ın genel ilkeleriyle hiçbir surette bağdaşmamaktadır. Zira Hz. Yusuf ve Hz. Aişe uğradıkları iftiralar sonucu sözde onur intiharlarını değil, azim ve kararlılıkla mücadeleyi seçmişlerdir. Bu durumu bizzat Kur’an-ı Kerim bizlere haber vermektedir. (Nur, 24/11-18; Yusuf, 12/50-57 )



Dolayısıyla iftiraya maruz kaldıklarını iddia ederek intiharı seçenlerin yaptıkları eylem Kuran-ı Kerim’e ve Sahih Sünnet’e açıkça aykırıdır. Zira haklı olduğuna inanan kişi intiharı değil, onurlu mücadeleyi ve hukuk önünde aklanmayı tercih eder.



Bütün bu örnekleri elbette çoğaltmamız mümkündür. Ancak şunu açıkça ifade edelim ki bu ve benzeri davranışları sergileyen insanlar Allah katında apaçık sorumludurlar. Zira Allah onların istediğini vermiş, tercihlerine hiçbir şekilde müdahale etmemiştir. Kısaca hayrı ve şerri yaratan Allah’tır, ama tercih kula aittir ve kul bu yanlış seçiminin sonuçlarına katlanmak durumundadır.



Öte yandan intihar edenlerin cenaze namazlarının kılınmaması gerektiği söyleyen İslam âlimlerinin sayısının da azımsanamayacak kadar çok olduğunu burada hatırlatmamız yerinde olacaktır. İntiharı seçerek kendi yaşamlarını sonlandıran kimselerin cenaze namazlarının kılınmadan defnedilmiş olmalarının artan intihar oranlarını azaltabileceğiyle ilgili kanaatimizi ifade etmemiz yanlış olmasa gerektir.



Seçimini gerektiği gibi yapamayanların Allah’ı suçlamak yerine kendilerine bakmaları doğru olacaktır. Yukarıda saydığımız örneklerde olduğu gibi yanlış tercihlerde bulunan kimselerin bu yaptıkları kendi özgür iradelerinin ve ısrarla yaptıkları bilinçli tercihlerinin bir sonucudur.



Diğer taraftan şunu hemen ifade edelim ki, kader; Allah’ın sırlarından bir sırdır. İnsanın kendi elinde olmayan nedenlerden dolayı karşılaştığı bir takım hususlar vardır. Bunları ise farklı bir kategoride değerlendirmek gerekir. Zira herkes farklı şekillerde imtihan olmaktadır. Önemli olan ise, bu imtihanı en güzel şekilde başarma gayreti içinde olmaktır. Sabır ve dua ile o imtihanı başarmaya çabalamaktır.



Bununla ilgili olarak Muhammed Esed’in “günaha yatkınlık oluşturan zihinsel tavır” şeklinde ifade ettiği tabir gerçekten çok mühimdir. Mesela, “elime ah şu bir geçse neler neler yaparım’ diyen, ya da ‘imkânım olsa ben de götürürüm’ diyen, ya da ‘ah birde benim elime geçse de ben de şunları şunları yapsam, elimize bizim böyle fırsatlar geçmez ki” şeklinde sözler söyleyen birileri bu tür günahlara karşı zihinlerinde bir ön hazırlık yapmışlardır ve kendilerini buna önceden alıştırmışlardır. Bu kimseler beyinlerine sürekli bu mesajı verdikleri için ellerine geçen ilk fırsatta bu günahı işlemeleri kaçınılmazdır.



Zira onlar hiç çekinmeden, utanmadan, rahatlıkla ve haklı olduklarını düşünerek bu günahı yapabileceklerdir. Yoldan çıkmış akılları ise onların bu yanlışlarını aklîleştirmede onlara mutlaka çok yardımcı olacaktır. Hatalarını kanıksayacaklar ve normal göreceklerdir. Üstelik bu hatalarını savunmaya kalkışacaklardır. Dolayısıyla bu kapı hiç bir zaman açılmamalı ve sürekli de kapalı tutulmalıdır. Ve “günaha yatkınlık oluşturan zihinsel tavır” mutlak surette terkedilmeli ve beyne olumlu mesajlar verilmelidir. Aksi takdirde bu tavır insanı cinayete, zinaya, içkiye, kumara, uyuşturucuya, intihara yahut başka türlü yanlış işlere sürükleyebilecektir.



Özetle Allah’ın kendisine emanet olarak verdiği canını bilerek ve isteyerek tehlikeye atan, bunun şartlarını çok önceden söylem ve eylemleriyle hazırlayan bir kimse, kendi kaderini bizzat kendisi çizmektedir ve böyle bir kimsenin öbür dünyada kendisini savunacak haklı ve ciddi delillerden yoksun olduğu da açıktır. (08.03.2010)



Dr. Ahmet Emin Seyhan





Değerli ziyaretçilerim, daha fazla bilgi için diğer sitem
Ziyaretçiler için gizlenmiş link, görmek için Giriş yap veya üye ol.
a sizi beklerim...

