- Katılım
- 1 May 2020
- Mesajlar
- 15,685
- Çözümler
- 1
- Tepkime puanı
- 42,610
- Puanları
- 113
İnsan için en büyük tehlikelerden birisi "kalp katılaşması"dır.
Kalp katılaşması demek kalbin duygularını yitirmeye başlaması, hissizleşmesi demektir. Kur'an'ın belirttiğine göre sağlıklı bir kalp, Allah anıldığında titrer. Allah'ın âyetleri okunduğunda onlardan etkilenir. Ancak katılaşmaya başlamış olan kalbe artık vaaz ve nasihat kâr etmez olur. Yapılan uyarıları dikkate almamaya başlar.
Kalp katılığının pek çok sebebi vardır. Bu yazıda bir tanesi üzerinde kısaca duralım.
Allah Resûlü (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"İçinde Allah'ın anılmadığı (Allah'tan söz edilmeyen) konuşmaları çoğaltmayın. Çünkü Allah'tan söz etmeksizin çokça konuşmak kalpte katılık meydana getirir. Muhakkak ki insanlar içinde Allah'a en uzak olanlar katı kalplilerdir." (Tirmizî, "Zühd", 61)
Gün içinde yaptığımız konuşmalara, karşılıklı sohbet ve muhabbetlere, dinlediğimiz sözlere şöyle bir bakalım. Bunlar içinde Rabbimizden ne kadar söz ediyoruz? Malum, bir atasözümüz var: "Dervişin fikri ne ise zikri de odur." Yani bir insan, aklında ve fikrinde ne varsa diline de onu yansıtır.
Bu gözle konuşmalarımıza baktığımızda dünya ve âhiretimiz için faydası olmayan nice şeyleri konuştuğumuzu fark ederiz. Her bir saniyesi paha biçilmez bir hazine kıymetinde olan ömrümüzün saniye, dakika ve saatlerini lüzumsuz konuşmalara, boş muhabbetlere harcıyoruz. Lüzumsuz televizyon programları izleyerek çok daha verimli geçirebileceğimiz zamanımızı cömertçe tüketiyoruz.
Bunun sonucunda ne oluyor?
Gitgide imanî konularda hissizleşmeye, duyarsızlaşmaya başlıyoruz. "Hocam ben daha önceleri böyle değildim. Dinim konusunda çok daha duyarlı ve titizdim ama şimdilerde o heyecanımı kaybettim" tarzı yakınmalarda bulunuyor veya muhatap oluyoruz.
Kalplerin tabibi olan Allah Resûlü (s.a.v.) bunun ilacını ortaya koymuş. "Kişinin kendisine yararı olmayan şeyleri terk etmesi onun Müslümanlığının güzelliğindendir." (Tirmizî, "Zühd", 11)
Bir şey konuşmadan önce kendimize şu soruları sormamız gerekiyor?
1. Bu konuşmayı düşündüğüm şeyin benim dinim ve dünyam için bir yararı var mı?
Yoksa konuşmamak gerekir. Çünkü Allah Resûlü (S.a.v.) "Allah'a ve âhiret gününe inanan bir kimse ya hayır konuşsun ya da sussun" buyurmuştur. (Buhârî, "Edeb", 31)
2. Konuşmalarımda Rabbim'i hesaba katarak, her şeyi O'na bağlayarak mı konuşuyorum yoksa -hâşâ- sanki O yokmuş gibi, dünyada işler kendi kendine yürüyormuş gibi mi konuşuyorum?
Mesela hava durumlarından söz ederken uzun uzun "havalar da bu sene çok soğuk gitti, bir türlü sıcaklar gelmedi" gibi cümleler kurarken sanki her şey kendiliğinden oluyormuş, sanki Kayyûm olan, her şeyi kendi idare ve denetiminde tutan bir Rab yokmuş gibi mi konuşuyorum?
Sözü başa bağlayalım. Kalp bizim imanımızın merkezi, beden ikliminin ana kontrol merkezidir. Peygamberimizin deyimiyle "vücutta bir et parçası vardır ki eğer o düzgün olursa bütün vücut düzgün olur, eğer o bozuk olursa bütün vücut bozuk olur. Dikkat edin; işte o kalptir" dediği yerdir. (Buhârî, "İman", 37) Her şey kalbin sâlih / düzgün olmasına bağlıdır. Öyleyse kalbi fesattan, katılaşmaktan, hastalanmaktan korumak için sözlerimize de dikkat etmek gerekir.
Rabbimiz kalplerimizi katılaşmaktan muhafaza buyursun. Kalplerimizi rızasına uygun bir kıvamda tutsun.
