- Katılım
- 2 Haz 2020
- Mesajlar
- 886
- Tepkime puanı
- 2,336
- Puanları
- 93
- Cinsiyet
İnsan Bir Düşünse
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim
O, öyle Allah’tır ki, kendisinden başka hiçbir tanrı yoktur. O, mülkün sâhibidir, eksiklikten münezzehtir, selâmet verendir, emniyete kavuşturandır,
gözetip koruyandır, üstündür, istediğini zorla yaptırandır, büyüklükte eşi olmayandır, Allah, müşriklerin ortak koştukları şeylerden münezzehtir.” (Haşr, 23)
Rasûlullah (sav) Efendimiz buyurdular:
“Allah Teâlâ, kıyamet gününde gökleri ve yerleri bir araya getirip son derece büyük ve yüce olan kudret eline alır. Şöyle diyerek avucunu sıkıp açar:
Ben Allah’ım, ben Rahmanım, ben Rahimim, ben Melikim, ben Kuddüsüm, ben Selamım, ben Mü’minim, ben Müheyminim, ben Azizim, ben Cabbarım,
ben Mütekebbirim, ben dünyayı, hiçbir şey değilken yaratan ve onu yokluğa iâde edecek olanım. Hani hükümdarlar, hani zâlim zorbalar nerede?”
(Buhari, Tefsir (39), 2; Rikak 44; Tevhid 6, 19, 26, 32, 36; Müslim, Müsafirin 69; Münafikin 19, 21, 23-25)
Bir insan düşünsek, tek başınadır. Düşmanları tarafından aranmakta, dar bir yere atılmış ve zayıflığından dolayı, organları hareket edememektedir.
Hareket etse de yanında silahı yoktur. Silahı olsa da tek başına düşmanlarına karşı koyacak durumda değildir. Askeri olsa da askerlerinin
kırılmayacağından emin değildir. Bu durumda iken âniden güçsüzlüğünü gideren birisi geliyor, kendisini güçlendirip ordusu, askerleri ve silahlarla
kendisine yardım ediyor, imdadına yetişiyor. Etrafına da büyük bir kale yapıyor. İşte bu kişi o zayıfa bu durumda emniyet ve eman vermiş olur.
Bundan dolayı yardım eden kimseye mü’min, demek yerinde olur.
Kul asıl yaratılışında zayıftır. Dâhilî yönden açlık, susuzluk ve hastalıklara mâruz kalmaya hazırdır. Hâriçten de yakıcı felâketler, boğup yaralayıcı ve
kırıp parçalayıcı âfetlere mâruz bir durumdadır. Bu korkunç ve tehlikeli durumlardan kendisine güven verecek kimse ancak, hastalığını tedavi
edecek ilaçları, açlığını giderecek yemekleri ve susuzluğunu giderecek içecekleri hazırlayandır. Bundan başkası değildir. Beden savunacak, sağlığı
yerinde kuvvetli uzuvlardır. Duyular kendisine yaklaşan tehlikeleri haber vermekte olan casuslardır. Bundan sonra kulun en büyük korkusu, âhiret
helâkidir. Kulu bu tehlikeden koruyacak kaleyi, gerçek bir tevhid kelimesinden başka bir şey yapamaz. Allah Teâlâ da ona tevhid yolunu gösterir.
Kulu tevhid kelimesine imrendiren ise bir kudsî hadiste: “Lâ ilâhe illallah benim kalemdir. Bu kaleme giren benim azâbımdan emin olur.” (Deylemî,
Hadis No: 8101) buyrulmuş olmasıdır. Bu âlemde emniyet içinde olan kimse yoktur ki, Allah Teâlâ’nın yaratmış olduğu sebeplerden faydalanmasın.
Bu sebeplerden faydalanmanın yolunu gösteren de yalnız Allah’tır. (İsmail Hakkı Bursevî, Rûhu’l-Beyan,21.Cilt, Erkam Yay.)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Vâcid:
Zengin olan, her muradına erişen, dilediğini, dilediği zaman bulabilen, hiçbir şeye ihtiyacı olmayan, her şeyi vücuda getiren demektir.
Kısa Günün Kârı
Cenâb-ı Hak, biz aciz kullarına selâmet veren, emniyete kavuşturan, gözetip koruyandır. Bizleri koruyup esirgeyen Rabbimize karşı kulluk sorumluluğumuzu ve acizliğimizi hiçbir zaman unutmamalıyız.
