kervan
Aktif Üye
- Katılım
- 2 Haz 2020
- Mesajlar
- 916
- Tepkime puanı
- 2,374
- Puanları
- 93
- Cinsiyet
İnfakta Takvâ | ||
|
“Ey Âdemoğlu! (Allâh için) infâk et ki, sana da infâk olunsun!” (Buhârî, Tefsîr 11/2, Nafakât 1; Müslim, Zekât 36, 37)
İnsan; infâkında, malından harcamasında; -Bu mal aslında kimindir!- şuurunda olacak. Mahlûkâta Hâlık’ın nazarıyla, rahmet ve şefkat nazarıyla bakacak bir kıvâma gelecek.
İnfakta takvâ işte bu.
Komünistler; -Mal toplumundur.- kapitalistler de; -Mal fertlerindir.- derken İslâm ise; -Mal Allah’ındır.
Kul ancak emânetçidir. Her şey kulun tasarrufuna geçici olarak emânet edilmiştir.- demekte ve hakkı teslim etmektedir. Bu ölçüde emânetçinin ne israf etmeye ne de cimrilik etmeye hakkı vardır.
İnfakta takvânın ölçüsü “…Sadakaları Allah alır…” (Tevbe, 104) âyet-i kerîmesini hatırdan uzak tutmamaktadır. Kimseden iltifat, alâka beklemeden, şöhretten uzak durarak, nefsi araya
sokmadan -/lillâh/ yâ Rabbî Senin için- diyerek… İşte sadaka ve zekâtta takvâ ölçüsü.
Kullarından infakta takvâya ve nezâket ölçülerine riâyet etmelerini isteyen Cenâb-ı Hak, âyet-i kerîmede buyurur:
“…Sadakalarınızı başa kakmak ve ezâ etmekle boşa çıkarmayın!...” (Bakara, 264)
Burada Cenâb-ı Hak, infâk eden kimselerin nasıl bir takvâ edebi gözetmeleri gerektiğini açıkça vurgulamaktadır. Ebu’l-Leys Semerkandî Hazretleri buyurur:
“İnfak husûsunda aslında veren kimsenin alan kimseye karşı büyük bir teşekkür edâsı içinde olması gerekir. Çünkü veren, alan kimse vesilesiyle dünya ve ahretteki birçok ibtilâlardan,
musibetlerden ve sıkıntılardan kurtulmuş olacaktır; hepsinden daha mühimi Allâh’ın rızâsını kazanacaktır. (Osman Nûri Topbaş, İhlâs ve Takvâ, Yüzakı Yay.)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Celil: Azamet sahibi, celâlet ve ululuk sahibi demektir.
Kısa Günün Kârı
Takvâ bütün ibâdetlerin özünde bulunması gereken ilâhi bir maya gibidir. Bu bakımdan her ibâdette ilk aranacak özellik o olmalıdır.