(Soner Duman/12.Ramazan.1443/13.Nisan.2022/Çarşamba)
Kalp katılaşması demek kalbin duygularını yitirmeye başlaması, hissizleşmesi demektir. Kur'an'ın belirttiğine göre sağlıklı bir kalp, Allah anıldığında titrer. Allah'ın âyetleri okunduğunda onlardan etkilenir. Ancak katılaşmaya başlamış olan kalbe artık vaaz ve nasihat kâr etmez olur. Yapılan uyarıları dikkate almamaya başlar.
Kalp katılığının pek çok sebebi vardır. Bu yazıda bir tanesi üzerinde kısaca duralım.
Allah Resûlü (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"İçinde Allah'ın anılmadığı (Allah'tan söz edilmeyen) konuşmaları çoğaltmayın. Çünkü Allah'tan söz etmeksizin çokça konuşmak kalpte katılık meydana getirir. Muhakkak ki insanlar içinde Allah'a en uzak olanlar katı kalplilerdir." (Tirmizî, "Zühd", 61)
Gün içinde yaptığımız konuşmalara, karşılıklı sohbet ve muhabbetlere, dinlediğimiz sözlere şöyle bir bakalım. Bunlar içinde Rabbimizden ne kadar söz ediyoruz? Malum, bir atasözümüz var: "Dervişin fikri ne ise zikri de odur." Yani bir insan, aklında ve fikrinde ne varsa diline de onu yansıtır.
Bu gözle konuşmalarımıza baktığımızda dünya ve âhiretimiz için faydası olmayan nice şeyleri konuştuğumuzu fark ederiz. Her bir saniyesi paha biçilmez bir hazine kıymetinde olan ömrümüzün saniye, dakika ve saatlerini lüzumsuz konuşmalara, boş muhabbetlere harcıyoruz. Lüzumsuz televizyon programları izleyerek çok daha verimli geçirebileceğimiz zamanımızı cömertçe tüketiyoruz.
Bunun sonucunda ne oluyor?
Gitgide imanî konularda hissizleşmeye, duyarsızlaşmaya başlıyoruz. "Hocam ben daha önceleri böyle değildim. Dinim konusunda çok daha duyarlı ve titizdim ama şimdilerde o heyecanımı kaybettim" tarzı yakınmalarda bulunuyor veya muhatap oluyoruz.
Kalplerin tabibi olan Allah Resûlü (s.a.v.) bunun ilacını ortaya koymuş. "Kişinin kendisine yararı olmayan şeyleri terk etmesi onun Müslümanlığının güzelliğindendir." (Tirmizî, "Zühd", 11)
Bir şey konuşmadan önce kendimize şu soruları sormamız gerekiyor?
1. Bu konuşmayı düşündüğüm şeyin benim dinim ve dünyam için bir yararı var mı?
Yoksa konuşmamak gerekir. Çünkü Allah Resûlü (S.a.v.) "Allah'a ve âhiret gününe inanan bir kimse ya hayır konuşsun ya da sussun" buyurmuştur. (Buhârî, "Edeb", 31)
2. Konuşmalarımda Rabbim'i hesaba katarak, her şeyi O'na bağlayarak mı konuşuyorum yoksa -hâşâ- sanki O yokmuş gibi, dünyada işler kendi kendine yürüyormuş gibi mi konuşuyorum?
Mesela hava durumlarından söz ederken uzun uzun "havalar da bu sene çok soğuk gitti, bir türlü sıcaklar gelmedi" gibi cümleler kurarken sanki her şey kendiliğinden oluyormuş, sanki Kayyûm olan, her şeyi kendi idare ve denetiminde tutan bir Rab yokmuş gibi mi konuşuyorum?
Sözü başa bağlayalım. Kalp bizim imanımızın merkezi, beden ikliminin ana kontrol merkezidir. Peygamberimizin deyimiyle "vücutta bir et parçası vardır ki eğer o düzgün olursa bütün vücut düzgün olur, eğer o bozuk olursa bütün vücut bozuk olur. Dikkat edin; işte o kalptir" dediği yerdir. (Buhârî, "İman", 37) Her şey kalbin sâlih / düzgün olmasına bağlıdır. Öyleyse kalbi fesattan, katılaşmaktan, hastalanmaktan korumak için sözlerimize de dikkat etmek gerekir.
Rabbimiz kalplerimizi katılaşmaktan muhafaza buyursun. Kalplerimizi rızasına uygun bir kıvamda tutsun.
(Soner Duman/12.Ramazan.1443/13.Nisan.2022/Çarşamba)