Ayrıca başyazarı olduğum
Ziyaretçiler için gizlenmiş link, görmek için Giriş yap veya üye ol.
ile hutbelerimin yayınlandığı
Ziyaretçiler için gizlenmiş link, görmek için Giriş yap veya üye ol.
sitesini de ziyaret etmenizi öneririm..

Selam ve saygılarımla...
 
Zira ayet-i kerimede açıkça “biz her insanın kaderini kendi boynuna dolamışızdır” (İsrâ, 17/13-15) buyurulmaktadır. Yani herkes kendi kararını kendisi vermektedir. Dolayısıyla, yaptıklarının sonuçlarına kendisi katlanmak durumundadır. Bir kaç örnekle konuyu açıklamaya çalısalım.

Aslında düz mantık ile kader nedir biliyomusun.. Kader insanın elindd değil Allahın takdirinde seçimlere sunulmuş.

Mesela Allah senin sonunu 1000 vesileyle sebeble belirlemiş kesin sonuç olarak.. 1000 vesile 1000 sebeb yaşama hakkı ve aynı şekilde ölme seçenegin vardır .. günahı içinde sevabı içinde..
burdaki seçimlerde sen özgürsün kaderini kendin belirlersin..
bak hız örnegi çok güzel.. 80 km de git yaşa diyor 180mde git ölürsün sonuç belli diyor.. yani kuralları Allah koyuyor sana seçim hakkı kalıyor... Allah zaten senin ne yapacagını bildiği için şüphesiz .. Kaderi ben belirlerim diyor.. aslında burda derin ince bir düşünceye girmek gerekiyor..yani bunu sorgulamaktan ziyade biraz anlamlandırmak gerekir. sorgulamak inkara kadar götürür Allah bunu bildiğinden kuranın bazı yerlerinde akıl verdik oku diyor ve aynı zamanda resulü dinlede diyor.. bunu çelişki olarak görenlerde var ama değil. bu duruma düşeceginide bildiriyor zaten..
bakın kuranı türkçe anlamak ile arapça ounmuşu türkçeye çevirmek çok farklı birşey.. bizim dilim zengin bir dil . ama malasef latince olarak meale tam çevrilemiyor harfiyen çevriliyor ama anlam bakımında yitiriyor özelliğini..
son kısma nerden geldim bilmiyorum :)
Kader Türkçe söylemek gerekirse Allahın belirlediği mükemmel seçeneklerden birini senin seçmendir.. bi nevi böyle birşey kelimem yetmesede anlatmaya
 
Güzel bir yaklaşım lakin iki konuda cevaplanması gereken yerler var.

1. Allah İyi ve kötünün yani hayrın ve şerrin yaratıcısımıdır, yoksa Allah insanın yaratıcısı ve insanda eylemlerinin...??
Çok ince bir çizgi ama kader konusunda ve Allahın geleceği bilme konusunda ince bir çizgidir...
Her eylemin yaratıcısı Allah ise suçlu neden insandır? Buda ayrı bir düşünmesi gereken konu.. Aslında bu konuda yüzlerce soru sorabilirim ama çoğu cevapsız kalacağına ve aynı şeyler söyleneceğinden çokta gerek yok...

2. Kaderin ne olduğu????
Gerçekten Allahın bizim anladığımız anlamda bir kder söylemi varımıdır?
 

Tema özelleştirme sistemi

Bu menüden forum temasının bazı alanlarını kendinize özel olarak düzenleye bilirsiniz

  • Geniş / Dar görünüm

    Temanızı geniş yada dar olarak kullanmak için kullanabileceğiniz bir yapıyı kontrolünü sağlayabilirsiniz.

    Izgara görünümlü forum listesi

    Forum listesindeki düzeni ızgara yada sıradan listeleme tarzındaki yapının kontrolünü sağlayabilirsiniz.

    Resimli ızgara modu

    Izgara forum listesinde resimleri açıp/kapatabileceğiniz yapının kontrolünü sağlayabilirsiniz.

    Kenar çubuğunu kapat

    Kenar çubuğunu kapatarak forumdaki kalabalık görünümde kurtulabilirsiniz.

    Sabit kenar çubuğu

    Kenar çubuğunu sabitleyerek daha kullanışlı ve erişiminizi kolaylaştırabilirsiniz.

    Köşe kıvrımlarını kapat

    Blokların köşelerinde bulunan kıvrımları kapatıp/açarak zevkinize göre kullanabilirsiniz.

  • Zevkini yansıtan renk kombinasyonunu seç
    Arkaplan resimleri
    Renk geçişli arkaplanlar
Geri