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim
O, öyle Allah’tır ki, kendisinden başka hiçbir tanrı yoktur. O, mülkün sâhibidir, eksiklikten münezzehtir, selâmet verendir, emniyete kavuşturandır,
gözetip koruyandır, üstündür, istediğini zorla yaptırandır, büyüklükte eşi olmayandır, Allah, müşriklerin ortak koştukları şeylerden münezzehtir.” (Haşr, 23)
Rasûlullah (sav) Efendimiz buyurdular:
“Allah Teâlâ, kıyamet gününde gökleri ve yerleri bir araya getirip son derece büyük ve yüce olan kudret eline alır. Şöyle diyerek avucunu sıkıp açar:
Ben Allah’ım, ben Rahmanım, ben Rahimim, ben Melikim, ben Kuddüsüm, ben Selamım, ben Mü’minim, ben Müheyminim, ben Azizim, ben Cabbarım,
ben Mütekebbirim, ben dünyayı, hiçbir şey değilken yaratan ve onu yokluğa iâde edecek olanım. Hani hükümdarlar, hani zâlim zorbalar nerede?”
(Buhari, Tefsir (39), 2; Rikak 44; Tevhid 6, 19, 26, 32, 36; Müslim, Müsafirin 69; Münafikin 19, 21, 23-25)
Bir insan düşünsek, tek başınadır. Düşmanları tarafından aranmakta, dar bir yere atılmış ve zayıflığından dolayı, organları hareket edememektedir.
Hareket etse de yanında silahı yoktur. Silahı olsa da tek başına düşmanlarına karşı koyacak durumda değildir. Askeri olsa da askerlerinin
kırılmayacağından emin değildir. Bu durumda iken âniden güçsüzlüğünü gideren birisi geliyor, kendisini güçlendirip ordusu, askerleri ve silahlarla
kendisine yardım ediyor, imdadına yetişiyor. Etrafına da büyük bir kale yapıyor. İşte bu kişi o zayıfa bu durumda emniyet ve eman vermiş olur.
Bundan dolayı yardım eden kimseye mü’min, demek yerinde olur.
Kul asıl yaratılışında zayıftır. Dâhilî yönden açlık, susuzluk ve hastalıklara mâruz kalmaya hazırdır. Hâriçten de yakıcı felâketler, boğup yaralayıcı ve
kırıp parçalayıcı âfetlere mâruz bir durumdadır. Bu korkunç ve tehlikeli durumlardan kendisine güven verecek kimse ancak, hastalığını tedavi
edecek ilaçları, açlığını giderecek yemekleri ve susuzluğunu giderecek içecekleri hazırlayandır. Bundan başkası değildir. Beden savunacak, sağlığı
yerinde kuvvetli uzuvlardır. Duyular kendisine yaklaşan tehlikeleri haber vermekte olan casuslardır. Bundan sonra kulun en büyük korkusu, âhiret
helâkidir. Kulu bu tehlikeden koruyacak kaleyi, gerçek bir tevhid kelimesinden başka bir şey yapamaz. Allah Teâlâ da ona tevhid yolunu gösterir.
Kulu tevhid kelimesine imrendiren ise bir kudsî hadiste: “Lâ ilâhe illallah benim kalemdir. Bu kaleme giren benim azâbımdan emin olur.” (Deylemî,
Hadis No: 8101) buyrulmuş olmasıdır. Bu âlemde emniyet içinde olan kimse yoktur ki, Allah Teâlâ’nın yaratmış olduğu sebeplerden faydalanmasın.
Bu sebeplerden faydalanmanın yolunu gösteren de yalnız Allah’tır. (İsmail Hakkı Bursevî, Rûhu’l-Beyan,21.Cilt, Erkam Yay.)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Vâcid:
Zengin olan, her muradına erişen, dilediğini, dilediği zaman bulabilen, hiçbir şeye ihtiyacı olmayan, her şeyi vücuda getiren demektir.
Kısa Günün Kârı
Cenâb-ı Hak, biz aciz kullarına selâmet veren, emniyete kavuşturan, gözetip koruyandır. Bizleri koruyup esirgeyen Rabbimize karşı kulluk sorumluluğumuzu ve acizliğimizi hiçbir zaman unutmamalıyız.